Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '13

 
Kategori
Güncel
 

Klavye Kahramanları

Klavye Kahramanları
 

Klavye Kahramanları


Bizde bir laf vardır, “Evde karısına sözü geçmiyor, burada erkeklik taslıyor!” diye… İlk bakışta bu cümlede kadına yönelik bir aşağılama varmış gibi geliyor… Gerçekten bu cümle yeri ve zamanında söylenmediğinde feminist olmayanları bile ifrit edebilme potansiyeli barındırıyor içinde… Ancak yeri, zamanı ve de üslubu ayarlandığındaysa “en yakınındaki insanı bile ikna edemeyen insanların başkalarını bir şeylere ikna etme çabalarının abesliğine bir gönderme” varmış gibi gelmiyor da değil hani, değil mi? Mantığa büründürebildiğime göre yazıya devam edebilirim artık! :)

Kendi gözlerine söz geçiremeyerek akşama kadar onlarca kızı tabir caizse “gözleriyle yiyen” bir erkek iki genç sevgilinin el ele tutuşmasından rahatsız olabiliyor… Tabii uygun fırsatı bulduğunda… Yani kendi çöplüğünde, kendine bir dur diyen olmayacağından emin olduğunda! Karşılaşmışsınızdır bunlarla... Bu tipler hayatımızda hep vardı, var olmaya devam edecek! Çünkü gelişmiş bir virüs gibiler, kendilerini yenilemekte pek mahirler! Okumuşlarımız, dindarlarımız, laiklerimiz arasında bile mevcut olan bu “iğneyi kendine çuvaldızı başkasına” düsturundan habersiz olan tipler, hayatımızın her alanında çok farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedirler… Bu tiplerde sosyal sınıf yükseldikçe ilkel dürtüleri maskeleme yeteneği gelişiyor. Davranışlarının asıl sebepleriyse hep aynıdır: Yetersizlikten mütevellit korkaklık!

Dünyadaki bütün icatların daha iyi savaşabilmek için üretildiği bir gerçek. Bugün en masum teknoloji dahi sadece iyi insanların işine yaramıyor. Buradan hareketle az evvel değindiğim tiplerin de teknoliyi çok iyi kullndıklaırnı belirtmeliyim. Bir zamanlar dürbünü kullanan rontgenciler artık facebook’u, twitter'ı kullanıyor. Ve üstelik sıfır riskle bunu yapıyor. Yakalanmak diye bir şey yok çünkü!

Teknoloji bu insanların “yetersizlikten mütevvelilit korkaklığı”na iyi geldi doğrusu. Her ne kadar siber suç diye bir şey olsa da normal suçlarda olduğu gibi ivedilikle müdahale edilmediğinden bu tipler korkaklıklarını kolaylıkla cesarete devşirebilmekteler. Bunun için ise bu çağda çok az şeye ihtiyaçları var: bir ekran, bir klavye ve internet! İşte size klavye kahramanlığı!

Hayatında üç satır yazmamış beş satır okumamış insanlar sanal dünyada alleme kesilebiliyor! Bırakın kız tavlamayı arkadaşlarının hatta ailesinin yanında iki kelam edemeyen insanlar, ellerin yetmediği gözlerin görmediği fırsatları bulunca başlıyorlar üretmeye (!) Söz gelimi adam askere gitmemek için yıllarca açıktan üniversite okuyor ama bilgisayar başında “Suriye’ye girmemiz devletimizin bekası için…” diye başlayan cümleler kurmak istiyor. Hatta isteğine gem vurmuyor, cümleyi kuruyor. Erkekse durumu bir de karısına anlatsın bakalım! :) Eylem nedir bilmeyen gafil, insanları "Falanca yerde eylem var!" diye eyleme çağırıyor. Sorsanız bilginin, bilimin tanımını yapamayacak insanlar birtakım yalanları "kesin bilgi" diye paylaşıyor! Hayatında tek bir kere ağaç dikmeyen insan iki paylaşımla kendini Tarzan ile eş değer tutuyor. Bir kişi de çıkıp demiyor ki "Sizin gibi gençleri ağaç dikerken de görmek isteriz!" :)

Buraya kadar olanları belki "konjonktür denen zıkkımın cilveleri" diye geçiştirebiliriz. :) Neticede bu çağın insanı kendini "trend" olanı yapmak zorunda hissediyor. Başka bir deyişle "E napacan, mecburrr!" :) Ancak sanal yaşam bazen insanları daha uçlara da sürükleyebilir. Gerçekten normal şartlarda kurmayacağımız cümleleri sanal âlemde kuruyoruz hepimiz. Kızmayacağımız şeylere kızıyor, sevmeyeceğimiz şeyleri sevebiliyoruz. Ve bu âlemi sadece normal insanlar kullanmıyor.

Hakikaten bazen öyle mide bulandırıcı haberler okuyoruz ki "klavye kahramanları"nın yaptıkları çok masumca kalıyor. O sebeple bu tarz sapkınları kalvye kahramanlarıyla eş tutmak kesinliklikle yanlış olur! Gerek sosyal gerek ahlak kuralları içselleştirmeyen insanlar kendi vicdanıyla baş başa kaldığında kötü şeyler yapabilir. Sanal âlem bizi cesaretlendirebilir... Neticede "mahalle baskısı" yok, aile korkusu yok, kanun korkusu yok... Hatta Allah korkusu dahi olmayabilir! Ve denetimden yoksun bu âlemde kişiler her tür sapkın işlere bulaşabilir... Sonuç olarak sadece "eğitim" değil, "denetim" de şart!

 
Toplam blog
: 103
: 409
Kayıt tarihi
: 10.09.10
 
 

Kısaca kendimi tanıtacak olursam "Evlat, eş, baba, öğretmen, yönetici, yazar ve tabii ki okur." y..