Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kocasız karılar, karısız kocalar...

Kocasız karılar, karısız kocalar...
 

Kocasız karılar derken ben, 7 kocalı Hürmüz'leri kastetmedim. Aman! Sakın yanlış anlaşılmasın!


Geçen gün çok sevdiğim bir hanım arkadaşımla kaynatıyorduk kendi aramızda. Laf döndü, dolaştı, günahım kadar bile sevmediğim ortak tanıdığımız olan bir kadına geldi:

Ben: Falanca hanım evli mi, bekar mı? Biliyor musun?

Arkadaşım: Tam olarak ben de bilmiyorum; ama KOCASIZ herhalde!

Ben: Ne dedin sen? Anlamadım.

Arkadaşım: KOCASIZ! KOCASIZ!

Ben bu çok sevdiğim arkadaşımın, çok konuşmayı sevmeyen ve her zaman kısa, öz, her işi en kestirmeden halleden haline çoktan alışıktım da... Bu sefer kısaltmayı bayağı bir abartmıştı galiba...

Sorduğum hanım için yapılan: KOCASIZ! Tanımlaması, hem çok güldürmüştü beni ve ne yalan söyliyim, çok hoşuma gitmişti hem de KOCASIZ kaldığına cidden üzülmüş, onca kızgınlığıma karşın, merhamet ve şefkatle karışmış bir tuhaf acıma hissi kaplamıştı yüreğimi...

 " Vah! Vah! Kocasızmış o gıcık karı da haaaa! " diye düşünürken kendi kendime, dalgın ve düşünceli... Kafam birden dank etti. Elin gıcık olduğum karısına üzülüyordum ama... Ben de KARISIZ bir adamdım ya! " Oğlum! kendinin de farkına varsana! " diyerek hemen, Bastım fırçayı kendi densiz dangalaklığıma da!...

İlk anda içimden: " Öyle dangalak bi karıyı kim ne yapsın ki?!! " diye geçirmiştim ama... Sonradan acı bir fren yapıp kendi iç sesime: " Senin de bi dangalaglığın var ki; Bak! Kalmışsın sen de bir başına... Yan bakalım, kendi ahmaklığına da!..." diyerek postayı koyuverdim hemen kendi densizliğime de... 

Evet... Bazen tam da kendimden de örnek verdiğim gibidir; kendimizi bilmezliğimiz... Kendimizdeki bir kusuru görmez, aynı kusuru başkasında gördüğümüzdeyse, feryat figan bağırmaya başlarız:

" Bak sen şu KOCASIZ'a, baaaak! Seni gidi işe yaramaz ahmak! "

Halbuki o an aynaya bakabilme cesaretini gösterebilsek, aynı ahmaklığın misliyle kendimizde de olduğunu görürüz de; o öz güven, o kendiyle barışıklık nerdeeee?!!

Öte yandan, toplumsal, ekonomik ve psikolojik şartlar, giderek yanlızlaşan insan modeli, hızla arttırıyor; " KOCASIZ kalan karılar ve KARISIZ kalan adamlar" problemini... Bunu da gözden kaçırmayalım; olur mu?

Artan geçim sıkıntısı, limitsizce yükselen beklentiler, egoların gölgesine sıkışmış tatminsizlikler ve dizginlenemeyen, gittikçe büyüyen kompleksler...

Sonuç: Kendinden habersiz, KOCASIZ kadınları beğenmeyen KARISIZ adamlar!...Hem de boy boy, sıra sıra!...

Peki ne mi yapmak lazım bu durumda güzel kardeşim? İzin ver de, hemen söyliyeyim:

Herkesin önce kendinin sonra da kendi dışında kalan tüm insan ve canlıların farkına varacağı toplumsal bir farkındalık bilinci oluşturabilmek için hep beraber yola çıkmak gerek.

Birbirimizin eksik yanlarındansa, güçlü ve pozitif yanlarını görmeye çalışsak hiç de fena olmaz hani...

İnsanları nasıl görüyorsak, biz de gördüğümüz o insanlar gibiyizdir aslında. Hani şu hepimizin bildiği " Ayna! Ayna! " meselesinde de olduğu gibi... Biz neysek, karşımızdakini de o sanırız malesef ki!

Tüm bunları yazmış olsam da, ne yalan söyliyeyim, o kadına hala gıcık oluyorum... Ama en azından kendi öfkem ve eksikliklerimin de farkında olarak, düzeltmem gereken yanlarımı gözden kaçırmayarak...

Kişisel gelişim kavramı, tok insanların karın doyurmayan, kendi kişisel fantazisi olarak algılanmaktan kurtulup herkesin sahip olması gereken yaşamsal bir özellik olarak kabul edildiği gün, ne KOCASIZ karılar ne KARISIZ kocalar kalır ortalıklarda...

Ama asıl mesele, bu bilince ulaşmış, uygar bir toplumu oluşturabilmekte bence.

Not: Yazıdaki görsel www.puchilovesfashion.blogspot.com adresinden alınmıştır.

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..