Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '13

 
Kategori
Deneme
 

Kızlı-erkekli

Kızlı-erkekli
 

KUŞSUZ-BAHARI BEKLEYEN BİR YUVA ( 3 KASIM-2013)


Bugünü anlayabilmek, anlamak için geçmişe(de) dönüp bakmak gerekir bazen...

Yaşımızdan dolayı kırk yıl öncesine dönebiliyoruz eskiden diye başlayan cümlelere örnek...

Eskiden:

"Yöre gereği" komşu kızlarına kardeş gözüyle bakılır ve (genelde de) evlenilmezdi onlarla.

İlk ve ortaokulda kızlar uzun boylu olsalar bile kızkıza en ön sıralarda otururlardı.

78 yılı S.S.K. Okmeydanı hastanesi kadın hastalarla sohbet eden bir erkek hastaya hemşirenin bağırıp-fırça atmasını hatırlarım; erkek hastaların kadınlar koğuşuna giremeyeceğine dair... Sonrasında "Onlar benim bacılarım"diye ağlamaklı bir şekilde yüksek sesle konuşmasını da erkek hastanın.

Ve ortaokul yılları yetmişli yılların sonları siyasetin tavan yaptığı dönemlerde sıkça duyardık kimi öğretmen ve arkadaşlarımızdan "bacı" kelimesini...

***

Seksenli yıllardı...

Kız-erkek ayrımları söz konusuydu seçilen okullara örnek.

Bizim seçimimiz meslek lisesiydi ve bu sebebten sınıfta en fazla 2-3 kız oluyurdu o da elektrik bölümü öğrencileri ile ortak kültür dersi aldığımız günlerde-saatlerde...

Tesviye bölümüne kız öğrenci alınmaz mıydı, yoksa kız öğrenciler tercih etmezler miydi tam olarak bilemediğim...

Ticaret meslek liselerindeyse durum tam tersiydi;kız  öğrenci mevcudu çok,erkek öğrenciyse az...

Bastırılmış cinselliğin patlama yaptığı yıllardı seksenler...

Florya ormanlarının, Yeşilköy sahillerinin-kayalıklarının dili olsa da...

Üniversite hayatımız en azından örgün üniversite hayatımız olmadı ne yazık ki...

Çok arkadaşımız oldu üniversiteli, (genelde)yaban illerinde okuyan-okumuş...

***

(Şimdi yazının burasını "halk dili" yazmak gerek ama nerde... Anlaşmazlıkların, anlamamının, anladığı halde sırf giydirebilmek için yan yatmaların en önemli sebeblerinden biridir, halk dilinin yazı dilinde kullanılamaması olayı. Bloglarda, gazetelerin köşe yazarlarından daha fazla "konuşur gibi yazmak"mümkün ve bu dili kullananlarda daha fazladır diye düşünüyorum...)

***

Bu arkadaşlardan, o dönemler için inanılmaz hikayeler dinledik...

"Vay be oluyormuş mu, bunlarda yaşanıyormuş mu" diyerek hayretler içinde kaldığımız.

Yaşamadığın-tanık olmadığın birşeyleri anlatmak zor...

Parklarda öpüşen çiftlere "eviniz yok mu sizin?"diyen bir yaşlı teyzeyi hatırlarım örneğin.

Teyzenin bu sözünden; "gençlerin öpüşmesine değil de bunun toplum içinde alenen yapılmasına"karşı olduğu sonucu çıkarılabilirdi...

***

Yaban ülkelerinde yaşamış, oradan göç etmiş kişilerden dinledik:

Sarhoşluktan dolayı başını kaldıracak durumda olmayan erkeklerin çoğunlukta olduğu bir ülkede kadınlar;" orada sevdirmek için biz erkekleri kovalarken, burada erkekler bizi kovalıyor, üstelik üstede..."

En ilginci şuydu sanırım:

Kızı ile cinsel ilişkisi olan bir gence kızın babası:

"Sev ama hamile bırakma..."

***

Evlilik bir rütbedir çoğu kişi için, hele ana ve baba olunca...

Bir ürün tanıtılırken örneğin otomobil için "kız gibi"denilir...

Genç yaşlarda, belirli yaşlara kadar kızların "kız"olması avantaj-artı değerdir.

Günümüzde evlenme yaşları gittikçe yükseliyor.

Ve kimi bayanlar da evliliği hiç düşünmüyorlar.

"Bayan" kelimesi söylenirken insanları baysa da bir arabulucu kelimedir.

Karşındaki kadının kız mı, kadın mı olduğu konusuna bir açıklık, bir yorum getirmez..

