Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '11

     
    Kategori
    Deneme
     

    Kıssadan Hisse

    Kıssadan Hisse
     

    Usta öykücülerimizden Fakir Baykurt’un Onbinlerce Kağnı adlı öykü kitabını (Remzi Kitapevi -1971) pek çoğumuz okumuştur. Okumayanlar varsa okumalarını öneririm.

    Adı geçen kitaptaki Yaşlı Başlı Adamlar öyküsünü, olduğu gibi değil de biraz özetleyerek sizlerle paylaşmak istedim.

    Eskiden, ülkenin birinde büyük bir kıtlık olmuş (günümüzdeki karşılığı ekonomik kriz). İnsanlar, hayvanlar açlıktan ölmeye başlamış (günümüzde de insanların bazıları böyle kriz ortamlarında -üzülerek söyleyeyim ki- intihar ediyorlar).

    Ülkenin başkentindeki ileri gelenler toplantı üstüne toplantı yapmışlar düşünmüşler, düşünmüşler sonunda karar vermişler : “Kırkından yukarısı kesilecek” demişler, “Onların yiyecekleriyle diğerleri karnını doyuracak.”

    Ve karar uygulanmış; kırk yaşın üstündekiler öldürülmüş.

    Ülkenin bütün insanları, söz dinler, yasa tanır, adalete inanır uysal insanlarmış. ucunda ölüm de olsa, yukarıdan gelen her buyruğa uyarlarmış.

    Uzatmayalım, öldürülenler gömülmüşler. devriyeler köyleri, şehirleri taramış, başkente “Tamamdır” diye rapor vermişler.

    Köyün birinde de bütün oğullar, bütün kızlar toplanmış, düşünmüşler. “Sultan Süleyman’a kalmayan dünya bize de kalmayacak. Yarın biz de kocayacağız. Kıtlıklar ki, ülkemizde kafalar değişmedikçe onbeş yirmi yıl sonra yeniden gelecek, o zaman da bizlerin kesilmemizi isteyecek başkentin buyrukları. Biz bu buyruğu dinlemiyoruz.” demişler ve köydeki yaşlıları bir ambara kapamışlar. Az yemişler çoğa saymışlar, yiyeceklerini paylaşmaya devam etmişler yaşlı ana babalarıyla.

    Hikaye bu ya, komşu ülke haber almış ki komşularında kıtlık var, kırkından yukarısını da öldürmüşler. “eh” demişler, “tam savaşılacak zamandır.”

    O zamanlar öyle dan dan savaş açılamazmış. Savaşın bir töresi varmış; savaş açmak istedikleri zaman birbirlerine soru gönderirlermiş, cevap gelmezse savaş açılabilirmiş. (Herhalde nota vermek gibi.) Onlar da bizim kıtlık ülkesine sorularını göndermişler: “Bize bir tespih yapacaksınız, taneleri kumdan olacak ama ipliği olmayacak! Bir hafta içinde bekliyoruz.” demişler. “Cevap geldi ne ala, gelmedi savaşlardan savaş beğenin.”

    Başkentin ileri gelenleri toplanmışlar gene. Düşünmüşler, düşünmüşler kumdan tespih yapmanın yöntemini bulamamışlar. Bu kıtlıkta da savaşa girseler yenilmeleri kaçınılmaz, ne yapsalar boş. Haberler kulaktan kulağa yayılmış. Ambara kapatılmış yaşlılara kadar gelmiş. Onlar kendi aralarında bir iki fısıldaştıktan sonra “Oho, bundan kolay ne var, biz onu yaparız” demişler. “Yalnız bize bir örneğini göndersin komşularımız biz onu yapalım. Sorunun karşılığı da budur varın başkente bildiriverin.”

    Tabii cevap başkente ulaşıp oradan da komşu ülkeye ulaştırıldığında, komşu ülkenin ileri gelenleri büyük bir şok içinde “Hayır, yaşlıların tümünü öldürdükleri yalan, daha birazı yaşıyor” diye üzülmüşler.

    Kıssa bu, hisse nedir?

    dnokta

     
    Toplam blog
    : 1
    : 274
    Kayıt tarihi
    : 23.11.11
     
     

    Edebiyatı seviyorum. İyi bir okurum.  Emekliyim. Ege Üniversitesi mezunuyum.     ..