Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '13

 
Kategori
Spor
 

Kocaman'dan kilidi çözen hamle

Aykut Kocaman, Emre, Topal ve Salih'in yokluklarında Caner tercihini kullanarak, futbolun temel klasiklerinden biri olan 442 ile dizilişiyle başladı.

Genel olarak 442 oynamayı ileride çift santraforla rakip kalede daha etkili olmak şeklinde anlıyoruz. Oysa öyle olamıyor. Orta alandan Selçuk İnan benzeri kanatlara ara paslarla top atacak ve o toplara boş koşular yapacak oyuncularınız olması gerekiyor.

Ne Baroni ne de Raul bu şekilde oynamaya alışkın değiller, zaten pozisyonel anlamda kanatlara topu dağıtacak özellikleri de bulunmuyor. Daha çok kısa paslarla merkezden hücum etmeyi biliyorlar.

Sol kanatta oynayan Caner'in hızlı bir oyuncu olduğunu söyleyebiliriz ancak beden hızıyla düşünme hızını bir araya getirmede zorlanıyor. Oyunu üç boyutlu göremiyor. Biraz da topla oynamayı seviyor. Bütün bunlar kuşkusuz bir araya geldiğinde ortaya topları sürekli ezen, boş pozisyonlardaki arkadaşlarına pas vermeyen, kaptıran bir futbolcu profili çıkıyor.

Aynı şeyleri Kuyt için de söyleyebiliriz; ancak bir farkla Kuyt dağınıklığını mücadelesiyle toparlamayı beceriyor. Bir pozisyonda Caner'in bölgesine gelip baskı yapması taraftardan büyük beğeni topladı. Ayrıca pas vermesini de biliyor.

Caner'in maçtan çıkarken taraftar tarafından ıslıklanması akıl alır gibi değildi. Böyle ortamda futbolcusuna sahip çıkmasını bilmeyen taraftar takımını çok olumsuz etkiler ki bunun örneklerini ilk yarı boyunca defalarca kere gördük. Fenerbahçe'nin geldiği yer bakımından taraftarın her futbolcusuna ayrı bir özen göstermesi gerekiyor.

Caner görevini yapsın ya da "yapamasın" özverisiyle takım içinde sivrilen çok önemli isimlerden biridir.

30 dakika boyunca hiçbir etkinlik üretemeyen bir Fenerbahçe izledik. Sonra neyse ki Aykut Kocaman duruma müdahalede bulundu, Caner'i Baroni ile Raul'un önlerine çekip, Sow-Webo-Kuyt ile forvet hattını üçledi.

Bu statik bir şablondan, Sow ve Kuyt gibi gezerek, dolanarak, servis yaparak oynamayı seven oyuncularla hücuma dinamizm getiren çok daha geniş alanda oynanan bir futbola dönüş demekti.

Üstelik Webo geldikten sonra Fenerbahçe'nin başarısı denenmiş, kanıtlanmış oyun düzeni de buydu.

Aykut Hoca'nın zamanında taktiksel değişime gitmesi çok önemli bir teknik direktörlük hamlesiydi.

Maçı Fenerbahçe adına rahatlatan golün ortasının sağdan Mehmet Topuz tarafından sol ayakla Webo'nun kafasına gönderilmesi futbolun ilginç enstantanelerindendi. Ancak Mehmet'in Gökhan Gönül kadar Kuyt 'ın etkinliğini arttıran ve rahatlatan bir kanat oyunu oynadığını söylemek çok zor.

Webo'nun nispeten orta hızda gelen bu servise kafa vuruşu kaleci Oğuz'un topa sahip olmasını engelleyecek şiddetteydi. Dönen topu takipçiliğiyse golle ödüllendirilmiş oldu.

Sow ile Webo uzun yıllardır Fenerbahçe'nin ileri ucunda aradığı güçlü santrafor özellikleri taşıyan futbolcular olduklarını her fırsatta gösteriyorlar.

Sow'un kale çizgisini geçen ancak hakemlerin göremedikleri o müthiş şut bunun göstergelerinden biriydi. Sow her pozisyonda her yerden kaleye etkili ve isabetli şut çekebilen çok güçlü bir futbolcu. Bu nizami golün hakemler tarafından görülememesi futbol adına büyük kayıp olmuştur.

Akhisar çok dengeli duruş sergileyen ancak hücum gücü çok zayıf bir takım; buna rağmen Fenerbahçe savunmasını meşgul edebilmeyi başardılar.

Fenerbahçe savunmasının adam karşılamada rakipler arasına mesafe koyma hastalığı bu karşılaşmada da devam etti. Bekir almaması gereken risklerle oynuyor. Bunun özgüvenden çok daha başka bir şey olduğu gerçektir.

Galibiyet, Fenerbahçe'yi zirvede tuttu. Kazanma alışkanlığının spordaki etkisi azımsanamaz.

Fenerbahçe, takibe devam dedi.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com 

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..