Ve kimi kadınlar(evli olmasalarda) kadın rütbesine erdiklerinden, kendilerine "kız" denilmesinden hoşlanmıyorlar, bunu da bazı eylemlerde taşıdıkları "pankrat"larla dile getirdiler...

***

Eskiden:

Bekara ev kiralanmazdı.

Kiracıların"evli-mutlu-çocuksuz"olmaları istenirdi.

***

Tatil yörelirinden biriydi.

O kadar bir yoğunluk, talep vardı ki boş ev-pansiyon bulmak imkansızdı.

Bunlardan birinde son bir kez olarak şansımızı denedik.

"Yer var" dedi mülk sahibi "o da sonuncusu"yu da ekleyerek...

Yer dediği, adam dört odalı dairesini oda oda dörde bölüp ayrı ayrı kiralıyor mülteciler gibi ve dört ailede(ya da aile görünümlü)çiftler kimileri de çocukları ile birlikte o odaları kiralıyor tuvalet-banyo-mutfak ortak kullanım alanı...

Tatil yörelerindeki mülk sahiplerinden emlakçılardan duymuşluğum var:

"Bizim  buraları saklı cennet olarak bilinirdi, yıllarca turizme uzaktı... Boşa geçmiş yıllar, şimdi buradaki herkesin cebi para gördü..."

***

Ekonomi kendi kurallarını koyuyor.

Geçmişte  evlerini bekara kiraya vermeyenler bugün özellikle tatil yörelerinde müşterilerinin "ne amaçla gelmiş" olabileceklerini sorun edip sorgulamıyorlar. Yaz dönemlerindeki bu aşırı serbestliği mevcut oterite "mali-güvenlik" açısından uzaktan kontrol edip bir tür "promosyon"uyguluyor...

Epeydir mülk sahipleri için bir geçim kapısı da "üniversite öğrencileri"...

***

"Kontrolsuz güç güç değildir"sloganını izledik televizyon ekranlarındaki reklamlarda...

Yasal evliklerde de yaşanması mümkün ama meşru olmayan ilişkilerde rastlanma olayı çok daha yüksek...

Bundan birkaç yıl önceki bir haberdi; ilişkiye girip hamile kalan üniversite öğrencisi kız ve kendi gibi üniversite öğrencisi erkek arkadaşı doğumdan sonra bebeği öldürüp barbeküde yakarak..."

***

Taşrada üniversite okuyan kızın trafik kazasında ölümü ile ilgili bir haber vardı bir ara gazetelerde. Oradaki zengin esnaf ve genç kız aynı araçta...

"En son babalar duyar misali..."

***

Üniversite çevresinde esnaflık yapan dürüst-samimi kişilerle konuştunuz mu hiç?

Neler anlatırlar, neler anlatabilirler hiç düşündünüz mü?

***

Seksenli yılların başında biz liseye onlar üniversiteye giderken, üniversite öğrencisi kızların tıpkı erkekler gibi kahvehaneye gidebildiklerine tanık olmuştuk.

Enflasyon hesabı yapılırken geçmiş yıllar da baz alınır.

Seksen yılında 1000 lira ile kaç kg et alınırdı şimdi kaç kg misali...

Seksenli yıllarda kızların-ailelerin-erkeklerin kaçta kaçı bekarete önem veriyordu, şimdi durum ne?

Dışarıda -yaban illerinde öğrenci okutmak çok zor bir olay.

Bunun zorluğunda kızında erkeğinde pek farkı yok gibi...

Onlarcasını tanırım erkek öğrencilerden çeşitli sebeblerden okulunu tamamlayamayan.

Niye kimi aileler kendileri yoksul da olsalar bulundukları illerdeki "özel üniversiteler"de çocuklarını okutabilmek adına didinip duruyorlar.

"Kızlı-erkekli" tartışmasında televizyonda izlediğimiz kimileri; "ben çocuklarıma güveniyorum" demiyorlar mı, bu beni güldürüyor...

Samimi olsa ya da halk dilinde konuşabilse belki de şunu diyebilecek:

Oğluma dedim ki;"seviş ama hamile bırakma"...

 Kızıma dedim ki:"seviş ama hamile kalma"...

Son olarak başta anlattığımız teyzenin o sözü aklıma geldi:

"Eviniz yok mu sizin?"

Sorusuna muhtemel cevap şimdi şu olurdu sanırım:

Var ama... 

 
Toplam blog
: 180
: 901
Kayıt tarihi
: 25.07.09
 
 

Önceleri Milliyet Gazetesi'nin "Okur Mektupları" vardı...Şimdi ise "İnternet", "Milliyet Blog" ve..