Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '16

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Komisyonculuk belası // Dip dalga

Komisyonculuk belası // Dip dalga
 

“Komisyonculuk ahlaklı ticarete bulaştırılmaması gereken ahlaksız bir rüşvet alma sistemidir.” / Önder Karaçay
 
Kanunla korunmuş olması basiretli ve ahlaklı olduğunu göstermeye yetmez. Çünkü bu kadar kolay ve emeksiz para kazanmak olamaz.
 
Komisyonculuk şu şekilde tarif edilmektedir; “Komisyonculuk, alıcı ile satıcıyı gerektiği yüz yüze bir araya veya kağıt üzerinde yasal işlem yapma yetkisiyle kağıt üzerinde bir araya getirerek alım satım sürecinin kısalıp ticari alış verişin hızlanmasını sağlayan ve bu işten belirlenen bir yüzde oranda kâr alarak ticari faaliyetlerin sürmesini sağlayan tek yönlü ticari satış kâr ortağıdır.
 
Bugün ülkemiz liberal sömürü altında komisyoncuların en çok kazandığı bir ekonomiye dönüşmüş durumdadır.
 
Para satarak faiz geliri elde eden yüksek faiz getirisinin yanında bir de her krediden komisyon almak gibi basiretli ticaretin ahlak kurallarına uymayan yöntemlerle ülkemizi sömürmekte başı çekmişlerdir.
 
Hava alanlarında banka şubeleri yine yabancı para bozduran yerli veya yabancı her insanın parasını karşılığı kadar yerine % 3'lere varan oranlarda komisyonlarla haksız kazançlar elde etmektedirler.
 
Daha sonra alışveriş merkezleri ürünlerini ithal etmiş, yerli üreticinin ürünlerini düşük fiyattan alıp yüksek fiyatla satarak hem yerli üreticinin para kazanması engellenmiş, hem de tüketici konumundaki Türk Milleti sömürülmüş kazanan aradaki bu komisyoncular olmuştur.
 
Çok sayıda şube ağları bulunan gıda marketlerinin yaptıkları bir başka rezalettir. Yerli üreticiden malını alıp satıyor, ikinci, üçüncü parti malı da alıp satıyor sürekli mal istiyor, ödemeye gelince birinci parti malın parasını ödemiyor. Çek yok, müdür yok, bugün ödeme günü değil gibi hilelerle yerli üreticiyi mağdur ederek haksız kazanç elde etmektedirler. Hem düşük fiyattan alıp yüksek fiyatla satıp para kazanmanın yanında çoğu insanımızın farkında olmadığı sattığı ürünlerin parasını ödemeyerek bankada yatırım fonu ve repo yaparak gecelik kazançlar elde etmektedir. Bu kurumların bilançolarına baktığınızda çoğunda faaliyet dışı gelirler faaliyet gelirlerinden daha fazla olduğu dikkat çeker.
 
Sömürge olmamış sosyal hukuk devletinde yabancı kurumlara halkını bu şekilde soydurması mümkün değildir.
 
Maliyenin bu konuda harekete geçmesi ve son on dört yılın faaliyet gösteren tüm büyük ağı olan marketlerin tamamını incelemeye alması TBMM’de bunu yasaklayacak, üreticiyi koruyacak tedbirler alması gerekir.
 
Son on dört yılın liberal sömürü adına inşaat+banka ayaklı komisyonculuk adına vurgunlardan belki de en dikkat çekici olanı yabancı marka emlak ve komisyoncularıdır.
 
Bankalar bu sömürüye hizmet adına yerli esnafla çalışmak yerine yabancı marka emlak ve komisyoncularla çalışarak işbirliği yapmışlardır.
 
Devleti yönetenler yabancıya toprak satışı rezaletinden sonra yabancıların komisyonla emlak satarak ve yüksek bedellerle halkımızın sömürülmesine sözde profesyonellik adına göz yummuşlardır.
 
Milli yönetimle tüm yabancı emlak komisyoncularının faaliyetleri yasaklanmalıdır.
 
Meyve ve sebze komisyoncuları da aynı şekilde üreticiden düşük fiyatla gidip kendileri alıp yüksek fiyatla satarak çok büyük paralar kazanmaktadırlar. Bu işi belediyeler her bölgede kendileri üreticiden malı en uygun fiyatla getirip en uygun fiyatla halka satmalıdırlar. Alış veriş merkezi gibi yüksek fiyat furyasının elinden halkımızı ancak böyle kurtarabiliriz.
 
