Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Eylül '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kişisel gelişim : Ufkun genişlemesi...

Kişisel gelişim : Ufkun genişlemesi...
 

 “Ufkun Genişlemesi “ mümkün müdür? Veya ufuk genişler mi? Hele bir düşünelim.

Arapça olan  “Ufuk” sözcüğünün (Çoğulu : Afak … Örnek :  “ Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar/  Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. (İstiklal Marşı’ndan. M.Akif)" …” , bu sözcüğün kökenine ve Türkçe karşılıklarına şöyle bir bakalım.

Ufuk, bir çok sözlükte : Çevren ; gözerimi; çevre ; dolay… diye verilmektedir. İkinci bir anlam olarak da : anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü… olarak belirtilmektedir. Demek ki, birincil anlamı İngilizce’deki (Horizon) sözcüğünü; ikincil anlamı ise daha çok (Scope) anlamını  karşılıyor. Ama bana göre ne yazık ki bu sözcüğü tam olarak karşılayan bir Türkçe sözcük henüz yok.  Onun ötesinde sözlükler bu sözcüğü cümle içinde kullanmak için Ömer Seyfettin’den örnek veriyorlar.
 “Bu dar zihinlerde, ufku genişlememiş dimağlarda, zaruri olarak faziletler de dardı.” (TDK Sözlüğü) .

Yani bir insanın ufku darsa, görüşü, kavrayışı; anlayış yetisi de dardır. Peki, bir insanın ufkunu genişletmek için ne yapmak gerekir?

Bir bilgenin verdiği şu örneğe bakalım:
 “Bir kümesin içinde yaşayan yavru bir horoz vardı. Uzun bir süre orada yaşadı ve dünyayı hep, kümesin kapısından göründüğü kadar sandı.

Sonra bir gün dışarıya bahçeye çıktı; “Vay be…” dedi. “Dünya meğer ne kadar büyükmüş… Çiçekler, diğer hayvanlar, tümü de etrafı duvarlarla çevrili , aslında küçük bir bahçede, oynayıp, eşinip duruyorlardı.

Sonra bir gün büyük bir çabayla, evin çevresindeki duvarın üzerine çıktı. Bir de neler görsün; bahçenin dışında da bahçeler vardı ve diğer hayvanlar; tavuklar, horozlar… Vay be…

Horoz uçtu büyük bir çabayla evin çatısına kondu. Ufku daha da genişlemişti. Ama çok çabalamıştı; çok zorlanmıştı ve nihayet yan tarafta duran büyük ağacın yüksek dallarına kondu… Şimdi dünyayı çok daha iyi görebiliyordu.. Ve gerçekten çok büyüktü. Uçtu, geldi gördüklerini arkadaşlarına anlattı ama hiç birisi de ona inanmadılar…”

İşte bu hikayeden çıkarabileceğimiz gibi; ufuk sürekli genişleyebilir. Ne zaman ? İnsan yükseldiği zaman. Altlarda pek fazla bir şey göremezsiniz ama kendinizi zorlar biraz daha yüksek bir erime varırsanız o zaman gördükleriniz farklı olacaktır.

İnsan nasıl yükselir? Bunun bir tek yanıtı var :eğitimle…  Ama bu eğitim sözcüğünü dar anlamıyla almamak gerekir. Dünyayı eleştirel bir gözle gezmek de bu eğitimin bir parçasıdır. Okumak, eğitimin bir parçasıdır… Ama eğitim insan yükseltmelidir. Yerinde saydıran, insana bir şey katmayan okumalardan ne fayda. Eskiler ne der : “kellem kellem la yem fa” Ne demek? “Kendim söylüyorum, kendim dinliyorum…” Yani boşuna bir okuma, boşuna bir konuşma…

Oysa gerçek bir eğitimin, gerçek okumaların insanı yücelten bir yanı vardır. İnsanın ufku genişlemiyorsa, bambaşka ufuklara, dünyalara doğru yol almıyorsa; hep aynı şeyleri okumanın; bellemenin ne yararı var… Okudukları, insanı değiştirmeli; insanı insan yapmalı…  Eğitim bilimin de buna “Toplumsal Devinim” denir. Yani okuyan insan; iyi bir eğitim gören bir insan, bulunduğu toplumsal kesimden yükselerek yeni durumlara, yeni katlara erişir. Öyle ki buna bazen kişinin kendi aklı bile şaşar. “Kellim kellim ya lem fa…” lafını söyleyen Çoban Sülü iyi eğitim sayesinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Cumhurbaşkanı olmuştur… Gördünüz mü yükselmeyi; Toplumsal Devinimi …

Doğal olarak bu durum kişilerin yeni durumları çok daha iyi kavrayabilmesine, dünyayı daha gerçekçi yorumlamasına yol açar. Büyük öncü, büyük insan Kemal Atatürk’ün şu sözüne bakınız “Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Türk birliğinin, bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk birliğiyle açacaktır. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'ün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek." 

İşte , “ufkun genişlemesi” yeni bir göreçe (vizyona) sahip olmak budur.

Hadi bakalım o güzel kitaplarınızın başına; ama bilin iş olarda bitmiyor. Önce ne olacağınıza karar verin. Bir Cumhurbaşkanı mı, yoksa bir tutsak mı? 

