Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kıyamet alametleri belirdi!

Kıyamet alametleri belirdi!
 

Rahmetli babannem zaman zaman tuttururdu:  “İşte, görüyorsunuz, bina ve zina çoğaldı… Bunlar ne? Kıyamet alametleri…!”

O gariban büyük kıyameti göremeden gitti. Zaten “Ölüm” nedir ki; küçük kıyamet değil de nedir?

Gerçekten “bina” ve  “zina” çoğaldı mı?

“O ne şüphe Hoca, bundan daha çok bina ve zina görülebilir mi?” diye fetva kesecek akıl bizde çoktur. Bugün İstanbul’un nüfusu ne kadar? 15 milyon. 1960’larda ne kadardı? Taş çatlasa 1 milyon? Peki, 2023’de İstanbul’a iki İstanbul katıldığı zaman nüfusu ne olacaktır? 50 milyon mu? Hay Allah… Ben rakamlar konusunda hiç de iyi değilimdir ama. Ama bana göre, binaların bu şekilde artışına bakılırsa, asıl kıyamet 2023 yılında kopacak..!

Peki, zina durumumuz nasıl? (Orayı karıştırma efendi, diyeceklerin sayısının da epey üst düzeylerde olacağını sanıyorum.)

 Nur Suresinde[1], zina yapmanın haramlığı ve cezalandırılmasıyla ilgili şu sözler bulunur:
 « Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dininin koymuş olduğu hükmü uygulama konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü’minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun. »

Aslında, bu işin hakiki cezası “Recm”dir. Evli kadın ve erkeklere uygulandığı halde; pratikte nedense hep kadınlara uygulanır. Kadını yarı beline kadar toprağa gömerler; ondan sonra kadını ölünceye kadar taşlarlar:… Şeriatta, şeriat yanlılarının idam cezasından sonra candan istedikleri bir ceza çeşitidir. Halen Arap ülkelerinin çoğunda ve İran da uygulanmaktadır.

Ama bizde, Türkiye’de : Neyse,  “Kadın ve erkek arasında eşitliği sağlama amacıyla Anayasa Mahkemesi'nce suç olmaktan çıkarılan zinanın yeniden Türk Ceza Yasasına girmesi isteniyor.” Sanırım onu da geciktirmezler; idamdan sonra o da hızla kamuoyuna malolur.

Sosyal medyada konuya şöyle itiraz ediliyor:
 “13 - 14 yaşlarındaki kızların başlık parasıyla köyün zengin ağasına kuma gittiği ve onun seks kölesi olduğu bir ülkede bu müslümanlık adı altında gerçekleştiği için kimse bir şey demezken aynı yaştaki kızın kendi isteğiyle biriyle beraber olması zina oluyor. “

İşte binalar, artıyor, zinalar artıyor … Bu ne demek? Bir kere dünyada (ve Türkiye’de) nüfus korkunç bir hızla artmaya devam ediyor?. Tabii, o kadar insanı barındırmak için durmadan artan sayıda yüzbinlerce yeni konuta ihtiyaç oluyor. Devletler bunu yapmaya, yetiştirmeye çalışıyorlar. Olmazsa yeni kentler kuruyorlar.

Ama dünyaya yeni gelen insanlara ne yazık ki ne iş, ne aş bulabilmek kolay olmuyor. İnsanların büyük bir çoğunluğu aç açına uyumaya çalışıyor. Bu uyumaya çalışan insanların yarısı kadın… Erkekler bu kadın milletini harcayıveriyorlar. Oluyor mu sana, binadan sonra, zina… Zina bu durumda artmaz da ne artar! Çünkü nasihat karın doyurmuyor. Bakın:

“Birleşmiş Milletler (BM), global ekonomik krizin dünyada aç insanların sayısını rekor seviye olan 1 milyara çıkarttığını belirtti. BM Gıda ve Tarım Teşkilatı tarafından Roma’da yapılan açıklamada dünya finansal krizin geçen yıla göre global ölçekte 100 milyon insanın daha aç yaşamasına neden olduğu ifade edildi…” (radikal.com.tr. 21.6.2009)

Dünya Gıda Programı’ndan Josette Sheeran, ise “geçen yıl bilhassa gıda fiyatlarındaki yükselişlerinin tetiklediği dünya genelinde en az 30 ülkede ciddi karışıkların olduğunu hatırlattı. “Aç bir dünya tehlikeli bir dünyadır” diyen Sheeran, ”Yiyecek bulamayan insanların sadece üç seçeneği bulunuyor: Ayaklanmak, göç etmek ya da ölmek.”

