Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ekim '11

 
Kategori
Antalya
 

Kocayasa, Altın Portakal, Kitap Fuarı, Antalya ve Mustafa Akaydın

Kocayasa, Altın Portakal, Kitap Fuarı, Antalya ve Mustafa Akaydın
 

Dün akşam Antalya’da yaşadığıma çok sevindim… Antalyalı bir gurup kadının sergilediği KOCAYASA  adlı oyunu seyrettim… Çoğu emekli ve ev kadını olan bu oyuncuların heyecanı beni hemen sarıverdi ilk başta. Bilenler bilir; Okul çağlarında bu tür etkinliklerde bulunan kişilerin duydukları heyecan, yaşamları boyunca tattıkları en büyük mutluluk olarak kalır anılarında.

Dün akşam işte o heyecanı anımsadım asıl olarak oyuncuların hareketlerinde. Oyunu yine bu topluluğun üyelerinden biri yazmış… Sanırım sürekli güncelleniyor ki kızlara ‘’1 metre yaklaşmak’’ bile vardı repliklerde… Bir kişiye torpil geçeyim hadi: Milliyet Blog yazarlarından sevgili dostum Fatma İyibilgin’i erkek kılığında oynarken görünce epey şaşırdım. Üstelik öyle fırıldak bir erkeği oynuyordu ki, çoğu erkekten sahiciydi… İyi ki kadınsın dedin…  Ama kimsenin hakkını yemeyeyim aksayan tek oyuncu yoktu bana göre… Oyun kadına şiddetin fiziksel ve ruhsal örneklerini sıralıyordu güzel bir kurgulamayla… Abartı yoktu… Hatta kahrolası şiddet birazda komedileştirilerek dalga geçiliyordu… Çünkü daha fazlası ‘’rahatsız’’ ederdi erkekleri…

Bu olayın arkasında destekçi olarak elbet Belediye var. Dün akşam Başkanın eşi Günseli Akaydın’da vardı aramızda… İsteseydi Altın Portakal etkinliklerine katılabilirdi… Ama bir gurup amatörle olmayı seçti. Burada çok büyük maddi desteklerden söz etmiyorum. Ufacık önünü açma olaylarından bahsediyorum. Düşünün bir hafta önce Konyaaltı kitap fuarı, Altın Portakal ve Amatörlerin KOCA YASA oyunu… İşte bütün bunlar Antalya’daki ruh değişikliğini gösterdi bana… Kültür halkın yaşamına sokulmaya çalışılıyor… Kültürün yaşanmasına izin veriliyor, önü açılıyor, değer veriliyor…

Dün akşam Antalyalı olmaktan gurur duydum. Hani batıda şehirler vardır yüzlerce yıllık değişmez yüzleri ile… Bu değişmezlik yerleşmenin, yerleşebilmenin bir sonucudur. Sürekli değiştirmek, sürekli şehirle oynamak insanları bağlamaz bir yerlere… Sevgisizlik getirir… Anılarıyla bağlanması gerekir insanların bir şehre… Bu değişmezlik içinde kültür gelişir. Bu kalıcılık içinde kültür yaşanır, yeniden yeniden üretilir, insanlar buna katılır. İşte bu anlayış geldi bana göre Antalya’ya… Şimdiki hali kalıcı kabul edilip, fazla oynamadan, ama iyileştirilerek (Son yağmurları kazasız belasız atlattığımıza göre çok iyileşme olmuş.) yaşanır bir şehir olmayı kafaya koymuş Mustafa Akaydın… Sırayla da şehrin ana arterleri yeni baştan yaratılıyor…

Bu işleri bir öğrencinin amatörlüğü, heyecanı içinde yapanları seviyorum ben… Binlerce hata, yanlış, hatta oy kaybı olması ihtimalleri umurumda değil. Olması gereken bu çünkü… Daha önceden gelen, müteahhitlik dışında bir şey bilmeyen belediyecilik anlayışı mirası başka türlü nasıl yıkılacak?

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..