Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '13

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Kızılderililer: “Kaybetmeyi ahlaksız bir teklife tercih et. İlkinin acısı bir an, diğerinin vicdan a

Kızılderililer: “Kaybetmeyi ahlaksız bir teklife tercih et. İlkinin acısı bir an, diğerinin vicdan a
 

kızılderili


Hepimizin kızılderililere sempatimiz vardır. Onları nedensiz severiz. Belki bunda sebep çocukken okuduğumuz çizgi kahramanların başrolünü oynadığı küçük kitapçıklardı, belki Amerikan filmlerindeki Kızılderililerdi. Bizler kızılderilileri nasıl tanırız. Onlar dürüsttürler, yalan bilmezler, riya ile işleri olmaz. Onlar için para pul önemli değildir. Avlanmayı severler, doğda yaşarlar, ateş suyu içer ve barış çubuğu tüttürürler… Onların isimleride her daim dikkatimizi çekmiştir. Bebek doğduğunda büyücülerin yâ da ismi koyacak baba ise onun ilk gördüğü ne ise o verilirmiş yeni doğan bebeğe. Bazen kara bulut olur bazen gürleyen yağmur bazen de oturan boğa koşan at… Gördüklerini koyarlarmış. Bir de tabi onların dansları vardır ki bu da önemlidir. Bizler okuduğumuz o küçük mecmua tipi kitapçıklarda kafaderisini de öğrenmiştik. Kızılderililer gelirler posta arabalarına saldırırlar ve kafa derilerini yüzerler. Bunun gibi bir çok anlatılar vardır, hikâyeler doludur. Bütün bunların yanında ben Amerika’ya gittiğimde Elifimle bir vitrinde kızılderili resimleri görmüştüm ve her zamanki ilgim dâhilinde biraz da abartılı ilgi göstererek beğenimi sunmuştum. O sırada karşıdan bizi izleyen bir kızılderilinin bakışları hala gözlerimin önande. Onlar farklılar. Ben onları gerçekten Hintlilere benzetiyorum, Eskimolara benzetiyorum Ortaasyalalılara ve biraz da bizlere benzetiyorum.

Kızılderililer Amerikan yerlileri…

Sibirya kökenlilermiş.

Burada detaylandırmadan wikipediden bir alıntıyı aynen aktaracağım.

Sibirya kökenli Eskimo - Aleut halkları dışında kalan bütün Amerika yerlileri için kullanılan ortak birleştirici ad. Dilce birbiriyle akraba olmayan iki ayrı ana grupta toplanırlar: Sibirya kökenli olan Na-Dene dilleri ile Na-Dene dilleri dışındaki bütün Kızılderili dillerini içeren Amerind dilleri

Alaska yerlileri adı Alaska'da yaşayan Eskimo-Aleut halklarını ve Kızılderilileri topluca nitelemek için kullanılır. ABD'nin diğer eyaletlerinde Native Americans, American Indians ya da kısaca Indians

Kanada Yerlileri (Aboriginal peoples) adı Kanada'da yaşayan Eskimo-Aleut halklarını (İnuit), Kızılderilileri (First Nations) ve Métisleri topluca nitelemek için kullanılır.

Çoğu anasoylu ve avcı ve toplayıcı, bazıları Olmekler ve Mayalar gibi Mezoamerika Kızılderilileri mısır, Keçuvalarve Aymaralar gibi Güney Amerika Kızılderilileri patatestarımını keşiften önce de yapan halklardır

Kuzey Amerika'da Kızılderililer sınırları belirli kısıtlayıcı özel yerleşimlerde yasal olarak toplanırlar ve bu yerlere Amerika Birleşik Devletleri'nde Kızılderili rezervasyonu (Indian reservation), Kanada'da ise Kızılderili rezervi (Indian reserve) adı verilir.(alıntı)

