Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '07

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Kızımın Atatürk evi heyecanı

Kızımın Atatürk evi heyecanı
 

İşten yorgun argın eve gelmişim. Bizim ufaklık yine yakama düştü. Rahat bırakmıyor. Ne yapsam, ne etsemde ufaklığın elinden kurtulsam diye düşünürken

-Baba,
-Efendim İdiş.
-Bizim maaşımız neydi?
-Ne maaşı İdiş?
-Hani bizim maaşımız vardı ya?
-Bizim maaşımızmı?
-Evet baba. Bizim maaşımız varya.
-İdiş maaş, bir iş yaparsın, o yapmış olduğun iş karşılığında her ay alınan paraya denir. Anladınmı.
-Of baba ya. Sen beni anlamıyorsun işte.
-E anlat o zaman anlatmak istediğini.
-Ya bizim maaşımız maaşımız anlamıyormusun.
-İdiş ya çok yorgunum bana biraz müsade etsende dinlensem, ne dersin?
-Ya baba korkma sönmez vardı ya hani. Onu diyorum. Bizim maaşımız işte.
-İdiş o maaş değil. İstiklal marşımız.
-Hah işte babacım, işte o. Korkma sönmez diye başlıyor ya.
-Evet.
-Sonrası nasıldı babacım.
-Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak.

Tabi İdiş başladı istiklal marşını melodisi ile söylemeye. Ezberleyecekmiş. Çünkü okul öncesi eğitim aldığı okuldan ödev vermişler. Gün içerisinde istiklal marşını çalışmışlar ve evde pekiştirmeye çalışıyor.

-Öğrenmişmiyim baba.
-Çevreni değil İdiş. Çehreni olacaktı o kısım.
-Ama öğretmenim çevreni dedi. O yüzden ben çevreni diyorum.
-Sanırım İdiş sen yanlış anlamış olmalısın. Doğru olan çehreni.
-Anne, babam çehreni diyor. Çehrenimi olacak yoksa çevrenimi olacak.
Annesi
-Çehreni olacak İdiş.
-Ya anne ya. Ama öğretmeni çevreni dedi.
Annesi
-Bence sen yarın o kısmı mutlaka tekrar öğretmenine sor. Çünkü biz istklal marşının o kısmını, çehreni diye öğrendik. Bu gün için çehreni olarak çalış istersen. Yarın tekrar öğretmenine sorarsın. Tamammı.
-Tamam anne. Baba güzel öğrenmişmiyim marşımızı.
-Evet minik kuşum. Çok güzel öğrenmişsin.
-Biliyormusun baba. Yarın sabah istiklal marşımızı okuyacağız. İstiklal marşımızı okuduktan sonra Atatürk'ün evine gideceğiz.

Atatürk Antalya'ya geldiği zamanlarda kalmış olduğu ev bu gün Atatürk müzesi adı altında hizmet vermektedir ve kızımın okulu Atatürk'ün evine öğrencilerini götürecekmiş devrisi gün. Ve onunla ilgili olarak istiklal marşını öğretiyorlar. Atatürk'ün evine gitmeden önce okulda istiklal marşını okuyacaklarmış.

Devrisi gün akşam tekrar eve geldiğimde ufaklık müthiş bir heyecanla

-Baba biliyormusun bu gün Atatürk'ün evine gittik.
-Ne kadar güzel küçük hanım. Çok mutlu olmuş gibi bir halin var.

Gözlerini büyükçe açarak ve bütün heyecanı ile
-Biliyormusun baba Atatürk'ün evinde ne gördüm?
-Ne gördün İdiş?

