Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '14

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kişisel Gelişim : Değişmek ya da değişmemek

Kişisel Gelişim : Değişmek ya da değişmemek
 

gençgelişim.com


  İşte yaşayıp gidiyoruz, değişmeye filan ne lüzum var diyorsanız… Bu yazının size gereği yoktur . Şöyle bakıp geçersiniz. Ama “Kişisel Gelişim” yazılarını okuyup kendinizde gerçek bir gelişme yenileşme yaşamak istiyorsanız; o zaman gerçek bir değişiklik için hazır olun…

Belki insanları bu yönden de ikiye ayırabiliriz. Hallerinden, ahvallerinden memnun olup, yerinden yurdundan bir türlü ayrılamayanlar; hiçbir şeyinde, ne kıyafetinde, ne çevrelerinde, ne de düşüncelerinde bir değişikliğe gitmek istemeyenler.

İki, sürekli değişikliğin peşinde olan; yurdumuzda, çevremizde ne gibi yenilikler olduğunu izleyen; bu yenilikleri, değişiklikleri kendi bünyelerinde de görmek isteyen insanlar. Bu gibi insanların bir bölümü “Moda” düşkünüdürler. Değişmek için değişirler. Diğerleri ise daha bilinçlidirler, yeniliğin kendisine çok şeyler katacağını hissettikleri için değişirler.

Bir kere burada, dilimizde üç kavram debelenip duruyor. Onları açık etmek gerekir. Bunlar: 1.Yenilik (innovation); 2.Değişiklik (Change),3. Gelişim (Development).

Bu kavramları hem insanın kendisine uygulayabilirsiniz, hem de topluma. Bazen insan kendisini değiştirmek ister ; bazen içinde bulunduğu toplumu. Şimdi bu kavramları tek tek ele alalım ve sınırlarını görmeye çalışalım.

1. Yenileşme. Genellikle dış bir toplumda ortaya çıkmış, büyük yayılma gücü bulunan ve insanları ve toplumları hemen etkileyebilen bir olgudur. Yenileşme ajanları birer “Moda” elemanı gibi çalışırlar; durmadan, insanları ve toplumları bu yenilikleri kullanarak değiştirmeye çalışırlar. Ama her “Yenileşen” toplum , “Değişmiş” olur mu? Hayır.

Yeniliği ödünç olarak almış olan; gerçek ihtiyaçlarına uyduramamış toplumlar Yeniliği adeta bir çiçek taşır gibi taşırlar. Onun yararına inanmamışlardır; aslında o yenilikle de ne yapacaklarını bilmemektedirler. Yenilik çoğu kez adı “Yenilik” olduğu için alınır ve ihtiyaç düşünülmez; gerçekten niye alındığı, niye yapıldığı bilinmez. İşte başka ülkeler bunu “Yeni” diye yapmaktadırlar; biz de yapmasak olmaz, düşüncesiyle alıp kullanmaktadırlar. Bu amaçla alınmış Yenilik ajanları her zaman o kişinin sırtında,  o toplumun önünde sırıtır durur. Fakat kişi, ve toplum “Yenileşme”nin gerekliliğini bilir. Yenileşmeyen, değişmeyen toplumlar ölürler. Çünkü yenileşen, değişen toplumlar güçlenir. Genellikle bu yenileşme bilimsel- teknolojik alanda oluyorsa onu almamak olmaz. Ama bilinçli alıp kullanmak gerekir.

