Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '07

 
Kategori
Türk Mutfağı
 

Kızılcık hoşafı

Kızılcık hoşafı
 

Merhaba,

Daha önce yazdığım Patates Lokmasını okuyanlar biliyor. Elimde 1933 yılından kalma bir yemek kitabı olduğunu ve o kitaptan unuttuğumuz bazı yemeklerin tariflerini sizinle paylaşacağımı söylemiştim.

Bu sıcak günlerde hepimiz serinlemek için içecek bir şeyler arıyoruz. Çoğumuz da meşrubatlara ve kolalara koşuyoruz. Oysa bizim çok güzel hoşaflarımız, şerbetlerimiz vardı. Sakın bana; "Çalışıyorum, vaktim yok." demeyin. Tarifleri görünce ne kadar kolay olduğunu göreceksiniz.

Rahmetli Attila İlhan Bir televizyon programında; "Otuz beş çeşit köftesi olan bir millet neden hamburger yer?" demişti. Şimdi aynı şeyi hoşaflarımız için söyleyebiliriz. Kırk bir çeşit hoşafı olan bir millet neden kola içer ki?
Her meyveden yapabilirsiniz hoşafları. Ama benim en çok yaptığım kızılcık hoşafıydı. Çocuklarım küçükken pişirip şişelere doldururdum. Gelip gidip içerlerdi. Küçük oğlum hala eve geldiğinde bir kızılcık hoşafını bir de dilli sandviçleri ister. (Belki bir gün bunu da anlatırım.) Ben de ona hala bunları yapıp yediririm.
Şimdi K. Adil'in kitabından hoşaf tarifleri (Tarifleri kitapta yazıldığı gibi veriyorum.):
Vişne Hoşafı:

Vişnelerin iri ve olgunlarından istenildiği kadarının saplarını koparıp süzgeçte ezmeli kafi miktarda su ilave ederek güzelce süzdükten sonra tencere ile ateşe oturtulur ve tatlılatacak kadar şekeri de atılır. Hemen bir iki taşım kaynayınca ateşten indirilip sapı koparılmış bir iki avuç vişne tencereye atılarak kapağı kapatılır. Soğuyunca içine istenirse buz atılarak yenilir.

Eğer bu hoşafı kuru vişneden yapmak isterseniz vişneleri beraber kaynatmalı.
Kızılcık Hoşafı:

Yukardaki vişne hoşafının aynıdır, fakat kızılcık ekşi olduğundan şekerini daha fazla komalı ve fazlaca kaynatmalı.

Elma Hoşafı:

İstenildiği miktarda elmaların kabuklarını soyup dört parça ederek içini ve çekirdeklerini çıkarmalı ve tencereye atmalı, miktarına göre su ve şekerini koyarak elmalar yumuşayıncaya kadar ateşte kaynatmalı, yumuşayınca indirmeli ve soğuyunca üzerine gül suyu serpip, buz atıp yemeli. ( İçine bir kaç tane karanfil ve bir parça çubuk tarçın atarsanız çok güzel kokabilir. Bu da benim önerim.)
Ben bunları meyveleri ezmeden pişiriyordum. O zaman suyu berrak oluyor ve çocuklar daha çok seviyor. Kalan posayı da marmelat olarak değerlendirebilirsiniz.
Yazıyı bitirirken limonata tarifini de vermeden geçemedim:

Bergamudun veya limonun üzerindeki sarılığı ince rende ile alıp porselen havanda şekerle ezmeli ve hatta mümkünse buna birkaç tane de nane yaprağı ilave etmeli ve limon ve adi suyu da katarak güzelce karıştırmalı ve tülbentten süzerek bardaklara doldurup içmeli.

Bu limonatanın rengi gayetle latif ve tadı nefis olur. (Süzme işini bir gün sonra yaparsanız daha lezzetli bir limonatanız olur. Hatta bu limonatayı yapma zevkini babalara bırakmakta fayda var. Çocuklar da onlara zevkle yardım ederler. Tecrübeyle sabittir. Hem onca limonu sıkmak erkek işidir. Bizim gücümüz mü var:))
Afiyet olsun....

 
Toplam blog
: 11
: 1933
Kayıt tarihi
: 27.08.06
 
 

Edebiyat öğretmeniyim. Sanırım iki oğlum var :)) Evden o kadar uzun ayrı kaldılar ki nasıl büyüdükle..