Müthiş bir heyecanla gözlerini dahada büyüterek
-Atatürk'ün çalışma masasını gördük. Yaaaaaaaa.
-Peki nasıl buldun İdiş Ataürk'ün çalışma masasını.
-Çok güzeldi baba.
-Rengi neydi Atatürk'ün çalışma masasının İdiş?
-Kafferengi.
-Sadece çalışma masasınımı gördünüz?
-Çatal, bıçak takımlarınıda gördük. Atatürk bizim gördüğümüz çatallarla, kaşıklarla yemek yemiş biliyormusun baba.
-Hepsi bu kadarmı prenses?
-Üst katada çıktık.
-E üst katta ne vardı?
-Atatürk'ün yatağı vardı?
-Güzelmiydi İdiş Atatürk'ün yatağı?
-Evet baba güzeldi. Atatürk'ün kardolabınıda gördük.
-Kardolap değil İdiş. Elbise dolabı.
-Atatürk'ün ebiselerinide gördük. Gömleklerini, kazaklarını, pantolonlarını gördük.
-Çok güzel. Sonra ne yaptınız.
-Atatürk'ün kaleminide gördük. Başka ne gördük biliyormusun baba?
-Neyi gördünüz İdiş?
-Atatürk'ün kütüphanesinide gördük. Yaaaaaa.
-Ovvvv. Bayağı güzel şeyler görmüşsün İdiş. Peki çok kitabı varmıymış Atatürk'ün.
-Evet. Hemde çok çok kitabı varmış Atatürk'ün.
-Sonra ne yaptınız?
-Okula geldik.
-Beğendinmi Atatürk'ün evini.
-Evet.
-İdiş.
-Efendim babacım.
-Atatürk'ün evinin rengi neydi?
-Atatürk'ün evinin rengi pembeydi baba.
-İdiş seninde en sevdiğin renk pembe değilmi?
-Evet. Ben çok severim pembe rengi baba.
-İdiş.
-Efendim baba. Gene ne oldu?
-Ellerini yıkadınmı.
-Yıkadım baba. İstersen anneme sor. Zaten öğretmenim ellerini yıkamadan yemek masasına oturmamızın çok kötü bir şey olduğunu söyledi.
-Peki kötü olan yönleri neymiş el yıkamanın İdiş. Öğretmenin onuda söyledimi?
-Bir defa ellerimizi yıkamadan yemeğe oturursak mikrop kaparmışız.
-Yani bay mkrop sizi esirmi alırmış?
-Esir almazmışda, bizi hasta edermiş.
-Evet doğru elerini yıkamadan yemeğe oturana bay mikrop çok kızar ve onu hasta eder.
-Evet baba.
-O zaman hemen yemeğini bitir. Tamammı.
-Yiyorum zaten baba.
-O zaman oyalanmadan ye yemeğini.
-Sen yedirirmisin?
-Tabi prenses ben sana yemeğini yedireyim öğretmeninde duysun arkadaşlarında duysun seninle dalga geçsinler hemi.
-Of baba ya.
-Hadi İdiş artık oyalanmadan şu yemeğini bitir lütfen.
-Bitiriyorum baba. İkide bir söyleme artık yemeğini bitir diye.
-Tamam söylemem. Ödev verdimi öğretmenin?
-Yok baba ödev vermedi öğretmenim.
-İyi o zaman yemekten sonra doğru yatak prenses.
-Baba biraz televiyon seyredebilirmiyim?
-Bu saatte sana göre program yok. O yüzden pijamalarını giyip doğruca yatağa.
-O zaman masal okuyacaksın. Tamammı baba.
-Tamam okurum.
-On tane.
-Vaz geçtim masal falan yok.
-Tamam tamam beş tane masal oku.
-İki tane.
-Üç tane oku.
-İki tane Prenses. Yoksa hiç okumam.
-Ya baba çok kötüsün.
-Kötü değilim İdiş. Sadece yorgunum.
-Of baba ya. Of baba ya. O zaman yarın akşam satranç oynayacaksın benimle. Sözmü baba.
-Yarın olsun o zaman bakalım. Şimdiden söz vermeyeyim sana.
-Bana ne baba. Yarın satranç oynayacaksın benimle.
-Bilmiyorum İdiş. Söz veremem.
-Ne olursun baba. Yarın satranç oynayalım.
-Tamam İdiş.
-Sözmü.
-Tamam söz. Hadi dişlerini fırçala daha sonra doğru yatağa. Bende geliyorum.
-Tamam babacığım.

Hayli yorgunmuşum. İki masal okuduktan sonra bende olduğum yerde uyuya kalmışım.








 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..