“Ufkun Genişlemesi “ mümkün müdür? Veya ufuk genişler mi? Hele bir düşünelim.

Arapça olan “Ufuk” sözcüğünün (Çoğulu : Afak … Örnek :  “ Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar/  Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. (İstiklal Marşı’ndan. M.Akif)" …” , bu sözcüğün kökenine ve Türkçe karşılıklarına şöyle bir bakalım.

Ufuk, bir çok sözlükte : Çevren ; gözerimi; çevre; dolay… diye verilmektedir. İkinci bir anlam olarak da : anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü… olarak belirtilmektedir. Demek ki, birincil anlamı İngilizce’deki (Horizon) sözcüğünü; ikincil anlamı ise daha çok (Scope) anlamını  karşılıyor. Ama bana göre ne yazık ki bu sözcüğü tam olarak karşılayan bir Türkçe sözcük henüz yok. Onun ötesinde sözlükler bu sözcüğü cümle içinde kullanmak için Ömer Seyfettin’den örnek veriyorlar.
“Bu dar zihinlerde, ufku genişlememiş dimağlarda, zaruri olarak faziletler de dardı.” (TDK Sözlüğü) .

Yani bir insanın ufku darsa, görüşü, kavrayışı; anlayış yetisi de dardır. Peki, bir insanın ufkunu genişletmek için ne yapmak gerekir?

Bir bilgenin verdiği şu örneğe bakalım:
“Bir kümesin içinde yaşayan yavru bir horoz vardı. Uzun bir süre orada yaşadı ve dünyayı hep, kümesin kapısından göründüğü kadar sandı.

Sonra bir gün dışarıya bahçeye çıktı; “Vay be…” dedi. “Dünya meğer ne kadar büyükmüş… Çiçekler, diğer hayvanlar, tümü de etrafı duvarlarla çevrili , aslında küçük bir bahçede, oynayıp, eşinip duruyorlardı.

Sonra bir gün büyük bir çabayla, evin çevresindeki duvarın üzerine çıktı. Bir de neler görsün; bahçenin dışında da bahçeler vardı ve diğer hayvanlar; tavuklar, horozlar… Vay be…

Horoz uçtu büyük bir çabayla evin çatısına kondu. Ufku daha da genişlemişti. Ama çok çabalamıştı; çok zorlanmıştı ve nihayet yan tarafta duran büyük ağacın yüksek dallarına kondu… Şimdi dünyayı çok daha iyi görebiliyordu.. Ve gerçekten çok büyüktü. Uçtu, geldi gördüklerini arkadaşlarına anlattı ama hiç birisi de ona inanmadılar…”

İşte bu hikayeden çıkarabileceğimiz gibi; ufuk sürekli genişleyebilir. Ne zaman ? İnsan yükseldiği zaman. Altlarda pek fazla bir şey göremezsiniz ama kendinizi zorlar biraz daha yüksek bir erime varırsanız o zaman gördükleriniz farklı olacaktır.

İnsan nasıl yükselir? Bunun bir tek yanıtı var :eğitimle…  Ama bu eğitim sözcüğünü dar anlamıyla almamak gerekir. Dünyayı eleştirel bir gözle gezmek de bu eğitimin bir parçasıdır. Okumak, eğitimin bir parçasıdır… Ama eğitim insan yükseltmelidir. Yerinde saydıran, insana bir şey katmayan okumalardan ne fayda. Eskiler ne der : “kellem kellem la yem fa” Ne demek? “Kendim söylüyorum, kendim dinliyorum…” Yani boşuna bir okuma, boşuna bir konuşma…

Oysa gerçek bir eğitimin, gerçek okumaların insanı yücelten bir yanı vardır. İnsanın ufku genişlemiyorsa, bambaşka ufuklara, dünyalara doğru yol almıyorsa; hep aynı şeyleri okumanın; bellemenin ne yararı var… Okudukları, insanı değiştirmeli; insanı insan yapmalı…  Eğitim bilimin de buna “Toplumsal Devinim” denir. Yani okuyan insan; iyi bir eğitim gören bir insan, bulunduğu toplumsal kesimden yükselerek yeni durumlara, yeni katlara erişir. Öyle ki buna bazen kişinin kendi aklı bile şaşar. “Kellim kellim ya lem fa…” lafını söyleyen Çoban Sülü iyi eğitim sayesinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Cumhurbaşkanı olmuştur… Gördünüz mü yükselmeyi; Toplumsal Devinimi …

Doğal olarak bu durum kişilerin yeni durumları çok daha iyi kavrayabilmesine, dünyayı daha gerçekçi yorumlamasına yol açar. Büyük öncü, büyük insan Kemal Atatürk’ün şu sözüne bakınız “Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Türk birliğinin, bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk birliğiyle açacaktır. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'ün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek." 

İşte , “ufkun genişlemesi” yeni bir göreçe (vizyona) sahip olmak budur.

Hadi bakalım o güzel kitaplarınızın başına; ama bilin iş olarda bitmiyor. Önce ne olacağınıza karar verin. Bir Cumhurbaşkanı mı, yoksa bir tutsak mı?

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..