Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '07

 
Kategori
Anılar
 

Kitapsızlaşmak...

Kitapsızlaşmak...
 

Tüm yaşamım boyu gezmeyi ve eğlenmeyi çok sevdim. Öğretim üyeliğim sırasında bunu çok fazlasıyla tattım. Olgun ve yetişkin öğrencilerimle bir bölgeyi gezmek, gözlemlemek, yorumlamak çok keyifliydi.

Öğretmenlik ve yöneticilik günlerimde de bunu hep hayata geçirdim... Ne zaman ki tatil olanağı olmuştur hemen gezi ve gözlem ekibim ayaktadır. Tabi bu gezilerime çocuklarım da katılınca daha da bir neşeli oluyordu. Dünyanın en güzel ülkesi olan Türkiye'yi yudumlayarak gezdim... Doyamadım...

56 yıldır bu ülkeyi kötü yönetenlere hep kızdım. Acaba çok okuyup çok gezen ve hoşgörü-sabır yükü Japonlardan bir heyetle mi yönetseydik cennet yurdumu ... diye de düşünmemiş değilim. Gezen, düşünen ve okuyan... okuduğunu yazarak paylaşan insanlara hayranımdır.

Ülkemin her köşesinde üniversiteden, öğretmen olarak yetiştirdiğim binlerce eğitimciyle karşılaşmam daha da bir gurur veriyordu bana. Üretken, yazan, vizyon sahibi çocuklar ne kadar çabuk yaşlanmışlardı...

Demek ki düşünen, üreten kişiler çabuk kocuyorlardı bu ülkede... Nasıl yıpranmasınlar? Düşündükleri için okuyorlar... Okudukları için üretiyorlar... Ürettikleri için de daha çok çevreci... Çevreci oldukları için de magandalarla savaş veriyorlardı. Savaş verdikleri için de olgunlaşıyorlar ve tabi ki yaşlanıyorlardı.

Bu yaz tatilinde de İzmir'in şirin ve cennet koylarından Çandarlı'da tatilimi geçiriyorum. 29 Haziran itibariyle de Çandarlı Festivalini izlemek istedim.
Çandarlının saygıdeğer belediye başkanı ve başta zabıta amirleri olmak üzere tüm nazik ve kibar zabıta ekibinden çok ilgi gördüm. Onlarla kısa çay sohbetlerimde festivalde kitap sergisi açma düşüncesi yeşerdi.

Etkinlikler başladığında bana hemen bir yer tahsis ettiler ve ben tiyatro eseri kitaplarımı sergiledim. Amacımız yerleşik halkla ve konuklarla birazcık da olsa kitap üzerine söyleşiler yapmak ve eserlerimi imzalayarak hediye etmekti.
Uygar ülkelerde bu tür kültür-turizm etkinlerinde kitaplarla ve yazarlarla tanışmak bir zorunluluktur. Olmazsa olmazlardandır kitap sergileri...

Ancak üzülerek belirmek isterim ki sadece iki gün sergi yapabildim. Binlerce insanın para harcamak ve tatil yapmak amacıyla geldikleri bu şirin Çandarlı'da kitaba ilgi hemen hemen hiç yoktu. Sadece yedi kitapsever ilgi gösterdi. Onlara kitaplarımı imzalayıp hediye ettim.

İnsanlar takıcılara ve dövmecilere gösterdikleri ilginin yüzde birini kitaplara göstermiyorlardı. Gelenlerin çoğunluğu gelir düzeyleri yüksek insanlardı. Ama ne yazık ki zenginlikle kültür birbirine yabancılaşmış gibiydi.
Elbette ki ne ekersek onu biçecektik...

Ankara'nın kuraklığa mahkum edilmesi... Koca Türkiye'nin başkentinin salgın hastalıklara gebe olması da ülkem insanımı pek ilgilendirmiyordu...
Çünkü medyanın manşetlerinde Tuğba Özay'ın çetelerle dostluğunun mahkumiyetine dönüşmesi halkımı daha fazla ilgilendiriyordu... Tesettülülerin g-string giyip giyemeyeceği daha da önemli haberlerdendi...
Tüm TV kanallarında Tele-Vole tipinde ''cıvık'' proğramların çok izlenir (reyting) olması rastlantı değildi...

Çocukluğumuzda Ankara'da ilk izlediğimiz filmlerden biri : ''Pompeinin Son Günleri" ve ilk okuduğumuz kitaplardan biri de SODOM ve GOMORE idi....''Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok'' romanı da yüzyıla yakın zaman öncesinde yazılmasına rağmen bugün ana fikirleriyle ülkemin gündemindeydi....
Hepsinin de ortak paydasındaki anafikir:

Yok olmanın tek sorumlusu olan insanoğlunun AYMAZLIĞINI vurgulamasıydı.
Kitaptan kaçanlar hızla ''yok oluş kanyonuna '' umarsızca koşuyorlardı.

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..