Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '06

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kişisel gelişim üzerine

Kişisel gelişim üzerine
 

Son yılların moda terimi ve yükselen trendi haline gelen kişisel gelişim kavramı, birçok alana uygulanabilmesinden kazandığı ivmeyle beraber günlük hayatımızda sıkça karşımıza çıkmaya başladı. Birçok yazar, düşünür, guru ve profesyonel bu kavram üzerine makaleler ve kitaplar hazırlarken, internet üzerinde birçok sitenin de kurulduğunu gözlemledik. Sonuçta kişisel gelişim kavramı bir yaklaşım olmaktan çıkıp büyük bir pazar haline geldi ve haliyle bu büyük pazardan küçük de olsa bir pay kapmaya uğraşan kişiler sebebiyle yozlaştırılmaya başlandı.

Kaynak bolluğu ortaya çıkınca kişisel gelişim kavramıyla ilgilenenler neyi okuyacaklarını, kimi takip edeceklerini şaşırdılar. Kişisel gelişim üzerine kitap yazmak için birkaç yeni fikir yeterli hale geldi. Hatta bu fikirlerin yeni olması bile gerekmiyordu. Biraz o kaynaktan, biraz bu kaynaktan fikir toplayıp, bunları birbirileriyle harmanladığınızda; ya da profesyonel yönetim kavramlarını mistik veya filozofik yaklaşımlarla kaynaştırdığınızda kendinizi kişisel gelişimci olarak niteleyebiliyordunuz. Ben ise bu noktada, bu işe yıllarını veren, kariyerleriyle, eğitimleriyle, profesyonel geçmişleriyle bu konuda gerçekten söz söyleme hakkına sahip olan birçok kişiye haksızlık yapıldığını düşündüm. Şüphesiz mantar gibi biten bu sahte guruların eserleri uzun ömürlü olmayacaktı. Andy Warhol’un öngördüğü gibi 15 dakikalığına ünlü olan bu kişiler, kitaplarıyla beraber kaybolup gittiler ama eserlerinin yarattığı karmaşa kişisel gelişim okurlarını etkiledi. Maalesef birçok kişi kişisel gelişim kavramının özünden uzaklaştı. Bu sahte guruların verdiği reçetelerin herşeyi düzelteceğine, hayatlarını yoluna koyacağına inanır hale geldiler.

Tam bu noktada benim gözlemlediğim bir Türkiye gerçeğine değinmek istiyorum. Maalesef hazıra konmak, uğraşmadan, çaba harcamadan, gayret sarfetmeden başarı veya kazanç beklemek, her işte kolaycılığı tercih etmek biz Türklerin alışkanlığı haline geldi. Bu yaklaşımımız yüzünden kendimizi geliştiremediğimizi, olduğumuz yerde saydığımızı ve hatta daha da kötüye gittiğimizi, çağın gerisinde kaldığımızı üzülerek görmekteyim. Yukarda saydıklarımın tam tersini yaparak başarıyı yakalamış pek çok gurur verici örnek olmasına rağmen genel eğilim hala bu yönde diye düşünüyorum. Toplumumuzun bu konuda bilinçlenmesi elbette zaman alacaktır. Ama bu toplumu oluşturan benim gibi her bireyin de bu bilinçlenme ve bilinçlendirme evresinde aktif rol alması gerektiğine inanıyorum. Kolay elde edilen başarının kısa süreli, geçici bir yanılsamadan daha fazla birşey olamayacağını anlamak zorundayız. Günü kurtaran çözümlerin sadece sorunlarımızı bir gün daha ertelemekten daha ileriye bizi götüremeyeceğinin farkına varmalıyız.

Ben kişisel gelişim kavramını bir vizyon, bir hayat görüşü olarak algılıyorum. Bu konuda bilinçlenmemizle başlayan ve sonu olmayan çok uzun bir süreç olduğunu düşünüyorum. Kendimizi geliştirmek, öncelikle kendimizi iyice tanımaktan ve analiz etmekten geçiyor. Zayıflıklarımızı, eksikliklerimizi bilmeden, anlayamadan ya da tanımlayamadan kendimizi nasıl geliştirebiliriz? Adı üstünde “kişisel” olan bu kavrama yoğunlaşırsak, genelleştirilmiş çözümler sunan kitaplardan beklentilerimizin ne boyutta olması gerektiğini daha iyi belirleyebiliriz. Elbette bu konuda yazılmış her eserden, eğer algılamamız da yeterince açıksa bizim kişisel gelişimimize faydalı olacak bir fikir, bir davranış biçimi, bir yaklaşım çıkartmamız mümkün olacaktır. Aslında bu konuda bilinçlendiğimiz takdirde yaşadığımız günlük olaylardan, okuduğumuz bir kitapta verilen ilginç bir örnekten, ünlü bir kişi tarafından söylenmiş bir sözden, seyrettiğimiz filmde geçen bir sahneden bile kendimizi geliştirmek için bir fırsat yakalayabiliriz.

Özellikle beni rahatsız eden noktalardan bir tanesi, “Başarı için 10 altın kural” gibi isimler taşıyan ve bir başarı reçetesi gibi görülen eserlere körü körüne bağlanıp kendini sınırlayan, kendi başarı hedefini ve yolunu çizebilecekken sadece başkalarının gösterdiği yöntemlerden medet uman kişilerin giderek artmasıdır. Bu durumun daha evvel belirttiğim gibi hazıra konma, çaba göstermeden başarı elde etme alışkanlığımızla doğrudan bağlantılı olduğuna inanıyorum. Umarım toplumumuz hepimizin çabalarıyla kolaycılıktan kurtulacak ve kişisel ve toplumsal gelişimimiz ivmelenerek artacaktır. Kişisel gelişim yaklaşımını doğru şekilde idrak edip hayatımızın her alanında uygulayabilirsek, Türk toplumunun hakettiği çağdaş yaşam şartlarına daha kısa zamanda ulaşabilmesi fazla iyimser bir temenni olmaktan çıkıp gerçekleştirilebilecek bir hedef haline gelecektir.

 
Toplam blog
: 19
: 3149
Kayıt tarihi
: 08.12.06
 
 

1977 İstanbul doğumluyum. Teşvikiye Işık Lisesi'nden 1994'te mezun oldum. 1998'de Uçak Mühendisi ola..