Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Kız kurusu adayından nağmeler...

Kız kurusu adayından nağmeler...
 

Son zamanlar da tüm tanıdık ve akrabalarım tarafından yapılan psikolojik baskı altında ezilmekteyim. Sanırım benim yaşlarımda bekar, kendi ayakları üstünde durabilen ve gönül ilişkileri bakımından pek bir talihsiz olan bütün bayanlar ve erkekler aynı baskıyı görmektediler. Bu baskı insanların bana "ne zaman evleneceksin?" sorusunu sormaya ilk başladıkları anlarda kendini hissettirmeye başladı hayatımda...

Bu baskılar başta da söylediğim gibi sadece psikolojik, zira anne ve babama kalsa beni hiç evlendirmeyi düşünmezler. (biricik kızları ellerinden gidecek diye korkmaktalar sanırım) İnsanların (ya da etrafımdaki insanlar mı demeliyim) gözünde bir kızın hayattaki beklentileri bellidir. Bir kız okur, iyi bir mesleği olur ve daha sonra dünya evine girmelidir. Er ya da geç mutlaka biri olacaktır ve kesinlikle evlenecektir. Yoksa "kız kurusu", "evde kalmış" gibi lakablar yakıştırmaktan hiç çekinmezler. Yine bu insanların gözünde benim de yaşım gelmiş olacak ki beni tanıyan kişilerin "eee tuğba.. yok mu kimse?" gibi sorularına maruz kalmaya başladım.

Bir keresinde henüz yeni tanıştığım bir müşterimiz ile yaptığım bir konuşma nasıl olduysa şu raddeye gelmişti:

Müşterimiz merakını saklayamadığı her halinden belli: "Evli değilsin sanırım. Ne zaman evleneceksin?"
Ben: "Yani bilmiyorum ki, düşünmüyorum" biraz mahçup ve sıkılgan.
Müşterimiz cevabım karşısında biraz bozulmuş (sanırım hayal kırıklığına uğramış vaziyette), yine merak ve umutla: "Kimse yok mu peki?"
Ben: "Hayır yok" iyice sıkılmış ve muhabbetin nereye gideceğini tahmin ettiğimden bitmesi taraftarı olaraktan.
Müşterimiz sanki ben çok talihsiz ve biçare biriymişim, hatta ve hatta acınacak haldeymişim gibi bana bakıp teselli edilmesi gereken bir hasta edası ile ama yine umut dolu: "Olur inşallah..." deyince sinirlenmeliydim yoksa "inşallah" diye onu tasdikler bir cevap mı vermeliydim şaşırdım.

Tabi bu küçük bir örnek. Bunun dışında en iyi arkadaşımın bana birilerini ayarlama çabaları, halamın ise hali vakti yerinde, içkisi sigarası olmayan kişileri benimle tanıştırma girişimleri şu ana kadar hep olumsuzlukla sonuçlandı sayemde. Çünkü iki kişiyi bir araya getirmek için yapılan ayarlamalar sonunda gidilen mekan bana hep sıkıcı, havasız hatta boğucu gelmiştir. Ben ise sıkıldığım da afallar, kendim olmaktan çıkar, mendeburlaşır, aksileşirim. Espriler soğuk, ortam çekilmez gelir birden bire. Tabi böyle olunca karşımdaki şahsiyette pek rahat hareket edemez. Espri yapacak olsa terslerim, bişey dese altında mana ararım, olur olmadık konuşurum. Çünkü istememekteyim ve galeyana getirilerek zorla içine sokulduğum bu ortamdan bir an önce kurtulmanın yollarını aramaktayımdır o sırada. Sonuçta kurtulurum da kibarca redederek karşımdaki kişiyi. Ama aslında yeniden tekrarlanacağını, bu gariplikler silsilesinde başka bir halkanın olacağını bilmekteyimdir içten içe.

Benim iyiliğimi isteyen bu insanları kırmak değil amacım. Sadece içinde bulunduğum rahatsız edici durumu gözler önüne sermek istedim. Bu gönül işleri karmaşık işlerdir ayrıca, bilirim. İçine aldığının kanını emer, kimi zaman mutlu eder, çoğu zaman derde, kedere salar. Ama ben şu anda almayayım, alana da mani olmayayım. Sevgiler...

 
Toplam blog
: 5
: 681
Kayıt tarihi
: 11.12.06
 
 

İçinde yaşadığım karışık şehir İstanbul! Her sabah ve her akşam çektiğim dayanılmaz trafiği, iç i..