Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '15

 
Kategori
Deneme
 

Kitap

İlim sonsuz bir kaynaktır ve ulaşılması en kolay mâdendir. Amma velâkin en çok gözardı edilen olgudur. İnsanlar bildiklerini düşününce âlim oldum zannediyor. Hâlbuki denizde damla ne ise bildiklerimiz de o kadar. Mâdem bilginin haddi hesâbı yok ve bedâva, neden üzerimizdeki ölü toprağını atıp sımsıkı sarılmıyoruz?
 
Türk Milleti olarak okumaktan yana biraz muzdaribiz. Sanırım kendimize olan aşırı özgüvenden ötürü "benim bildiklerim bana yeter" düşüncesinin bir adım ilerisine geçmiyoruz. Vaziyet böyle olunca elek misâli işimize yaramayanları tutmuyoruz. Bilgiye giden yolun başında kesinlikle "kitap" gelmektedir. İnsan, esaslı gözle baksa kitapların ehemmiyetini anlar ve bir fener olduğu görüşünü benimser. Aklıselim yazılan hiçbir eser insanı felâkete sürüklemez, aksine yolun en güzelini gösterir, ufku aydınlatır. Vatan millet olarak kitabı öcü gibi görmekten ve gulyabâni muamelesi yapmaktan vazgeçtiğimiz anda yemin olsun uygarlığımızın zirvesine çıkacağız.
 
Atalarımız yokluklar içinde bildiklerini taşa yazıp gelecek nesillere asırlar öncesinden aktarırken, şu anki bizler inanın okumaktan âciziz. Oysa Kaşgarlı Mahmutlar, Ahmet Yeseviler, Mevlânalar, Ali Kuşçular, Farâbiler, Birûnîler, Kadızâde Rûmîler, Gıyâseddin Cemşidler, Muînuddin Kâşîler, Harezmîler, Uluğ Beyler, Piri Reisler, Cezerîler, Mustafa Behçetler, Farganiler, İbrâhim Hakkılar, İbn-i Sînâlar, Fâtihler, Mîmar Sinanlar... ve binlercesini yetiştirdik bu topraklarda. Onlar bırakın öylesine okumayı, "yetmez" deyip alanlarında öncü oldular, onlarca kitap yazdılar. Dünyânın birçok yerinde bu zât-ı muhteremler baş üstünde tutulup, kat kat îtibar görmekteler. Eserleri üniversitelerde okutulmakta ve geleceğe yön vermekteler.
 
Yabancılar kadar değer verip feyiz almadığımız için çok üzülüyorum. Maalesef değer yargılarımız bu konuda oldukça farklı çalışıyor. Önem sıralarımız arasında hemen hemen son sıralarda bulunuyor kitap ve okumak.
 
Bilginin gücünü fark eden gelişmiş ülkelerin temelinde her şeyin kaynağı olan kitap yatmaktadır. Onlar en küçük kırıntısına varana kadar incelerken, biz çoğu vakit sayfaları soba tutuşturmak için kullanıyoruz. Bu süreci göz önüne alıp baktığımız vakit arada dağlar kadar fark olduğunu görürüz.
 
Dört elle kitabın gizemli kollarına bıraksak kendimizi, zümrütten daha değerli şeyler kazanacağız. Sadece kazanmakla kalmayıp kalkınacağız.
Dünyânın teknoloji devi Japonya'ya baktığımız zaman kitabın neredeyse bir zorunluluk olduğunu ve yemek kadar değer verildiğini anlarız. Onların ağır işlerde çalışan bir işçisinin okuduğu kitabı maalesef bizim eğitim seviyesi yüksek kesimimiz okumamakta. Ne kadar yazık değil mi?
Bunun gibi bir sürü örnek var daha, saymakla bitmez.
 
Asla yaptıklarını tasvip etmediğim câni Adolf Hitler, çocukları kendine hazır asker olarak yetiştirmek için oyunlarına kadar müdahale etti. Nizâmî yürüyüş düzenini zevkli hâle getirip, oyuncaklarını sâdece askerî simgelerden seçerek bilinçaltlarına askerliği yerleştirdi. Sonuç olarak ortaya gayrı resmî eğitilmiş ve disiplinli bir ordu çıktı. Böylelikle boşa zaman kaybının önüne geçti.
 
Şâyet bizler de çocuklarımıza tabanca, tüfek, bomba, sapan vs. almak yerine kitap verirsek daha güzelini başarırız. Taptâze beyinlerine kitabın önemini, bilginin gücünü, kalemin kılıçtan keskin olduğunu, okumanın, eğitimin bir nîmet olduğunu serpiştirirsek işte o zaman kazanırız, muasır medeniyetler seviyesine ulaşırız.
En başta ebeveynler olarak bizler, tabuları yıkarak okumayı ve kitabı sevip sâhip çıkalım. Sonra minik yavrulara örnek olalım. Unutmayalım ki çocuklar büyükleri taklit eder, yolundan gitmeyi ilke edinirler.
Son söz olarak İbn-i Sînâ derki: "Aletlerin en faydalısı kalemdir, bir şişe mürekkep bir külçe altından hayırlıdır."
 
Yazar Harun ATALAY 
 
Toplam blog
: 51
: 275
Kayıt tarihi
: 15.02.11
 
 

"OKUMAK VE YAZMAK DÜNYANIN EN GÜZEL DAVRANIŞLARINDAN BİRİDİR" Bu düşünce çerçevesinde hareket etm..