Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kişisel Gelişim : Gençlik-Yaşlılık

Kişisel Gelişim : Gençlik-Yaşlılık
 

timeturk.com


 Bir arkadaşımız ihtiyarlardan şikayet ediyor. Artık şu ihtiyarlar, şu ortamdan çekilip gitsinler, demeye getiriyor.

Nereye gidelim… Bazılarının istediği gibi, cami köşelerinde sesimizi soluğumuzu çıkarmadan elimizde tespih, istinkafa mı çekilelim?

İstiyorlar ki, akıllı yaşlılar hiç söz söylemesin, bazı budala gençler istedikleri gevezelikleri yapıp, kırıp döksünler… Olur mu? İzin verirler mi?

Gençler her zaman için bir sürü palavralar sıkıp dururlar, ama göz ucuyla ihtiyarların ne yapıp ettiklerini, ne söylediklerini ve neyi eleştirdiklerini göz ucuyla izlerler. Tabii, arada sırada sıpıntırıyı da yerler. Çünkü o kadar çok hata yaparlar ki, yaşlıların çenesini bu durumda tutabilmek zordur.

Belki de bu yüzden gençlerle, yaşlıların aynı ortamda bulunması çok zor olabilir. Gelinlerle kaynanaları görmüyor musunuz?

Ama burada da genellemeye gitmemek gerekir. Öyle gelinler vardır ki, kayınvaldelerini çok hoş tuttukları gibi, onların bilgisinden, kalan enerjisinden de çok iyi yararlanırlar. Bunun tersi de doğrudur.

Şimdi, yaşlıları, yaşlandıkları andan itibaren “Huzur Evleri”ne sepetlemek moda. Ama eskiden geniş aile halinde yaşanırdı, nineler dedeler torunların eğitimini yüklenirdi. Şimdi miniklerin eğitimini Slovenya’dan, Özbekistan gelen dadılar, tayalar, çocuk bakıcıları yükleniyor. Nasıl yetiştikleri de belli!

Aslında gençlik terbiye zamanıdır; yani eğitim zamanı. İnsanlar bu süre içinde iyi ve doğru bir eğitim alırlarsa; bütün hayatları boyunca bunun semeresini görürler ve eğitimlerinden, bilgilerinden diğer insanları yararlandırırlar.

Oysa çocukluk ve gençlik boşa geçirilmiş ve bu yaşta olanlar “insanlık”tan nasiplerini almamışlarsa , vay gelsin onların yaşlılığına. Hem sözleri dinlenmez, her şeyi yanlış yaparlar. Ve kendi hayatlarını berbat ettikleri gibi başkalarının hayatını da berbat etmek için ellerinden geleni yaparlar. Yani gençlerin belalısı olduğu gibi, yaşlıların da aptalı olur. Onlara dayanmak zorunda olan insanların vay haline.

Bazen, gençlik- yaşlılık konusunda atalar ne hikmetler yumurtlamışlar, diye bakarım. Onların da tümüne inanmam ha… Ama arada sırada göz atmakta yarar vardır. Ne demişler:

Akıl yaşta değil baştadır. (Türk Atasözü)
Gençliğin ruhunu işlemeyen bir tarla gibi kendi hâline bırakırsanız, orada ısırganlar, dikenler yetişir .(SNELLMAN)
Gençliği iyiye yönelten, insanlığı iyiye yöneltir. (G.Wilhelm LEIBNIZ)
Gençliğinde bilgi ağacını dikmeyen, yaşlılığında rahatlayacağı bir gölge bulamaz.(Lucius A.SENECA)
Gençler düşünebilse, yaşlılar yapabilse.
Gençlikte dünyayı, yaşlılıkta gençliği, düzeltmeye uğraşırız.
Yaşlıların bazıları, artık kötü şey yapamayacak hale geldiklerinden hep iyilikten söz ederler.
Yaşlanmanın, yüzümüzden çok aklımızda buruşukluklar meydana getireceğinden korkarım.    (Montaigne )
Gençliğin güzel bir yüzü, ihtiyarlığın güzel bir ruhu vardır. ( İsveç Atasözü)
Hiç kimse belli yılları doldurmakla ihtiyarlamaz. İnsanlar ideallerini kaybedince ihtiyarlar. Yıllar ancak cildi buruşturur.; ama heyacanını yitirmek, ruhu buruşturur. (John Lewis)
Yaşlılık, bilgisiz için kış; bilgili için de hasat mevsimidir. (Yid Atasözü)
Gençler, yaşlıların aptal olduklarını sanır; ama yaşlılar onların aptal olduğunu bilir (George Chapman).
Gençleşmiş bir yaşlılık iyidir. Yaşlanmış bir gençlik işe yaramaz (Alman Atasözü).

Hadi buyurun. Aptal bir gençlik mi istersiniz; yoksa hikmet dolu; dolu dolu geçirilip gelmiş bir hayatın tortularını hala beyninde taşıyan ve bunlardan diğerlerini yararlandırmaya çalışan ihtiyarlar mı?

Ama bugün gençlik artık düşüncenin, felsefenin ve aklın hizmetinde değiller. Cahilliğe ve fütursuzluğa hizmet eden, nereye gittiğini bile sorgulayamayan; sadece başkalarının verdiği ödevleri, bir esir gibi yerine getiren gençlikten ne beklenebilir? (Tümü için demiyorum…)

Baksanıza, “Felsefe” , yani “Düşünce gücü” her yerden, üniversitelerden bile uzaklaştırılmak isteniyor. Akıl, fikir, düşünce, felsefe olmazsa; insanlar düşünmekten alıkonur, sadece “İnanç”larıyla yaşamaya zorlanırsa, bu gençliğin ve bu insanlığın hali ne olur?  Böyle bir hayat esaretten beterdir. Onların hayatları, ayaklarından bağlı, ancak belli bir yerde otlamaya çalışan koyunlar olmaktan ibarettir.

Araştırmayan, okumayan, sormayan, sorgulamayan bir gençlik; nasıl başkalarına ışık tutabilir, nasıl bir çare olabilir? Yaptıkları sadece gevezelik ve demogoji… Laf salatası. Oysa bize, insanlığa akıl gerekir, mantık gerekir, bilgi ve bilim gerekir. Bunlardan uzak laflar çok çabuk sırıtır ; söyleyenin düzeyini çok çabuk ortaya koyar.

Tabii, bu laflara bakanlar önce gülerler (bu ne cahillik, derler) ; sonra acırlar… Yazıklanırlar. Yazıklar olsun böyle yanlış yetişmiş gençliğe derler.

Baksana çevrenize, çocuklara… İnsanlık öğretiyor muyuz? Yoksa , okuldan sonra çok çabuk unutulacak bazı ezbere bilgiler mi? İnsanların davranışlarını olumlu yönde geliştirecek eğitim düzeni nerede? İnsanlık nerede?

Ne yazık ki, gençliğin bir bölümü ala ala heyyy… gidiyor. Çok da yazık oluyor.

Şimdi “Andımız” da yok… Atamız da giderek ufukta kayboluyor. Gençlik, akılsız ihtiyarların elinde per perişan. Allah hepimize akıl fikir versin.

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..