Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kız tavlama sanatı(!)

Kız tavlama sanatı(!)
 

Netten... İyi giden birinci ders aşaması örneği(!)


“Kız tavlama sanatı” adı altında yazılmış bir sürü yazı var. Yazıyı bırak, kitap var. Kaçıncı baskısını yapmış üstelik(!) Yani bu bir ihtiyaç. Elbette her erkek için değil ama; yüzde yüksek olsa gerek(!) Yoksa kitaba ne gerek(!)

İşte erkekler bu kadar çaresizler, bir kızın gönlünü çalma konusunda(!)

Ayrıca bu kadar da saflar; buldukları - bildikleri yolları bir başka hemcinsiyle paylaşma noktasında.

Ve haklılar!

Boşuna şükretmiyorum ben dünyaya kadın olarak geldiğim için! Gerçekten benim için lütuf! Yoksa yanmıştım! Asla bir kızı tavlayamaz, asılamaz, gönlünü çalamazdım. (Muhtemelen ben de bu kitaplardan birini satın alır; ama hiç bir aşamayı uygulayamadan hayal kuran bir zavallı olurdum.)

İşte bu yüzden, bir kadın olarak, çok acıdığım erkek milletine tavsiyelerim olacak. Hem bu tavsiyeler bir kadın tarafından yazıldığı için altın değerindedir bilesiniz!

Öyle korkulacak kadar çetrefilli değildir bir kızı tavlamak. Kolaydır, bir iki şiirlik, birkaç kitaplık işleri vardır ilkin. Dikkatli adımlarla devam edersen; bakmışsın ki; Leyla(!)

Leyla, ama kaprisli Leyla(!)

(Sakın hemcinslerimi küçümsediğim sanılmasın, tam tersine ince ruhlarına gönderme vardır, es geçilmesin lütfen!)

Kız tavlama sanatında, birinci ders:

İlkin şiir, şarkı, kitap faslı. Yeni tanışılan dönemler. Şiir konusu tehlikelidir ama çok işe yarar. Tehlikesi; okuduğun şiir sana aitse yandın! Kim bilir o sözcüklerin hangi manalarına takılacak, senin için neler uyduracaktır kafasında.

Yok, sana ait değil de başka bir şaire aitse; kendin niye yazamamışsına takılacaktır bu kez de! Demek duyguların sana şiir bile yazdıramayacak kadar yüzeyseldir, manası çıkar buradan. Ya da sığsındır.

Bu yüzden tavsiyem; şiir sitelerine girip; tanınmamış bir şairin şiirlerinden okumandır. Şiirden çok hoşlanırsa, ses etme, seninmiş gibi üstüne yat(!)

Yok, kız bir şiir kurdu çıkıp da pat diye şairin ismini söyler veya “ben bunu daha önce bir yerde okumuştum sanki” derse hemen sitenin ve şairin adını ver ve de ki; “demek sen de benim gibi geceleri şiir okuyorsun ha?” Al işte sana bir sohbet konusu. Hele de akşam bir yerde oturuyorsanız; ay ışığından, yıldızlardan, saman yolundan, romantizme geçiş yapmak için harika bir fırsat!

Ya kitap konusu?

Tavsiyem önce kızın okuduğu kitapların öğrenilmesidir(!) Sen Harold Robbins okumuşsundur, o Barbara Cartland(!) Sen Tommiks Teksasla büyümüşsündür, o Ayşegül serisiyle(!) Bu yüzden mümkünse önce kızın okuduğu kitaplar konusuna gir. Baktın çok okumuşa benziyor, sen soru sor. Onu konuştur. Çakıldak çuvalı gibidir kızlar, konuşmaya ve konuşturan erkeklere bayılırlar.

Yok, çok okumamışsa işin daha kolay. Okuduğun veya adını duyduğun tüm yazar isimlerin say sırala dök! Hepsi hakkında fikrin varmış olsun(!) Kendi bilmese bile, “bilen” erkeklere tav olur kızlar.

İki şiir, üç beş kitapla daha ilk girişi yaptık Leyla yapma yolculuğunda(!)