Asya ile kuzey Amerika arasında bulunan Beringia denilen bir kara köprüsü varmış. Ne zaman mı varmış M.Ö. 34000 – M:Ö. 30000 yıllarında dünyada suyun önemli bir bölümü kıtasal buz katmanları halindeymiş. Bering denizi o zamanlar şimdikinin yüzlerce metre daha aşağısındaymış. Buranın 1.500 kilometre kadar olduğu sanılıyormuş. Otlar ve bitkilerle kaplı olduğu için ilk insanların avladıkları hayvanlar buraya geliyorlarmış. O zaman ayrı olmayan kıtalara ulaşanlarda yeni bir kıta olarak düşünmemişlerdir yollarının devamı olarak gitmişlerdir. Nereden bilebilirlerdi ki… Onlar Sibirya kıyılarında av peşinde koşuyorlarmış. Geçenlerde okuduğum bir haberde şöyle diyordu.

“Amerikalı ve Rus antropologların araştırmalarılarında Kuzey Amerika kıtasının ilk sakinlerinin genetik beşiğinin Sibirya’nın güneyindeki dağlık Altay bölgesi olduğu ortaya çıktı.”

Devamı var; Amerika Kıtasının ilk insanlarının bu halklardan biri olduğu ve bu gün Rusya Fedarasyonu’nun bir parçası olan Altay’dan 20 bin ile 25 bin yıl önce geldiklerini düşünüyorlarmış. Dahası; Asya’lılarla aynı genetik özelliklere sahip bu insanlar o dönemlerde suların altında olmayan Bering boğazını geçmeden önce tüm Sibirya’yı geçmişler.

Araştırmalarında, Amerikalı kızılderililerin ve Güney Altay bölgesinde yaşayan yerli kavimlerin DNA'larında Y kromozumunu (babadan geçen) analiz eden bilim adamları, iki grubun paylaştığı ve bunlara özgü genetik mutasyonu bulmaya çalıştılar.
Araştırmanın sonucunda, Amerikalı ve Rus antropologlar, her iki grupta da, anneden miras mitokondriyal genlerde de aynı genetik özellikleri buldular.
Çalışmalarında bu mutasyonların ortaya çıkması için ne kadar zaman geçmesi gerektiğini hesaplayan bilim adamları, Altay genlerinin 13 bin ila 14 bin yıl önce Amerikalı yerlilerinkinden ayrıldığını tahmin ediyorlar.(alıntı)

Toparlamaya kalktığımızda; Kızılderilerin 35.000 yıl önce Amerika Kıtasına yerleştikleri sanılıyormuş.

Oradaki avlakları beğenip kalmışlar.

Kültürlerine sahip çıkmışlar.

Şimdilerde Amerika’da 554 Kızılderili kabilesi varmış.

Amerikan yerlilerine neden kızılderili denildiğine gelince; Avrupa’lılar yeni dünyaya çıktıklarında yerlilerle karşılaşmışlar. Yerliler, bir çeşit kırmızı savaş boyaları vücutlarına sürmüşler. Avrupalılar onların derilerini kırmızı zannettiklerinden bu ismi vermişler ve öylecede kalmış. Oysa onların derileri sarımtırak beyaz ve esmer… Bir de onlara vahşi denilmesini incelersek onda da ne büyük haksızlıklar olduğunu görürüz. Onların kendi vatanlarına gelen yabancılar onlara vahşi demişler oysa vahşi olan kendileri…

1492’de Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfiyle başlamış iyi ve kötü olanlar. Belki iyi denilen yeni bir kıtanın bulunması olarak nitelendirmek. Kötü olan ise kendi buluşları diye düşündükleri yeni bir kıta kendilerine yeni gelen bu yerlerin sahiplerini yok saymaları onları vahşi olarak adlandırıp yok etmeye kalkmaları… Asıl vahşilik bu değil midir?

Kızılderili yâ da asıl adıyla Amerika yerlileri şansız topluluklardan… Yerleri yurtları ellerinden alınmış, ciddi katliamlar yapılmış, özlük hakları yok edilmiş, insan yerine dahi koyulmamış nesillerinin yok olması için asırlarca uğraşılmış. Neden?

