Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kişisel Gelişim 5: hedefleri iyi belirleme

Kişisel Gelişim 5: hedefleri iyi belirleme
 

İşte toplumun içindesin. O toplumdan beklentilerin var. O toplumun senden beklentileri var. Karşılıklı bir alış-veriş içindesiniz. Bunun sonucunda , J.J. Reausseau’nun deyimiyle bir “Toplumsal Sözleşme” içindeyiz. Toplumun bir sürü şartı şurtu vardır. Bizim kendimize gerek ölçütlerimiz var. Karşılıklı kabuller veya yadsımalar içinde masaya otururuz. 

Ama çoğu kez karşımızdaki Toplum bize kendi isterlerini kabul ettirir. Çünkü toplumun uzun süredir kabul görmüş gelenekleri , görenekleri, kuralları vardır . Her şeyden önce bunlara göre hareket edilmesi istenilir bizden. Bunları kabul edersek topluma gireriz. Önkoşulları kabul etmek gerekir. Ondan sonra basamakları tırmanmak için kendi yeteneklerimizi, bilgilerimizi ve yapabildiklerimizi ortaya koymamız gerekir ki, sonra birileri bizi alıp değerlendirsin, bir yerlere getirsin. Aslında biz kendimiz bir yerlere geliriz veya gelmeyiz. Bu da ancak torbamızdaki değerli pırlantalara göre olur. Nedir senin pırlantaların: Yetilerin, marifetlerin, yani yapabildiklerin. Herkesten kabul gören ve takdir gören yeteneklerin… 

Kim olur bunları değerlendiren? Bazen bir öğretmen, bazen babamız, bazen de patronumuz veya müdürümüz… Her keresinde geçer veya kalır alırız. Bazı insanlar , bazı basamakları tıkır tıkır çıkarlar, üst taraflara çok çabuk tırmanırlar… Bunlara insanlar bazen “Onların torpili vardı..” derler. Bilmem yanlış, bilmem doğru. Ama bazı insanların çok hızlı oldukları, toplum içinde çok hızlı yol aldıkları , doğrudur. Acaba bunun nedeni sırf onların yetenekleri midir, yoksa başka nedenler de var mıdır? Bununla çok kafa yorma. Sen kendi işine bak. Ne istiyorsun ? Hedeflerin neler? 

Amaçlar, hedefler konusu bize çok ufak yaştan beri empoze ettirilmeye çalışılır. “Benim oğlum doktor olacak?” Ya olmak istemiyorsam.. Çoğu kez de o doktor olması istenilen çocuk, yarınki hayatında filarmoni orkestrasının birinci kemancısı olabilir …Durumlar sizi hiç şaşırtmasın… Beklentiler başka, gerçekler başka… 

Evet, hayattaki amaçlar ya bize durmadan başkaları tarafından empoze ettirilir. Bunu daha çok aile ve okuldakı öğretmenler yapar. Ayrıca rehberler, bizi tanımaya çalışırlar ve bizi “Yöneltme”ye çalışırlar. En güvenilir olan onların kestirmesidir. 

Bütün bunların yanında bir de bizim istediklerimiz vardır. Ben , “Ressam olmak istiyorum..” Annen-baban üzerine gelirler, “Kızım , deli misin …Ressamlar kaç para kazanıyorlar biliyor musun? Hepsinin açlıktan nefesleri kokuyor be…” … “Yok ben ressam olacağım…” Kararınızı toplumla, karşıdakilerle çeliştiğiniz için mi, inat olsun diye mi veriyorsunuz , yoksa gerçekçi misiniz? Yanlış yola düştüyseniz, bütün ömrünüzce acı çekersiniz. Çünkü bazı kararlar bir kez alınır, geri dönüş olmaz. 

Genellikle kararlarımız üç alanda toplanır. Bir, bilgiye ilişkin kararlar. Neyi merak ediyorum , ne öğrenmek istiyorum. Ne hakkında okumak, çalışmak beni mutlu ediyor? İki, nasıl bir yaşantı istiyorum. Sıkı çalışmayı seviyor muyum? Yoksa özgürlüğü mü tercih ediyorum. Bunlar bizi hayatta yönlendiren sorulardır. Üçüncüsü , neler yapmak istiyorum . Elle , yoksa beyinle mi çalışmayı yeğliyorum. Bütün bu soruların yanıtları bize hayatta yol gösterecektir. 

Ama her durumda bir stratejik planlama yapmak gerekir. Öncelikle yapılması gerekenleri belirlemeli. Amaçlarımızı birer birer yazmamız gerekebilir. Zaman içinde zamana dönük olarak gerçekleştirecek hedeflerimizi yazmalı ve gerçekleştikçe yanlarına “çek” işareti koymalıyız. Bu da oldu.. Bu da.. 

Bir eski deyiş vardır : “Yavaş yavaş fakat hiç durmaksızın…” Yol alacağız. Hedeflerimize yaklaşacağız. Acele etmenin pek de gereği yok… Ama durmamak gerekir. Zaman yitirmemek gerekir. Hedeflere doğru yol alırken , en önemli bilinmesi gereken ilkelerden biri de “Zamanlama”dır. Yaptığınız programa uyacaksınız. 

Çeşitli alanlarda çeşitli hedefleriniz olabilir. Bazı ana hedefler olur , onun altında “alt hedefler” ikincil hedefler olabilir. O hedefler kafanızın altında saklı kalsın. Yalnız siz bilin. Ama hayatta hedefsiz kalmayın. Hedef demek “iddia” demektir. Biraz hırs, biraz istek demektir. Amaçlarınız var ve onları gerçekleştirmek istiyorsunuz. 

Bazen amaçlar gerçekleşmez , amaçlar şaşar. Kendimiz şaşmamalıyız, bozulmamalıyız… Hedeflerimizi yeniden düzenlemeliyiz. Bu kez daha gerçekçi olmalıyız. Hayatta her zaman biraz “esnek” olmak iyidir. Bunu , sakın “doğruluktan ayrılmak..” anlamında almayın , amaçlarınızın gerçekleştirilmesinde esnek olmak, belki zamanlama üzerinde oynamak.. anlamına gelebilir…Ama yıldızları hiçbir zaman elinize alamazsınız. Gerçekçi olun. Hayalleriniz olsun ama gerçekleri de unutmayın. Denge şarttır. 

Hayatta her şeye sahip olamayız… Sahip olduklarımız bize yeter. İnsan sahip olduklarıyla mutlu olmasını bilmelidir. Çünkü dünyanın kaynakları hiç bitmez. 

Allah , hiç beklemediğiniz anda bir başka kapıyı önünüze açabilir. Umutsuzluk işe yaramaz. Her zaman umut iyidir. Biraz da kapıları zorlamasını bilelim. İstediğimizi iyi ve ısrarlı isteyelim.Kedinize bak… Yemek konusunda ne kadar ısrarcı… O zaman karşımızdakini daha güçlü ikna edebiliriz. Ama her zaman her güçlüğe hazırlıklı olmak gerekir. Onun için de insanın kendisini iyi yetiştirmesi gerekir…Neyin var ki, ne talep ediyorsun. Açık erdemlerin yanında, elinde daima gizli kağıtların olmalı, gizli kozların. Zamanı gelince çıkarıp koymalısın o kozları masanın üzerine. Yoksa, boş teneke ne çalar ki… Zaman geçmeden küpünü doldur. Yararlı güzel marifetler belle...  

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..