- Kategori
- Şiir
Kızıla Boyalı Geceler
KIZILA BOYALI GECELER / ŞİİR
Gurbeti yudum yudum içmek de varmış
Hayatın yarım kalan ömür durağında
Adım adım geçtiğimiz yolların tozları bulaşmış
ayaklarım altına
Dost bildiklerimiz vardı şimdi yoklar
İnenler çok oldu ilk durakta
Benliğimi yaktım nefsim buz oldu
Eridi hiçlik ateşi yandığında
Çok geç ben gitmiş olurum sen uyandığında
Dile kolay geçen yıllar
Yaş yolun yarısında saçımda aklar
Özlemim hasret kokusuyla buram buram eser
Meltem gibi ruhumda ince hüzün matemler
İlk defa mı şahit oldun gözyaşlarıma
Gözlerimden anla dilim susunca
Huzurum sensin kollarında uyuyunca
Kızıla Boyalı Geceler, Adana doğumlu Avustralya’da yaşayan Şair Ahmet Akif Yıldırım’ın şiir kitabının adı.
Şiir, her yazanın her okuyanın kendine göre anlamlar yüklediği, derdini anlattığı/derdini dinlediği bir yazın türüdür. Böylece şiirde en çok dertli insanların içinden şair çıkar gibi bir kanı da oluşuveriyor.
Vatan sevgisi, insan, doğa, karşı cinse duyulan sevgi, aşk v.b. gibi her konuda şiire vuruyor kendini şair.
Ahmet Akif’i çok uzun yıllardır yakından tanırım. Daha ortaokul yıllarında duygularını saklayamazdı. Yani ruhunda kopan fırtınayı yer yer gözyaşlarıyla durdurmaya ve kalem-kâğıtla o fırtınaya set çekmeye çalışırdı.
Doğup büyüdüğü şairler yazarlar sanatçılar şehri Çukurova’dan (Adana) ekmek kavgasına devam etmek için bir kıtadan uzak bir kıtaya gitti.
Avustralya’da yeni bir toplum içerisinde yaşamaya başladığında içinde kopan fırtınanın şiddeti arttıkça arttı ve artık kalemle kâğıtla olan muhabbeti sınırları aşarak US Yayınlarına kadar ulaştı.
Gurbetten sılaya olan özlemini, vatan aşkını, dünyevi ve ilahi aşkını satırlarına işledi. Şiirleri serbest tarzda olan şairin yaşadığı ülke ile Türkiye’nin saat farkı gibi satırlarında kullandığı sözcük seçimleri de gayet itinayla seçilmiş olduğu hemen göze çarpıyor. Bu arada şiirlere okuyucunun başlık koymasını da istiyor şair.. Şiirlerde başlık kullanmamış…
Yine bir şiirle tamamlayayım yazımı ve şiirlerin kalanını Kızıla Boyalı Geceler kitabından okuyun..
Çok geç olmaz mı
Sonbaharda güller solmaz mı
Bir çift söz onca yılları yakmaz mı
Gönlüm yangın yeri gözlerin bakmaz mı
Sanma herkesi kendin gibi
Kimi zaman dengin gibi
Geçmiş gözümün önünden
Geçip-giden bir kervan gibi
Zaman su misali
Ömür küçük hayatların timsali
Unutturuyor dertleri aşkımın gözleri
Olacak olan oluyor
Uğraşma yok faydası
Muhabbet ile içilen kahve en güzeli
Özlenen dostlar bilir kendini
Çek çek bitmiyor tespihimin taneleri
Önsözünde Şöyle diyorum…
Şairin uzun yıllardır Avusturalya’da gurbette olması tabii olarak mısralara ilmik ilmik dokunmuş. Herkes bilir ki bir iş başa gelmeden anlaşılmıyor... Şiirlerde biriken hüzün klasik bir birikintiden süzülen sözler değil. Şairinşiirlerindeinsanın-kibilhassagurbetteolan- iliklerine dek hissettirdiği sıla özlemivar.
Her bir mısra ana-baba-kardeş-vatan-bayrak-eş-ço- cuk aşkıyla dolu. Anlatım biçimi sade, anlaşılır bir dil. Okurken yorulmuyorsunuz ve şairin ruh dünyasıyla bir bütün haline gelebiliyorsunuz. Ben okurken hissettim ve zevk aldım. Şiirlerin kısa olması da verimi arttırmış görünüyor. Okuyun ve tavsiye edin derim.