2.Değişmek:
“Değişmek” isteyen bir toplum yeniliği çok iyi analiz eder, neye yaradığını, görür anlar. Bu yeniliğin kendi üzerinde ve toplumda ne gibi büyük farklılıklara yol açacağını görür. Ve bunu bir ihtiyaç olarak inceler. Eğer “Yenilik” kendi ihtiyacını karşılıyor, ve bu ihtiyacın büyük ölçüde giderilmesine yardım ediyorsa, onu benimser ve yeniliğin toplumun her köşesinde en iyi şekilde uygulanması için harekete geçer. Yenilikler toplumumuzdaki belirli ihtiyaçları geniş ölçüde karşılıyorsa; ona karşı durmak “İstemezük” diye karşı gelmek yobazlığın ta kendisidir. “Yeniliği yenilik olduğu için reddetmek aptallıktır. Ama yenilik bir işe yaramıyor; hiçbir ihtiyaca karşılık gelmiyorsa; dünyanın parasını verip niye o şeyi alalım?  Değişiklik, yeniliği akıllıca kullanmak demektir.

3. Gelişmek.
Gelişmek , yenileşme araçlarının istediğimiz amaçlar çevresinde kullanılması ve ölçülebilir sonuçlar vermesidir. “Yenileşmek” istiyorsunuz; bunun için gerekli araçları inceliyorsunuz, size en uygun olanı, amaçlarınıza en yakın olanı saptayıp, uyguluyorsunuz ve bir süre değerlendiriyorsunuz … Sonuçta o yenilik, bu değişiklik süreci içinde sizin amaçlarınıza hizmet ettiyse; ölçülebilir, gözle görülebilir bir değişiklik ortaya koyduysa; o gerçek bir “Gelişim” aracı olmuş demektir. Toplum o yenileşme yapılmadan önceki toplum değildir. Bunu nereden anlıyoruz. Bazı bilimsel verilerden. Sonuç, yapılan yeniliğin ve değişikliğin olumlu olduğunu; işe yaradığını gösteriyor. O zaman yeniliğe, değişikliğe niye karşı olalım ki. Yenilik  sonunda bir işe yarıyorsa, bir amaca doğru bir şekilde hizmet ediyorsa, o zaman o yenilik alınıp kullanılacaktır.

Ama her moda yeniliği, moda olduğu için alınıp kullanılması aafedersiniz ama biraz enayiliktir. Bütün para tuzağı olan diğer ülkelerin tüccarları bizden bunu bekliyorlar. Allı pullu mallarını ortaya sürüyorlar ve bunu “Al..” diyorlar… Niye? Bakalım bir işe yarıyor mu? Hangi ihtiyacımızı gerçekten karşılayacak?

Bir işime yarıyor mu? Gerçek bir ihtiyacımı karşılıyor mu? Yoksa bu mal iki gün sonra bozulacak bir mal mı? Sormalıyız.

Gerisini artık siz düşünün…

İnsan niye yenileşmeli.
Niye değişmeli.
Niye gelişmeli.

Dünyaya her halde öyle köşede tumbaba gibi oturmak için gelmedik. Elbette hayattaki olumlu yenilikleri görüp uygulayacağız. Ama bunları uygularken de soracağız :Niçin?

Herhalde , burada bir kez daha Mevlana’yı anmak gerekir:

“Her gün bir yerden göçmek ne iyi!
Her gün bir yere konmak ne güzel!
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş!
Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” (Mevlana)

Elbette değişikliği ve yeniliğin peşinde olacağız. Yeniliğin, değişikliğin peşinde olmayan insanlar aklı durmuş insanlardır. Koyduğunuz yerde otlarlar. Bildikleri şeyleri bin kere söylerler, tekrarlarlar; bıkmazlar, bin kere daha tekrarlarlar.

Yeni şeyler bulmak gerekir. Yenileşmek gerekir. Yetmez. Değişmek gerekir. Yetmez. Gelişmek gerekir.

Hem de sürekli, Ne demişler. “Durmayın, düşeriz.”  Yenileşirken, değişirken gerçekçi olmak gerekir. Hayalci değil. “Yıldızlara bakarak yürüyen insan, önündeki çukuru görmez…” Bu iş böyledir. Dikkatli olmak gerekir. Yoksa insana Çin işi oksijen tüpünü, en son teknoloji diye yuttururlar. Hiç dinlemezler.

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..