Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '09

 
Kategori
Güncel
 

Köle, Kunta Kinte'den Lao'lu Barack Obama'ya....(II)

Köle, Kunta Kinte'den Lao'lu Barack Obama'ya....(II)
 

''Kunta Kinte / Alex Haley /TIME dergisi...''


ABD kamuoyunda sermayesini hızla tüketmeye başladığı söylenen, ABD'nin yeni demokrat başkanı Barack Obama'dan beklentilerin birer birer hayal kırıklığına dönüşmesi, başkan olduğu dönemlerde söylediğimiz gibi, bizi yanıltmadı...

Hem siyahi Amerikalıların hem de ağırlıklı müslüman üçüncü dünya ülke insanlarının motive edilmiş beklentileri, fos çıkmaya başladı... Ancak, Ortadoğu coğrafyasında onu beklenen kurtarıcı havalarında lanse etmeye çalışan propagandif çalışmalar, gene de tüm gücüyle devam ediyor...

Barack Obama bir sistemin ve onun dünyasının bir yere taşıdığı bir insan tipi ... Ve emperyalizmin kalesi bir ülkeye başkan olabildiyse eğer, bu onun ortaya çıkışının da birdenbire olmadığının bir kanıtı... Onun sistem ve yaşam dünyaları, çok uzun yıllardan bu yana tek bir yaşam kültüründe entegre olmuş durumda!... Yani kabaca, bir sistemin adamı olmak, farklı örgütsel angajmanların yanısıra, yaşamının 24 saatiyle tümüyle ona angaje olabilecek bir istek, hırs ve marifet istiyor...

Onun aile geçmişine baktığımızda, eski ABD dışişleri bakanı Condoleezza Rice gibi ya da, ''Kökler''deki , başkaldıran köle, Kunta Kinte'nin yaşam serüvenini bize anlatan yazar Alex Haley gibi, köle bir kökenden gelmediğini anlıyoruz... Tam tersine trajik bir durum söz konusu... Obama'nın ataları Laolar' ın geçmişinde ne kölelik ne de mazlumluk var; aksine utanç verici bir beyaz adam işbirlikçiği yatıyor!... Laolar, soydaşlarını bir hayvan gibi avlayarak, beyaz adama teslim eden ve bu ticaretten para kazanan bir kabile olarak tarih sahnesinde utanç verici yerini alıyor!... Ve o günlerden bu global modern zamanlara bu işbirlikçilik, bu vahşi taşeronluk, biçim ve kılıf değiştire değiştiren genetik bir miras gibi geliyor!...

Obama, atalarından yana biraz şansız herhalde... Çünkü bu Laolar bu gün de Kenya'da halkın nefret duygularını saklamadığı kabilelerden biri... Laolar, Kenya'da üçüncü büyük etnik gruplar ; nüfusun %13'ü Lao kabilesi kökenlilerden oluşuyor... Ve komşu Tanzanya, Kongo , Sudan ve Uganda'da yakın akrabaları var!... Kraliçe Victorianın gölü(!) civarında yerleşmiş bu kabilenin İslamı seçmiş küçük bir kesiminde yani Barac Obam'nın, bazı yakın akrabalarının, Victoria gölü civarında ağırlığı olan ''Tayyibiyye'' tarikatıyla, belki de bir ilişkileri var... Ancak Laoların, Somalideki siyahi Yahudi Yabirslerle, (!) eski zamanlara dayanan çok sıkı bir ticari ve sosyal ilişkileri var!... Ve bu ticari ilişkilerdeki çizgi, İngilizler yasaklayana kadar(!), beraberce, batıya yapılan köle ticaretine uzanıyor... Bu iki kabile arasında, karşılıklı evlenmelerin bile söz konusu olduğu söylenmekte!... Ve bu Lao'lar tarihleri boyunca her nedense beyaz adama hizmet etmeyi tercih etmişler... (Bunun için Kenya'nın kabile tarihini derinlemesine irdelemek gerekiyor...) Örneğin; Britanya imparatorluğunun kolonyalist çabalarına kiralık asker olarak katkı sunmuşlar(!), Kenya ve Tanzanya'nın sömürgeleştirilme, insanlarının köleleştirilme sürecini her şekilde desteklemiş, vatan evlatları, bu Laolar!...

Bu gün bir Britanyalı ya da Amerikalı, otuz Kenyalı'nın tükettiği kadar bir ürünü ve ya bir kaynağı tüketiyorsa, bunda Laolar'ın ya da onun gibi dünyanın her yanında karşımıza çıkan işbirlikçilerin payı da, çok büyük!...

