Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '09

 
Kategori
Kültürler
 

Kodo

Kodo
 

kodo grubu&o-daiko


Bu kelime nedir diye dün akşama kadar bana sorsaydınız bilmiyorum ama “Yoyo” gibi bir oyun ismimi diye size sorardım.


Fakat dün akşam şahane bir salonda ( Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi ) Japon topluluğunun Taiko adı verilen geleneksel Japon davullarını kullanarak yaptıkları nefes kesici bir gösteriyi izledikten sonra Kodo’ yu beynime kazıdım.

Tabi bu imkanı sunan İzmir Kültür Sanat Eğitim Vakfına ve onun yönetim kurulu başkanı Sayın Filiz Eczacıbaşı Sarper’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Hayatım boyunca beni etkileyen en önemli olaylardan biri diyebilirim seyrettiğim gösteri için. İnanın bunu abartısız söylüyorum. Aynı anda en az 6, 8 davulun çalınması, bir davulu iki ayrı kişinin her iki tarafına aynı anda fakat değişik bir ritmle vurmaları, bazen farklı bazen aynı davullar ile muhteşem bir ritm tutturmaları, şahane bir uyum ve çalanlarda mükemmel bir kondisyon. Gösteri başladığı andan itibaren sanki o davuldan çıkan ritmik sesler sizi sarıyor ve benliğiniz çalanlarla bütünleşiyor. Tüm vücudunuz etki altında. Kalbiniz, davulların ritmine sanki uyum gösterirmişçesine aynı anda hızlanıp aynı anda yavaşlıyor. Tüm iç organlarınız sanki yerlerinde duramıyormuş gibi hareket halinde beyniniz sadece davullardan ve zillerden çıkan seslere yoğunlaşmış şekilde nefes almadan duruyorsunuz. Kulaklarım sanki daha önceleri sadece duymak gibi görev yaparken, bu konserde şimdi kulakların ne kadar önemli olduğunu sanki hatırlatırcasına tüm dikkatiyle tek bir melodiye kaçırmamaya uğraşır gibiydi. Ritim bazen yavaştan başlayıp gittikçe şiddetini arttırdığı anda zannediyorsunuz ki milyonlarca atın ayak sesleri yakınlaşıyor ve o kadar yakına geliyor ki hepsi üzerinizden geçecekmiş gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Davul sesi gürültüyü çağrıştırır ama bu kodo grubunun çaldığı davulları kapsamadığını biliyorsunuz.Yer titriyor o anda. Bu arada enfes geleneksel kıyafetlerle yapılan görsellikle zenginleştirilmiş dansları da unutmamak gerekir.


Kodo topluluğu kıyafetleri siyah beyazdı. Bu belki özellikle seçilmiş bir renk olabilir veya sahnede görselliğe heyecan katsın diye giyilmiş olabilir. Ama; siyah ve beyaz dünyada zıtlığın, iyilik ve kötülüğün, güzellik ve çirkinliğin, zenginlik ve fakirliğin, aşk ve nefretin, sevgi ve nefretin simgesidir.

Siyah ve beyaz aslında birbirinden farklı iki renk değildir. Beyaz var olanların toplamıdır. Yani güneş ışığının (tayfın) sentezidir. Siyah ise renk değildir. Yoktur. Demek ki siyah ve beyaz iki zıt renk değil varlıkla yokluğun işaretidir.


Kodo Japonca’ da hem kalp atışı hem de davulun çocukları anlamına geliyor.

Taiko, geleneksel Japon savaş davullarına verilen isim. Savaşlarda askerlerin moralini yüksek tutmak ve aynı zamanda ordu saflarının arasındaki iletişimi sağlamak amacı ile kullanılırmış.

Bu konuda çok güzel bir yazı yazarak topluluğu ve olayı anlatan Milliyet Ege köşe yazarı Deniz Sipahi’nin yazısından bir bölüm aktarayım:

Tam 38 yıl önce Japonya ‘da bir grup genç insan yeni yaşama biçiminin özlemini çekiyordu, geleneksel kök ve değerleri yeniden keşfetme hevesi içinde… Kentli kültürlerini arkada bıraktılar ve kuzeye Japon denizindeki uzak Sado Adası’na gittiler. Sado’ dan daha uygun bir seçim olamazdı, zira asırlardır ada kendilerini zamanın yerleşik kültürleriyle kavgalı bulan politikacılar, sanatçılar, yazarlar ve diğerleri için sürgün adası olmuştu.

Deniz kenarında terk edilmiş bir okul binasında bir yuva buldular ve dünyanın en eski enstrümanını, davulu (taiko) çalmaya başladılar.

Gece gündüz, umut ve korkularını, neşe ve hayranlıklarını taiko üzerinde ifade ederek, onun seslerini kadim bilgeliğini öğrendiler. Dayanıklılık kazanmak için, şafaktan önce uyandılar ve bambu ormanlarında ve pirinç tarlalarında uzun mesafeler koştular. Sado Adası’nın zengin sahne sanatları geleneğiyle çevrili olarak diğer enstrümanları da çalmaya başladılar. Şamisen, koto ve şakuhaçi…

Çalışmalarında sadece ilkel bir şiddet ve kararlılık değil aynı zamanda oyuncu, çocuksu bir merak, enstrümanın sonsuz potansiyeline temel açıklık ta var. Bu yüzden kendilerini “Kalp atışı “ ama bir de “Davulun çocukları “ anlamına gelen Kodo olarak adlandırdılar.

Aynı zamanda tek , masif ağaç gövdesinden oyulmuş büyük davulun (o-daiko) sesini duyan bebeklerin, büyük kalp atışı sesini ninni olarak algılayıp, annelerinin kucağında uyuyakaldıklarını keşfettiler. Kodo, taikonun sesinin , işitildiği kadar vücutta da hissedildiğini öğrendiler.

Asırlar öncesinde kırsal Japonya’da, toplulukların sınırlarının, kişinin bir davulun sesini hala duyabildiği mesafeyle tanımlanabileceği söylenirmiş. Yani, eğer davulu hala duyabiliyorsanız, hala topluluğun sınırları içindesinizdir.


Sevgili Blog Milliyet okuyucuları, Kodo topluluğunun konseri nerede olursa imkanınız varsa mutlaka gidin ve o anı yaşayın, seyredin demiyorum çünkü insan seyretmiyor o an onlarla beraber yaşıyor ve onlarla beyninde çalıyorsun. Ben bu anı yaşayan şanslı insanlardan biri olarak çok mutluyum.


Tekrar emeği geçen kişilere teşekkür ederken, bu muhteşem gösteriyi sunan Kodo topluluğunun üyelerine de inanılmaz gösterileri nedeniyle hayranlığımı anlatacak kelimeler bulamıyorum.


Erhan Sirekin

 
Toplam blog
: 55
: 4108
Kayıt tarihi
: 27.06.08
 
 

Genç emeklilerden olup, hayat denen tiyatro içinde rol alan bir oyuncu gibi yaşamın kıymetini bil..