0-1800 yılları arasında dünya nüfusu 1 milyara çıktı.” 1900-1999 arasında ise bu sayı 1.6’dan 6 milyara fırladı. Bundan sonra ise sadece on yıl içerisinde, 2000-2011 yılları arasında, 6 milyardan 7 milyara ulaştı. Şu andaki büyüme hızıyla yeryüzü nüfusuna her yıl yaklaşık 78 milyon insan ekleniyor. TÜİK rakamlarına göre, Türkiye nüfusunun 31 Aralık 2010 itibarıyla 73.7 milyon olduğu düşünülürse, küresel nüfus her yıl en az bir Türkiye kadar artıyor. Bu büyümenin neredeyse tamamı, yani nüfusa eklenen her 100 kişiden 97’si, azgelişmiş ülkelerde görülüyor.”(Gülin Yıldırımkaya,habertürk.com. 3.Kasım.2011)

Uluslararası bir açlık algısı araştırmasına göre, “dünya nüfusunun yüzde 12’sinin yeterli gıdaya erişimi yok. Bu da yeryüzü genelinde 840 milyon insana karşılık geliyor. Barem Research ve global ortağı WIN/Gallup International’ın 57 ülkede 50 bini aşkın kişiyle yaptığı araştırma, bu oranın Türkiye’de ise yüzde 16,2 olduğunu ortaya koydu. 57 ülkede 50 bini aşkın kişiyle yapılan bir araştırma dünya genelinde açlık oranının en yüksek olduğu ülkelerin başında Sudan’ı gösterdi. Buna göre ülkede yaşayan her 5 kişiden 4’ü gece yatağına aç giriyor.” (zaman.com.tr. 6.12.2012)

Şimdi bu durumda, dünyada  ve Türkiye’de her şeyin mükemmel olduğunu savunabilir miyiz? Dünyanın da durumu iyi değil, bizim de değil… Bu insanlar karınlarını doyurmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.

Geçen gün Antalya’da fuhuş esnasında yakalanmış ve yurt dışına gönderilmek için toplanmış, özellikle eski Sovyet ülkelerinden gelen bayanları gösteriyordu televizyonlar, gazeteler. Genç bir kadının elinde oyuncaklar vardı. Kadına sordular, “memleketimdeki çocuğuma aldım..”dedi. Bu durum ne kadar acıklı değil mi? Bedenini satıyor, çocuğuna oyuncak alabilmek için…

Türkiye’ye gelip, envai türlü pis işlerde çalışıyorlar. Sonra memleketlerine dönüp, temiz kadın rolü oynuyorlar… Ne yapsınlar mı, demeliyiz; ne demeliyiz, bilemiyorum. Bizim ülkenin insanları da bundan çok iyi durumda değil aslında.

Avustralya Başbakanı Julia Gillard, Maya Takvimi’nin öngörülerine göre 21 Aralık’ta kopacağına inanılan kıyamet tartışmalarına esprili bir şekilde katılmış, “Sevgili Avustralyalı vatandaşlarım, dünyanın sonu yaklaşıyor. İnsan kanıyla beslenen zombiler, cehennemden gelen iblisler ya da Güney Kore pop müziği;  farketmeksizin son darbe nereden gelirse gelsin, eğer beni biraz tanıyorsanız sonuna kadar sizin için mücadele edeceğimi de bilirsiniz…” demiş.(Milliyet.com.tr. 7.12.2012)

Bazılarının tuzu kuru... Açlığa, susuzluğa hiç aldırış etmiyorlar. Çünkü öyle şeyleri bilmiyorlar. Şimdi bizim topraklarımızda bulunan Suriyeliler de yakında kış bastırınca, dünyanın kaç bucak olduğunu öğrenecekler. Avustralya Başbakanı Sayın Julia Gillard, sağla solla öyle alay edeceğine, şu göçmenlere, üç beş kuruş yardım etse ya..! Hiç olmazsa bir bölümünü, göçmen olarak ülkesine  davet etse ya. Avustralya halen boş, koca bir ülke…Daha milyonlarca insanı göçmen olarak alabilir; besleyebilir…

Neyse, insanların dertleri leyleğin çenesini yorar. Ne kadar lak lak etsek bu işler öyle kolay kolay bitmez. Ama görüyoruz ki, sistemlerin pisliği, ilk önce kadınları buluyor; onlar ağır çarkın altında ziyan zebil oluyorlar.

Bakalım, küçük kıyamet böyle geldi de; büyük kıyamet ne taraftan gelecek, göreceğiz.

Bence en iyisi Avustraya’ya gitsek iyi olacak. Ya da Şirince’ye … Daha şimdiden dünyanın akıllıları orada toplanmış; çünkü büyücülere göre en emniyetli yer orasıymış.

Onu bunu bilmem de; Şirince’nin şarapları çok güzel; güzel de bahçeleri var. Millet oraya alem yapmaya gidiyordur. Bana öyle geliyor. 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..