- Kategori
- Tarih
Kökümüzden Koparsak Boşluğa Düşermişiz, Zaten Boşluktayız, Uzay Boşluğunda
Ben bu kökümüzü çok merak ediyorum, ağaç kökü gibi falan mı acaba? Annen baban ölünce kökünden kopuyorsun zaten. Yoksa şu mezarlar köklerimiz mi?
Ergenekon filan efsane inanmıyorum ama hoşuma gidiyor, kök duygusu vermiyor bana; hem ağaç mıyız biz ne köküymüş!
Kökçüler dünyanın sahibi kendileri sanıyorlar. Binlerce yıl öncesiyle görünmeyen bir bağ kuruyorlar. Sen görünen bağlara bak, yan komşumsun adımı bilmiyorsun!
Ertuğrul seyrediyorum hoşuma gidiyor çünkü efsane tadı var, bunlar olsun hatta imkânınız varsa bizi o günlere götürün. Ama şu kök meselesi var ya çok ciddi rahatsız ediyor beni! Çünkü siyaseti yapılıyor bu işin; bırakın romantizm olarak yaşayalım Nuh’un olmayan kızına âşık olalım!
Şu kökçüler var ya sinir ediyorlar beni, köküm tamam ama mecburiyet yüklüyorlar; bilmem lazımmış, layık olmam gurur duymam lazımmış, hadi gidin ya! Bin yıl önceki adam benden daha iyi olabilir mi?
Ama dedim ya mecralarını seviyoruz, macera olarak kalsın! Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik. Ata bile binemem ama seviyorum işte. Öyle bir nostalji duygusu veriyorlar ki kelle kopardıklarını bile unutuyorum. Kendimi alamıyorum bu duygudan.
Marş olmuş, destan, türkü, film, şarkı, şiir… Daha ne olsun! Benim geçmişle bağım da bu olsun!
E bu yetmiyor mu? Yetmiyormuş… Kimiz nereden geldik, dedemiz babamız, tatlı bir nostalji... Tarih bundan başka nedir ki! Siyasetimize bile yön veriyor. Dün bize güç veriyormuş. Hayal ya efsane, yaşanmış bitmiş ne gücü? Dünden kurtulamadığımız için bugünü de yaşayamıyoruz!
İşin kötü tarafı benim gibi düşünen yok, herkes tarihin önemli olduğunu söylüyor. Ya ben tarihi sizden daha çok seviyorum ama sizin gibi sevmiyorum. Dün bugüne yön veremez. Hiçbir şeyimi düne göre ayarlama. Tatlı bir nostalji, gurur, hayal, efsane… Hepsi o kadar!