Ama yolculuk o kadar kısa değil ki(!) Ne o, çeşmeye su almaya mı gittiğini sanıyorsun? Su Kaf dağının zirvesindeki bir pınarda! Yolculuk uzun ve çetin. Donanımlı olmalısın kardeşim(!)

Asla futboldan söz açma. Sakın “hangi takımı tutuyorsun” olmasın sorun. Burcunu sor mesela(!)

“Burçlar çok ilgimi çekmez” deyip; realist takılırsa, sakın tuzağa düşme. En realistinden, en romantiğine kadar hepsi burçlar konusunu yalamış yutmuştur.

Hangi burç hangisiyle uyumlu, hangisinin karakteri hangisine denk düşer, kimden adam olur kimden olmaz, hepiciğini adları gibi bilirler(!)

Sen tüm bunları bilmesen de olur. Doğrudan Zodyak sitemi konusunda üç beş cümle kur. Oradan burçların etkisinin aslında doğumdaki çekim güçlerine bağlı olduğuna getirip; genetik bilimine geç.
Ağzı açık dinlesin güzelim(!)

Burçlar konusunda çuvalladıysan üzülme. Hemen fala getir konuyu. “Gökyüzünde iyi bir falcı varmış” dense; “merdiveni nerede” diye sorar kadın kız milleti. Okumuşu cahili sever fal baktırmayı. Kimi inanır, kimi dinlemeye bayılır.

Kahve falını bildiğini söylemen gözlerinin fal taşı gibi açılmasını sağlar(!) “Kafa dengi” çocuk olursun.

Hemen bakma. Azıcık naz yap. Yalvarsın bakman için.

Kahve falı senin hayal dünyan için iyidir de; asıl işine yarayacak olanı el falıdır. Normalde tutmak için istesen o el sana belki hiç gelmez ama; ola ki el falı demişsen, anında avuçlarına düşer(!) Sana düşen, tutmaktan sıkılıncaya kadar uydurmaya devam etmektir(!)

Bazıları yemez el falı hikayesini. “Kodum mu oturturum” ayaklarındadırlar. Onlar bilek güreşine bayılırlar. Sakın yenilme, ama zorlanmış gibi gözükmeyi de ihmal etme(!)

Yenilirsen gözünden düşersin, çünkü hepsi aslında kendinden daha güçlüsünün peşindedir. Zorlanmadan yenersen, kendini küçük düşmüş hisseder ki; suçlusu sen olursun. İnce ayar yapmalısın(!)

Ve müzik… Ah müzik! En etkili silahın müzik olacak, bunu sakın unutma. Sevdiği müzik türünü ve o türün hit sanatçısını bilmelisin. Nadir çıkar ama; baktın kız arabeskçi, arabesk krallarının eski albümlerinden birini hemen ona hediye edebilirsin. Ya da pop kültüründen, klasiklerden; ne ise işte sevdiği tür, bir küçük albüm onu çok etkileyecektir.

Birinci dersin en önemli noktası ağır şaka yapmamalısın fakat kesinlikle espritüel olmalısın. Esprilerinde anlaşılır ama gizil bir incelik de olmalı. Hani hafiften onun zekasına övgüler çıkarabileceğin nüktedanlıklar. Sakın belden aşağı fıkra filan anlatma. Sakın! Belden aşağı fıkraları kızlar kendi aralarında anlatırlar, ama bir erkekle paylaşmaktan asla hazzetmezler.

Kısaca birinci dersimizi özetlersek; şiirden anlayan, entelektüel, güçlü, sezgili, espritüel bir kimlik olacaksın.

İkinci dersimiz ilişkiye heyecan ve tutku katmak olacak. Tabi birinci dersi iyi uygulayıp; bir “ilişki” başlatabilenler için(!)

 
Toplam blog
: 135
: 3170
Kayıt tarihi
: 23.07.08
 
 

Eğitim sürecinin bazı bölümleri Almanya ve İngiltere'de olmak üzere en son PAÜ'den eğitim uzmanlı..