Oto alım satım ve benzeri diğer her ürünün satışı devlet tarafından çok sıkı takip edilmeli ve tüketici korunmalıdır. Liberal sömürü sermaye adına sermayeyi korumaktan devleti yönetenler vazgeçmeleri gerekir.
 
Yetkiyi halktan alıp sermaye ile kol kola girerek halkın üzerinden hesap yapma hakkı ne siyasetin ne de sermayenin hakkıdır.
 
Devletin ilgili kurumları bunu adaletle ve evrensel hukuka uygun yapmalı ve çok sıkı denetim altına alarak Türk Milletinin sömürülmesinin önüne geçilmelidir.
 
Radyo ve televizyonların halkın ihtiyacı olmayan ürünleri reklamla abartarak satmaları da yasaklanmalıdır.
 
Bilgi komisyonculuğu var ki çoğu insan nasıl yapıldığının ve bu ağa nasıl düştüğünün veya düşürüldüğünün farkına bile varmamaktadır.
 
Şimdi bilgi komisyonculuğu nedir? Bunu çok farklı bir eleştiri tarzıyla anlatmak istiyorum;
 
Bilgi Komisyonculuğu
 
Bu komisyonculuk beni hep rahatsız etmiştir,
Ne demek komisyon?
Şu işi yaparım yalnız şu kadar komisyonu var,
Yani işin ücreti ayrı birde rüşveti var demek,
Bunu ben de yaparım diyorum, komisyon neden ödüyorum?
Bize yaptırmak mecburiyeti var dediğinde,
Rüşvetin işte böyle ispatı var.
 
Birde komisyonlar var toplanan,
Her konuda kimden ne komisyon alınacak,
O kararı veriyorlar,
Genelde de toplumun geneli nasıl öder,
Onun üzerinde çalışıyorlar,
Oysa toplum bunları o komisyona göndermişti,
Demek ki iyi çalışıyorlar.
 
İyi de bilgi komisyonu diye başlık atıp bize anlatıyorsun?
Bilgi komisyonu ne? Ona gel,
Hani rahmetli Uğur Mumcu demişti ya;
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamak lazım diye,
İşte bilgi komisyonculuğu budur.
 
Bunun bir diğer adı da bilgi kirliliği komisyonculuğudur,
Bunun faturası diğerlerinden daha ağırdır,
Çünkü fatura sonra çıkar,
Diğerlerinde anında ne ödediğinizi bilirsiniz,
Bu biraz toplum mühendisliği gerektirir.
 
Genelde de medya terörü tarafından yapılır,
Şer yazıcıları kalem silahşör olarak kullanılır.
 
Düşünceyi eylemden ayırmak,
Somut varlıklar üzerinden doğru düşünceye, bilgiye ulaşmak,
Çok daha tutarlı ve gerçekçi olduğu halde,
Bu şer odakları yerine topluma faydalı olduğu için,
Tercih edilmeme sebebini sanırım yazmama bile gerek yok!
 
O zaman çare ne? Çözümün ne diye sorduğunu duyar gibiyim,
Aslında düşünceyi eylemden ayırmamak gerekir der gibiyim,
Bu kavrayışa duçar olmuş bir er gibiyim,
Bıçak kemiğe dayanmadan, ete kemiğe bürünmüş gibiyim.
 
Anladın sen aslında ne demek istediğimi,
Senin anladığını da duyar gibiyim.
 
En iyisi direk söyleyeyim, bu dertten birlikte kurtulalım,
Düşünceyi eylemden ayırmak istiyorlar bu bilgi komisyoncuları,
Bilgi ve eylemin bir arada anlaşılır olmasını,
Toplumu harekete geçerek, doğruya ulaşmasını önlemek için,
Daha size ne diyeyim!
 
Bir bilgi çatışmasında kaç fikir faili meçhule,
Kurban giderek öldürülüyor siz düşünün artık.
 
Son söz; "Tek elin nesi var çok elin sesi var. Sesimiz çok ve etkili çıkarsa halk olarak biz daha güçlüyüz. Biz aslında ne dersek o olur. Sadece hakkımızı korumayı ve istemeyi bilmediğimiz için sömürge oluyoruz. Türklere sömürge altında yaşamak hiç yakışmamaktadır."
 
Önder Karaçay
Mobbing Bank Türk Fırtınası Sır Kitabın Yazarı

 
Kayıt tarihi
: 09.07.14
 
 

Okunması için değil dokunması için yazıyorum. Önder Karaçay ..