Neden onların yaşamlarına bu kadar müdahale edilmiş, her anlamda yaşam şekillerinin değiştirilmesi için uğraşılmış. Dinlerinden dillerine kadar müdahale görmüşler. Neden?

O kadar çok nedenler var ki.

Bize ne göstermek istemişlerse bizlerde onları görmüşüz özeti bu… Tom Miks – Kaptan Swing ve bir çoklarında ve o zamanlardaki Amerikan Kovboy filmlerinde kızılderililer vahşiydi, zalimdi öldürürdü. Acımasızdı. Bizler bunları görerek büyüdük. Okudukça garip duygulara kapıldık. Ama her nedense bütün kötü gösterilmelerine rağmen biz onlardan nefret etmedik. Biz onları çok beğendik çok gıpta ile baktık. Bunda onlarla çok eskilerden olan kan bağımız etkili olmuş olabilir mi? Onların Türk kökenli oldukları artık gün gibi aşikâr. Orta Asya’dan gelen atalarımıza benziyorlar. Onlar bozulmamışlar. Kendi içlerinden kız alıp verdikleri için yabancılarla hemen - hemen hiç evlenmedikleri için kendilerini, ırklarını, adetlerini korumuşlar. Oysa Orta Asya’dan göç eden kabileler gittikleri yerlerde yapılan evliliklerle değişmişler. Benim anne tarafım Dağıstan olduğundan dayıma anneme teyzeme benzetirim bir parçada olsa onları. Elmacık kemikleri çıkıktır, yüzleri oval değil bir çeşit yuvarlaktır.

Kızılderililerin araştırmacısı olanlarda kendilerinin Türklere yakınlıklarının farkına dalar. Ortak kullanılan kelimeler kadar adetlerimizde var. O zamanlar Şaman dininde olan Türkler ve Şaman dininde olan kızılderililer. Ata kelimesinden tutun o kadar ortak kelimeler varki…

Kızılderililer doğa aşığı insanlar. Onları kapalı yerde tutmazsınız. Onlar güneşe, aya, toprağa, yağmura sevdalıdırlar. Onlar bulutlara bakarak tahminlerde bulunurlar. Onlar doğaya zarar vermemek için çaba sarf ederler ve onlar paranın önemli olmadığına inanırlar onlar derlerki:

“Son ağaç kesildiğinde,

Son nehir zehirlendiğinde,

Son balık öldüğünde,

Paranın yenilemeyeceğini göreceksiniz.”

Kızılderililer ya da Amerikan yerlileri, onların sözleri bana çok doğru gelir. Her kelimeleri bilgilerle doludur. Yol açar, karanlığı aydınlatır ve her gün Amerika’yı keşfetmeye gerek kalmaz. Amerika keşfedilmedi orada yaşayanlar vardı, sadece kimse bilmiyordu…

Başka bir yazıda buluşuncaa kadar bu güzel ata sözlerine kulak verin lütfen…

Ağlamaktan korkma! Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir.

Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kainatin dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere degişmeye başlamış olacaktır.

Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır.

Dur, dinle. Hep konuşursan hiç bir şey duyamazsın.

Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir. 

Her şey halkadır. Her birimiz kendi hareketlerimizden sorumluyuz. Hepsi döner dolaşır, bize geri gelir.

Herbirimizin farklı bir rüya gördüğünü hatırlatmakta fayda var.

İhanet arkadaşlık zincirini karartır, fakat vefaonu her zamankinden parlak yapar.

İlkbaharda usul usul yürü; toprak ana hamiledir...

İnsan iki ruhludur içinde bir iyi köpek birde kötü köpek kavga eder. Hangisini daha çok beslersen o kazanır.

İnsan tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır.

İnsanın gözleri öyle kelimelerle konuşur ki dil onları telaffuz edemez.

Kartalı vuran kendi tüyünden yapılmış oktur.

Kaybetmeyi ahlaksız bir teklife tercih et. İlkinin acısı bir an, diğerinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.

 

 

Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....