Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '10

 
Kategori
Futbol
 

Koleksiyoncu

Koleksiyoncu
 

Öyle bir istatistik ki her attığı gol ayrı bir anlam ifade ediyor. Kimi zaman kendisinin 100.golüne, kimi zaman Fenerbahçe’nin 3000.golüne tekabül ediyor. Dün akşam attığı golle de Süper Lig’de gol atmadığı takım kalmamış oldu.

O kadar da içimizden birisi olmuş durumdaki İstiklal Marşı sırasında küçük kızı İstiklal Marşımızı yüksek sesle okuyor. Çok iyi bir koca, çok iyi bir aile babası, örnek insan, örnek futbolcu o. Allah başımızdan eksik etmesin.

Dondurucu soğuğa rağmen yaklaşık 45 bin kişinin izlediği karşılaşmada, Fenerbahçe yavaş başladığı maçta iki pozisyonda iki gol bularak durgun seyir eden maçta skor üstünlüğünü bir anda ele geçirdi. Karabük takımı ise özellikle Fenerbahçe’nin sol tarafındaki zaafiyetin üzerine Emenike ile giderek gol aradı.

Karabük ikinci yarının hemen başında Stoch, Caner, Volkan destekli Emenike golü ile umutlandı ama son 20 dakikadaki Selçuk-Stoch değişikliği ile orta sahadaki üstünlüğü tamamen eline geçiren Fenerbahçe Dia-Niang değişikliği sonrasında da hücum hattında da hareketlendi ve üst üste pozisyonlar buldu. Semih’in son dakikada girdiği pozisyondaki son derece acemice vuruşu yeteneksizliğini bir kez daha gözler önüne koyuyordu.

Aykut Kocaman bu maçta doğru değişikler ile oyundaki üstünlüğü Fenerbahçe lehine çevirdi ama bu değişikliklerin daha önce yapılması gerekirdi.

Dün akşam Niang sahada kaldığı 80 dakika boyunca anlamsız bir şekilde etkisizdi. Teknik kadro tarafından bu oyuncudaki sorunun ne olduğu belirlenip en kısa zamdan düzeltilmeli. Hepimiz biliyoruz ki dün akşam ve İBB maçlarında seyrettiğimiz Niang bizim bildiğimiz Niang değil.

Stoch zaman zaman saman alevi gibi parlarken son hareketlerde etkisizdi. Topu ayağına aldığı zaman rakibi ekarte etmeleri iyi ama daha sonra yaptığı pas ve/veya vuruşlarını geliştirmesi gerektiği ortadadır. Caner’in pas isabetlerindeki düşüklüğü, baskı altına girdiğinde ne yapacağını şaşırması o bölgede iyileştirilmesi gereken bir sorun olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Mehmet Topuz da saman alevi gibi zaman zaman kendini gösterirken, devamlılıktan uzak genelde yürüyen bir görüntü çizdi. Sanki o da Niang gibi, bu maçtan önce başka bir maç yapmış ve hemen üzerine dinlenmeden çıktığı 2.maçta oynar gibiydi. Emre karşılaşmanın ilk yarısında sakatlıktan yeni çıkmış olmanın vermiş olduğu ürkeklikle oynarken ikinci yarıda gerçek Emre’den kesitler seyretmeye başladık. Lugano golle dönüş yapıyor ve oyun genelinde her zamanki istikrarlı görüntüsünü sunuyordu. Yobo, Emenike karşısında biraz ağır kaldı ama ilk müdahaleleri yapabildiği zamanlarda rakibe fırsat tanımadı. Gökhan Gönül her zamanki gibi kendi kanadındaki defansif güvenliğini sağlam tutarken bilinen bindirmelerini de yaptı. 3-4 güzel bindirmesinde pasları istedği gibi alamadı, ya top biraz arkasında kaldı ya da rakibe yakın düştü.

Bir Brezilya’lıya övgü ile başladığım bu yazıyı yine başka bir Brezilya’lıya övgü ile bitirmek istiyorum. Dün akşam 90 dakika boyunca hep koşan, hem geriye yardım eden, hem ileride pres yapan, her topa canını dişine takarak müdahale eden bir oyuncudan bahsediyorum. Adı Cristian Baroni. 22 kişi arasında tartışmasız sahanın en iyisiydi. Özellikle son 3 haftadır oynadığı mükemmel futbol ile bu takımın dinamosu olduğunu ortaya koydu. Ceza alanı çizgisi üzerinden çektiği şut ve kale sahası üzerinden yaptığı kafa vuruşlarından birisi gol olmuş olsaydı güzel futbolunu süslemiş olacaktı ama maalesef olmadı.

Saygılarımla,

Muhittin KAYAKIRAN

mkayakiran@borusan.com

 
Toplam blog
: 72
: 623
Kayıt tarihi
: 12.11.09
 
 

1974 Adana Doğumluyum. İTÜ Makina 1996 mezunuyum. Hobilerim arasında film seyretmek, müzik dinlem..