İngiliz sömürgeciliğinin Kenya'da açtığı misyon okulları ve diğer misyon kuruluşlarında, hastanelerde, ticari ofislerde görev alanlar, hep, Barack Obama'nın birkaç kuşak öncesi akrabalarıdır... İngiliz sömürgecileri 1960'lı yıllarda Kenya'dan bir şekilde ayrılsa da ve rakip kabile Kikiyular yönetimde hep etkin olsalar da ve yeni düzende bu rakipleriyle çatışsalar da, Loalar bu siyasi konumlarını korumasını gene de bilmişler!...

İlginç bir durum da, Kenya'da yapılan kasım 2007 seçimlerinde, Laolar'ın ve ''Turuncu Demokratik Hareket'' in liderinin seçime hile kavuştuğunu söyleyerek, karışıklık çıkarması ve bu hareketi maddi olarak destekleyen finansörün de , dünya finans-oligarşisinin önde gelen isimlerinden, cambaz, sihirbaz ve turuncu devrimleri pek seven(!) marifetli G.Soros olması!... İİginçtir; bu değerli global dünya insanı, ABD başkanlık seçimlerinde değerli Barack Huseyin Obama'yı da destekliyordu!...

Obamanın babası, büyük Hüseyin efendiye gelmeden , önce tekrar şunu belirtelim ki, emperyalizmin doğası gereği , içerdeki iş birlikçileri marifetiyle sömürülüp, geri bıraktırılmış, feodaliteyi aşmasına izin verilmemiş, Üçüncü Dünya Ülkeleri'nin mazlum halklarına, Obama profili, damardan ilaç gibi yavaş yavaş enjekte edilmeye başlandı!... Genelde siyah ya da esmer tende olan, müslüman ülkelerin mazluk insanlarına, Barack Obama'nın ''Hüseyin'' göbek adıyla bir zaman anılması, gerçekten çok iyi geldi... Onları rehabilite etti... Bu insanlar, Obama'nın da 'şık' çıkışlarıyla, iktidarı paylaşmışçasına sevindiler!...

Türkiye ziyaretinde her nedense Abdülmecit'e övgüler düzen, Sultan Ahmet camiinde, duygusal açıklamalar yaparak, babaannesinin Kenya'dan selamını da getirerek(!), yeni yapılanan burjuvazimizin ve onun 'yeni küçük burjuva' müritlerine heyecanlar katan, gözlerini kamaştıran, Hüseyin Barack Obama için, Washington Post şunları yazıyordu:

'' Seçim kampanyası sürecinde, Hüseyin adını kullanmaktan özellikle kaçınan Obama'nın, ailesinde müslümanların olduğunu söylemesi de anlamlıdır!...''

Seçim sürecinde ön plana çıkarılmamış bu ismi, oğluna ciro eden, baba Hüseyin'de, misyonerlik bursuyla, Amerika'da eğitim şansı bulmuş, Kenya'nın Siaya bölgesinden bir kardeşimizdi... Öğrenciyken Havaii'de tanıştığı Kansas'lı eşi Ann Durham'dan bir oğlu olmuş ve bu delikanlı okulu bitirip Harvard'da master yapmış, 1965 yılında oğlu Barack daha iki yaşındayken eşinden ayrılıp ülkesi Kenya'ya dönmüştü... Ve eğitim sonrası, kısa bir Amerika deneyiminden sonra, klasik bir form çizerek, çok uluslu petrol şirketlerinin Kenya temsilciliğine soyunmuş bir kişilikti... Kenya bağımsızlığını kazanınca, bir zaman yurt dışına çıkmak zorunda kaldı!... Barack Obama'da gene müslüman kökenli Endenozyalı bir öğrenciyle evlenen annesinin peşinden Endenozya'ya gitti ve babasını tekrar ve son bir kez, 10 yaşında görebildi...

Babası da, ikinci bir evlilik yaptıktan bir zaman sonra, 1982 yılında Nairobi'de bir otomobil kazasında yaşamını yitirdi...

