Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '11

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Klasik bir yaz ikilemi ve alışveriş işkencesi…

Klasik bir yaz ikilemi ve alışveriş işkencesi…
 

Sizce bir tatil akşamı, mangal sefasının ağırlığını üzerinizden atmak için, bünyeye hücum eden uykuya rağmen, bedeninizin yalvarışlarına inat, gezmeye çıkmak mı zordur, yoksa yorgunluğa ve kankası uykuya yenilip evde tıkılıp kalmak mı?.. 

Benim için bu akşam yanıtını aradığım tek soru bu… İsteksiz isteksiz bir gezintiden ne kadar zevk alınırsa ben de o kadar zevk alıyorum şuan… Hele hele bir köşede uyuyup kalmış oğluma eşlik ettiğimi ve toka boncuk tezgahının başında eşinen eşimi seyretmek zorunda kaldığımı ekleyecek olursam, çektiğim çilenin şiddetini tahmin edersiniz hiç kuşkum yok… 

Üstüne üstlük sitemle bir gram bile ilgilenememişim… Gözleri yaşlı yazılarım, mezarlıktaki tabutlar misali, sosyal ağlara servis edilmeyi bekliyorlar ölü ölü bir köşede… Saat yarımı geçmiş… Sokaklardaki insan kalabalıkları evlerine çekiliyor yavaş yavaş… 

Tek tesellim, tenimle dans eden ılık ve gizemli yaz meltemi… Bir de misler misi demli bir çay olsaydı yanımda, belki hiç şikayet etmeden katlanabilirdim bu işkenceye… O zaman feryatlarımı toplasanız, etse etse en fazla twitter tadında 140 karakteri geçmezdi, demli çayın hatırına… 

Ama çay may yok elimde, sıfıra sıfır işte… Zihnim dalgalı denizler kadar bulanık… Gezmemiz bitince bakalım hangi enerjiyle oturabileceğim klavyemin başına… Eşime soracak olursanız, bu kadar özgürlük, adam olana çok bile… 

Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık… Çok şükür karnım tok… Arkadan kokusu gelen gevrek gözlemeleri çekmiyor canım… Ayağımdaki rahat ötesi konforlu terlikler, daha bir uykumu getiriyor… 

Uyuyan oğlum da olmasa, kıvrılıvereceğim şu üzerine tünediğim yuvarlak delikli taşın yanıbaşına… Ama sokaktan geçenlerden de utanıyorum söylemesi ayıp… Yoksa çoktan serilmiştim iki seksen arnavut kaldırımların üzerine… 

Haydi be hayatım, acele et Allah aşkına… Bu kadar deşinmez ki insan bir tek tezgah başında… Tavuklar halt etmiş yanınızda… Ayıptır, günahtır hiç suçu olmayan mazlum ve çaresiz biz erkelere… 

Bir şey almak için iki dakika bekletsek yanlışlıkla, 40 yıl sırtımızda dahi taşısak, en sonunda bizden kötüsü olmaz şu üç günlük dünyada… Fitil fitil getirirsiniz burnumuzdan… Başımıza kakar durursunuz o kısacık bekleme anının sıkıntısını… 

Offf, bitmeyecek bu gece, sanki 24 saat sürecek, hiç bitmeyecek…Şafak belirsiz ve ufuk karanlık…Aaah ah, gel teskere gel… 

Fırat ÖÇAL 

www.hayatveinsan.com/ 

 

 
Toplam blog
: 700
: 694
Kayıt tarihi
: 24.03.11
 
 

Üniversite mezunu, eğitim alanında çalışıyor, yazı çalışmaları yapıyor, hayata ve insana dair cid..