Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '13

 
Kategori
Futbol
 

Kocaman'la bu kadarı bile fazlaydı...

Kocaman'la bu kadarı bile fazlaydı...
 

Dün gece bir hayalin sönüşüne tanık oldu tüm Türkiye... 2000 yılında kazanılan UEFA kupasının ikincisi için son adıma geçebilecek miydi Fenerbahçe ? Maalesef olmadı... Ama zaten Kocaman'la bu kadarı bile fazlaydı !!!

İlk maç sonunda yazdığım yazıda belirtmiştim. Fenerbahçe o gün son yılların en iyi futbolunu oynamıştı. Kaçan penaltı ve direkler olmasaydı belki de finali o gün garantileyecekti. Ancak 1-0'lık sonuç rövanş için yeterli değildi ve gol atmazsak işimizin çok zor olduğundan bahsetmiştim. Başta Cardozo olmak üzere Benfica'nın forvet hattının çok güçlü olduğunu ve ateşli taraftarının da yardımıyla zor durumlara düşebileceğimizi söylemiştim. Ne yazık ki dediklerim gerçekleşti. Hatta beni yanıltırcasına, gol atmamıza rağmen elendik. Ama ben, Kocaman faktörünü unutmuştum. Kocaman ve onun korkaklığının !!! Bir de buna takımın kilit oyuncularının yokluğu eklenince, koca 90 dakikada Fenerbahçe'nin bir tane bile tehlikeli atağı olmadı.

Halbuki kötü başlanan maçta, havadan kazanılan bir penaltı sonrası Fenerbahçe için herşey düzelmişti. Ama Sayın Kocaman'ın takıma aşıladığı golden sonra defansa çekilme taktiği sayesinde bu avantajı fazla sürdüremedik... Ben her zaman Fatih Terim'in Türkiye'nin en büyük hocası olduğunu savunurum. Her ne kadar bir Fenerbahçeli olarak kendisine ısınamasam da bence ülkemizin gelmiş geçmiş en büyük teknik direktörüdür kendisi. O yüzden de, hala küçük düşünen, çırak statüsündeki Sayın Kocaman'ın ondan alması gereken en büyük ders şudur; bir futbol takımı için en iyi savunma ileride yapılan presle olur ve atak en iyi savunmadır. Çünkü rakibin ileri çıkamaz. Ama eğer ki sen oyunu kendi sahanda ve bu maçta olduğu gibi kendi ceza alanın çevresinde kabul edersen, yenilmeye mahkumsundur. Dün de aynen böyle oldu.

Kadro yetersizliğinden bahsedebiliriz. Ama unutulmamalıdır ki milyonlarca avroyu yönetime harcatıp bu kadroyu kuran da Aykut Kocaman'ın kendisidir. Ayakta duramayan Krasic'i iki yıl peşinde koşup aldıran da odur, geçen yılın en iyi futbolcusu Stoch'u bitiren de. Ön liberoya Mehmet Topal'ı alıp hala Selçuk'tan medet uman da Sayın Kocaman'dır.  Sırf bize gol attı diye alınan Bienvenu ve Roberto Carlos sandığı Ziegler'den bahsetmiyorum bile.

Geçen hafta giden Süper Lig'ten sonra dün de Avrupa Ligi şampiyonluğu gitti ve elde kaldı bir tek Türkiye Kupası. Vizyonu dar olan Aykut Kocaman bu kupayı alarak (-ki bence o da zor) ligi tamamlayacak gibi görünüyor. Ve tabi ki istatistiklere bakılınca çok başarılı bir sezon geçirmiş olacak ve önümüzdeki yıl da Fenerbahçe Teknik direktörlüğünü garantileyecek. Ama bence, sanki yıl sonunda istifa edecek ve kendisine göre zirvedeyken (!) Fenerbahçe'den ayrılacak.

Yine de Fenerbahçe'ye çok çok teşekkür ederiz. Türk futbolunu Avrupa'da, uzun süre sonra ilk defa Mayıs ayına kadar taşıdığı için. Cansiparane bir oyun sergileyen sevgili Gökhan Gönül'e de büyük geçmiş olsun. Umarım sağlığına en kısa zamanda kavuşur.

 

 
Toplam blog
: 38
: 273
Kayıt tarihi
: 05.02.13
 
 

Futbol ve Fenerbahçeyi ne kadar çok seviyorum ki hayatımda ilk defa blog yazmaya karar verdim... ..