KKTC'de Eroğlu dönemine doğru

Kıbrıs’ta 24 Nisan 2004 referandumunun ardından her şey değişti.

O tarihe kadar binlerce Kıbrıs Türkü, “Barış…” “Barış…” diye meydanları inletiyordu.

Sokaklar AB bayraklarıyla donatılıyordu.

AB bayraklarına bir de, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) pankartları eklenince,

tam bir “yeşil” ile “mavi” bir araya geliyordu.

AB, “Evet” deyin “sizi dünyalı yapacağız”, “evet deyin sizi ihya edeceğiz” yönünde verdiği sözlerle, Kıbrıs Türklerini etkiliyordu.

İlk kez AB ile bu kadar “içli dışlı olan” Kıbrıs Türk halkı, AB’nin “demokrasi ve özgürlük” temalarına “inanıyor…” ve “evet” mitinglerine akın ediyordu…

“Kıbrıs’ta barış engellenemez…” “Bir evet’le dünya…”

AB’nin verdiği sözlere bir de, dönemin Başbakanı ve şimdinin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın açıklamaları ekleniyordu.

Dönemin Başbakanı Talat, meydanlarda “haykırıyordu…” “evet deyin AB bizi açıkta bırakmayacak…” “Bir evetle dünyaya bağlanacağız…”

Buna bir de parti gazeteleri ve “evet”e destek veren gazetelerin manşetleri ekleniyordu.

Bazıları o kadar ileri giderek halkı kandırıyordu ki, “evet” derseniz “havuzlu villalar” olacak manşetleri atıyordu…

Halkı “evet”e yönlendirmek için ellerinden geleni yapıyorlardı.

YALAN olması önemli değil.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın, meydanlarda, “Rumlar uzlaşmaz” demesi bile, “Denktaş çözüm istemiyor” olarak algılanıyordu.

Talat ve diğer muhalefet partileri ve hatta Türkiye’de “Denktaş çözüm istemiyor” açıklamaları ön plana çıkıyordu.

Sonuçta Kıbrıs Türk halkı verilen bütün sözler karşısında “evet” dedi…

Hem de yüzde 65’le…

Rumlar ise, yüzde 76 oranla “hayır” dedi.

AB açıklama yaptı, “Avrupa Komisyonu referandumda KKTC’den büyük oranla ‘Evet’ çıkmasından dolayı Kıbrıs Türk halkını kutlayarak, KKTC’nin ekonomik gelişimi için yeni girişimler yapılacağını bildirdi. Komisyon tarafından yayınlanan bildiride, Kıbrıs Rum halkının Annan Planı’na ‘Hayır’ demesinden dolayı, uzun yıllardan beri süregelen sorunun çözülmesi için tarihi bir fırsatın kaçırıldığı, fakat halkların demokratik kararlarına da saygılı olunması gerektiği bildirildi.” (26 Nisan 2004-KKTC Tanıtma Dairesi)

AB, “evet”in ardından da “söz verdi…”

Sadece “söz…”

“Evet”in ardından Başbakan Talat, “Diplomatik atak başlatacağız” diyordu.

Türkiye AB’ye “verdiğin sözlerde dur” çağrısı yapıyordu.

Ve hala yapmaya da devam ediyor.

Bir zamanlar Denktaş’ı “Rumlar çözüm istiyor, Denktaş çözüm istemiyor” diye suçlayanlar şimdi, “Rumlar çözüm istemiyor” diyor.

Bunu Türkiye de seslendiriyor.

Ancak, Kıbrıs Türk halkı 2004 yılında “aldatılmışlığın” hesabını 19 Nisan’da “kendisini aldatanlardan” sordu…

Hem kendisine söz veren partileri sıfırladı hem de artık, eskisi gibi “AB, AB” diyecek bir halk kalmadı.

KKTC’de, Ada’nın en güvenilir anket şirketi KADEM tarafından son yapılan anketlere göre, Kıbrıs Türk halkı artık, “Birleşik Kıbrıs” değil, “iki ayrı devlet” istiyor.

Oran yüzde 80’lerde…

Halk, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın yürüttüğü görüşmelerden “umutsuz…”

Bu oran, yüzde 63’lere çıkıyor.

Bütün bu sonuçların ardında, önceki gün Kıbrıs gazetesinde KADEM’in Nisan 2010 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için anketi yayınlandı…

19 Nisan seçimlerinden zaferle çıkan Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Derviş Eroğlu’nun adı da “KKTC Cumhurbaşkanlığı” için ön plana çıkmaya başladı.

Anketin sonuçları, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın koltuğunun sallantıda olduğunu gösteriyor.

Başta AB ve Cumhurbaşkanı Talat’ın 2004 yılı döneminde söylediklerinin hiç birinin doğru düzgün yerine getirilmemesi, Talat’ın sonunu hazırlıyor gibi.

Talat’ın en son “KKTC kuruldu diye ağladım” açıklaması yapması, ülkede Talat’a olan güveni gittikçe aşağılara çekiyor.

KADEM’in 1144 kişiyle yüz yüze yaptığı ankete göre, halkın yüzde 37’ye yakını Başbakan Derviş Eroğlu’nun Cumhurbaşkanı olması istiyor. (Ki Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş ve Başbakan Eroğlu’na sordum, “siz ağladınız mı?” diye, “hayır biz sevinçten ağladık” cevaplarını aldım)

2005 seçimlerinde yüzde 55 oy alan Talat’ı isteyenlerin oranı yüzde 31’lere kadar düşüyor.

Önemli bir nokta da, yapılan anketin, “KKTC kuruldu diye ağladım” sözünden önce sonuçlanmış olması…

Eğer anket, bu açıklamadan önce olsaydı, Talat’ın şuan yakaladığı yüzde 31’lik oran çok aşağılarda olabilirdi.

Şimdi merak edilen şu, “KKTC kuruldu diye ağladım” diyen Talat, KKTC’nin kuruluş yılı olan 15 Kasım’da halka nasıl seslenecek?

Ve ne diyecek?