Kleopatra'nın güzellik sırrı: eşek sütü, Türkiye'de de üretilecek!

Güzelliğiyle ünlü Mısır kraliçesi Kleopatra'nın, dillere destan güzelliğini borçlu olduğu eşek sütü, artık Türkiye'de de üretilecek! Güzelliğine düşkün bütün hanımların gözü aydın!

Güzelliğine düşkünlüğüyle bilinen Kleopatra'nın, hergün eşek sütü içtiği ve eşek sütüyle banyo yaptığı dönem tarihçilerince de bilinen, doğrulanmış bir gerçek.

Vatan ve Hürriyet gazetelerinde okuduğum, Sky Türk tv'de izlediğim haberlere göre, Yaşlanmayı geciktirmedeki etkisi nedeniyle, kozmetik sektöründe de yoğun olarak kullanılıyor eşek sütü...

Krem, şampuan, sabun, losyon ve duş jeli üretiminde de kullanılan eşek sütü, Doçent Dr. Ufuk Usta ve ailesi tarafından Kırklareli'nde 330 dönüm arazi üzerine kurulan ülkemizin ilk eşek çiftliğinde yapılacak üretim sayesinde, hak ettiği değere kavuşacak herhalde...

Konuyla ilgili çalışmalarına 2009 yılı Ekim ayında köylerden eşek toplayarak başlayan Usta ailesinin çiftliğinde, şu an 180 eşek bulunuyor.

4 milyon dolar yatırım maliyeti olan projeyle, çiftlikte toplam eşek sayısının 1000'e çıkarılması hedefleniyor.

Eşek sütü, Avrupa'da en yaygın olarak kozmetik ve gıda sektörlerinde kullanılıyor.

Cam şişe içinde, +4 derecede 10 gün, derin donduruculardaysa 3 ay süreyle saklanabilen çiğ eşek sütünün; yurtdışında kilo değeri 33 ile 50 Euro arasında değişiyor.

Eşek sütünün saymakla bitmeyecek faydalarına gelince:

- Hafif, tatlı, sindirimi kolay, az yağlı ve kazein proteini değeri düşük olan eşek sütü, özellikle yaşlılar ve sütü gelmeyen annelerin çocuklarını sağlıklı bir şekilde beslemesine yarıyor. Çünkü eşek sütü, kısrak sütüyle birlikte anne sütüne en yakın hayvansal süt türü...

- Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, kalp damar, sindirim sistemi hastalıklarının, inek sütüne alerjisi olan çocukların tedavisinde etkin fayda sağlayan destekleyici bir besin türüymüş eşek sütü...

- Obezitenin önlenmesine de yardımcı oluyormuş eşek sütü; haberlerde anlatılanlara göre...

Bütün bu anlattıklarımın yanı sıra, Doçent Dr. Ufuk Usta ve ailesinin Kırklareli'nde kurduğu bu çiftlik ve daha sonra kurulacak benzerleri sayesinde bence:

- Yazın ağır işlerde kullanılan, kışınsa boş arazilere, kaderlerine terkedilen, baharda yazın tekrar çalıştırılmak üzere toplansalar bile; birçoğu olumsuz doğa koşulları yüzünden telef olan bu sevimli hayvanlar, kötü muameleden ve nesillerinin tükenmesi tehlikesinden kurtulacak.

- Bu çiftlikler, uzun vadede, Türkiye'de yaşayan eşek türlerinin tespit edilmesi ve bu türlerin korunup çeşitliliklerinin arttırılması konusunda yapılacak çalışmalara da yardımcı olacak.

- Bu türden çiftçiliğin artması, konuyla ilgili kaynakça oluşturabilecek kitapların yazılmasına, Türkiye'de konuya uygun kanun ve mevzuatların geliştirilmesine yarayacak.

- Türk Çiftçiliği bu sayede, hem yeni bir vizyona hem de yeni bir iş koluna kavuşacak.

- Uzun vadede, proje başarılı olduğu takdirde, tarım sektöründe sağlanacak ek istihdam, ülke insanına yeni iş kapıları açacak. Ülkemizdeki işsizlere yeni iş imkanları sağlanacak.

- O çiftliklerde doğan sıpalar belki de turizm sektöründe değerlendirilebilecek.

- Dünya'da sadece birkaç ülkede üretilip ihraç edilen eşekler sayesinde 500 milyon dolar değerinde yeni bir ihracat kalemi oluşturulması bile söz konusu olabilir; çok uzak olmayan bir gelecekte...

Bu konuyla ilgili en büyük endişemse: Para kazanmaktan başka hiçbir amacı olmayan dolandırıcılara, üçkağıtçılara yeni bir fırsat, yeni bir kazanç kapısının açılmış olması...

Etin, sütün, yoğurdun, balın, kaymağın, şekerin şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemlerle canına okuyanlar; insan sağlığını ateşten kazanlarda kaynatanlar, eşek sütü gibi altın kadar değerli bir besini kim bilir, ne hale getirir? Yıllarca eşek etini ağzımızdan sokanlar, eşek sütü sayesinde burnumuzdan neleri fitil fitil getirir; kim bilir?

Doğrusu, olacakları düşünmek bile istemiyorum.

Not: Yazıda kullanılan görsel www.haber5.com adresinden alınmıştır.