Obama ve demokratların cumhuriyetçilere göre daha sert olacağı kuşkusuz olan ''değişim'' politikaları ve bunlar için bölgesel yenin yeni açılımlar bölgemizde kendini yavaş yavaş göstermeye başlıyor... ABD başkan yardımcısı , Türkler hakkında bize zarar verecek öznel düşüncelere sahip olan, Ermeni ve Rum lobilerin ve tasarılarının değişmez destekçisi ve seçkin siması, Joseph Biden, geçen ay ki Gürcistan ziyaretinde de, Milliyeti'n 23.temmuz.2009 tarihli haberinde şöyle diyordu: “Bu ziyaret, duymak isteyenler ve istemeyenler için, Amerika’nın sizin yanınızda olduğu ve olmaya devam edeceği yolunda su götürmez, açık ve yalın bir mesajdır” !... TV'de yaptığı konuşmada da, ''Gül Devrimi'nin, ''Özgürlük seven insanların, sesi'' olduğunu vurguluyordu!...

Wilson prensiplerini modern zamanlarda uygulamaya çalışacak gibi görünen yeni ABD yönetimi, verdiği görüntülerle eski yönetimden daha sert ve kararlı politikalar üreteceği izlenimi bırakıyor ki, bu bizce şaşırtıcı olmayan bir davranıştır!... Zamanın Sovyetler Birliği'ni ''Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı'' politik ilkelerine karşıt bir tür manifesto olan Wilson prensiplerinin 12.maddesi bizleri ilgilendiriyordu!... Madde şöyle diyordu. '' Osmanlı İmparatorluğu'nun Türk olan kısımlarına egemenlik hakkı tanınmalı, fakat Türk olmayan halklara bağımsızlık verilmelidir. Çanakkale Boğazı, sürekli olarak, bütün milletlerin ticaret gemilerine açık olmalı ve bu durum milletlerarası garanti altına konmalıdır.''!...

Bu madde son Anadolu toprağının dinsel ve etnik temele göre parçalanmasını mı , ifadelendirmek istiyordu?...

Konu kölelik olunca, bu arada konudan sapmadan özetle şunları da söylemek gerekiyor:

Kürt Sorunu'nun çözümünde içtenlikle yapılması gereken, öncelikle ülkenin , her türlü ''belirsizlik politikalarından kurtulup(!), toplumda, ''hakiki bir demokrasi'' ye geçme zorunluluğunun hissedildiği, genel bir eğilimin ortaya çıkarılması... Kırmızı çizgilerin esneme yeteği , beyaz çizgilerin belirlenebilme marifeti... Demokratik önlemlerin tartışılmaya çalışıldığı ülkemizde, bir şekilde ülkenin ve insanının geleceği için ve de bunun ilk aşaması olarak, 12 Eylül Anayasası' nı aşması ve bunun için de, toplumsal bir konsensüsle, öncelikle demokratik bir mesafenin kat edilmesi gerekiyor!...

Daha önceden yaptığı, ''Füze Kalkanı Projesi''ndeki açıklamalarına sadık kalarak bu olası yeni bir ''Soğuk savaş''a gidecek gibi görünen siyasi süreci yürüten Obama yönetiminin marifetiyle, ülkemizde, şimdi de Polonya'dan buralara süpürülüp getirilmeye çalışılan bir ''füze kalkanı'' öyküsü başlatılıyor... Bakalım büyük komşular Rusya ve İran'ın bu konuya yaklaşımları nasıl olacak?...

Onlarda ilk aşamada, İskender füzelerini yerleştirmeyi düşündükleri Kaliningrad yerine, yüzü bize dönük olacağı kesin yeni yer olarak , acaba nereye konuşlandıracaklar?...

Anlaşılan o ki, bu siyahi lider de, köle kökenli olmadığı gibi, yeni yüzyılda, insanları chipli modern köleler yapma sürecinde, sistemin önemli bir parçası olma yolunda ilerliyor!...

İnsani değerlerin ön plana alındığı söylenen, ulus üstü bir yapılanma sürecinde yol alan Avrupa Birliği'nin militaristleşme çabaları ise, ''bir çelişki'' olarak şaşırtıcı bir şekilde karşımıza çıkıyor!...

Global dünya devletine varılmaya çalışılan bir kıyamet sürecinde, Kuzey Amerika Birliği, Afrika Birliği ve Asya Birliği hedeflerine kademe kademe ulaşılmaya çalışılırken, geçmişin köleci zihniyetinin modern zamanlara taşınmasının bir tezahürü olarak düşündüğümüz(!) şey de, adaleti sağlamak, insan haklarını ve değerlerinin korumak adına, bizim coğrafyalarımızda, Amerika, İsrail ve Avrupa militarizmi tarafından, insan haklarının en ağır biçimde ihlal edilmesidir ki, bu da hakikatın bir başka yüzü!...

2.eylül.2009 / Tarabya,

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..