Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '21

 
Kategori
İnançlar
 

Kompozisyon 1

Tasavvufta son zamanlarda üzerinde en çok konuşulan mesele Açılımlarla alakalıdır. Çoğunlukla gözden kaçırdığımız birkaç önemli noktaya bu vesile ile değineceğiz. Bu şekilde bu konu herhalde daha  anlaşılır hale gelecektir. Bizler daha çok ezber, taklit ve genetik geçişli edinimlerimizle olaylara yaklaşırız. Bu tarz bakış açısı “önyargılarımız” olduğu müddetçe AÇILIM dediğimiz kavrama gereken değer ve farkındalıkla yaklaşamayacağız. İşte bu yüzden Kur’an’daki ayetlerin ve hadislerin gerçek manasını anlamadan sadece ezber yollu v taklitle okuyup geçip gidiyoruz. Burada üzerinde durduğumuz konu tam manasıyla anlaşılmadan Allah’ı bilme diye bir şey de söz konusu olamayacaktır. Örneğin bir hadiste: “Allah var onunla beraber başka bir şey yoktur” şeklinde bir anlatım söz konusu. Allah’ın bilmesi, kendi kendini bilmesi, değerlendirmesidir. Bizim Allah’ı bilmemiz diye bir şey konusu değildir. Eğer böyle bir düşünce oluşursa bir Allah bir de ben algısı oluyor ki; bu konu bizi apaçık şirke götürür. Ve şu ana kadar alemlerde var olan sadece TEK’in varlığıdır. Yaşam boyutunda çokluk görüntüsü ne kadar var gibi algılansa da Resulullah’ın: “Alemlerin aslı hayaldir” sözünü unutmadan bu konunun üzerine tekrar düşünmemiz gerekir. Dolayısıyla ‘ikilem üzerinden anlatılan ayetlerde’ sanki bizim yapacağımız birtakım çalışmalarla “zikir, ibadet ve okuma vs.” ile bir yere ulaşacakmışız gibi bir yaşam biçimi içinde olmamız aksine, birçok şeyin bizde örtülü olarak kalmasına neden olacaktır. İkiliğe dayalı bakış açısı ŞİRKe davetiye çıkarır. En büyük günahların başında ŞİRK gelir. Çoğu günah affedilirken ama ŞİRK AFFEDİLMEZ. Şirk nasıl kalkar? Beden-bilinç boyutu itibariyle yaşadığımız sürece şirk zaten vardır. Bu yüzden ‘rutin ibadetler adı altında yapılanlar dahi bizlerde gizli bir şirk’ oluşturur.

İbadet, kişilerin kendini tatmin etmesi midir? Bu noktada Resulullah’ın söylediği "Her şey olmuş bitmiştir" sözünü iyi değerlendirmek gerekir! Bunun yanı sıra bir diğer önemli husus da şudur: “olan ve biteni yaşayacağız” şeklindeki yaklaşım. Bu da bir metafordur. Çünkü kişi-birim hiçbir zaman var olmamıştır! Birimin varlığından bahsedilmesi “ayrı kompozisyonlara” verilen bir isimdir. Bu kompozisyonda var olan isim, “birim” yani Türkçe karşılığında ‘bir kişinin varlığını’ anlamına gelmiyor! TEK, “Ahadüssamed, Vahidülahad” olan varken; ibadetlerle kişinin kendini tatmin hissetmesi ve bu mutluluğu da cennete gidecek bir yol olarak düşünmesi gerçekten en büyük yanılgıdır. Oysa Hz. Muhammed "Ben dahi yapmış olduğum ibadetlerle bir yere varamam" diyor. Bizim bu ibadetleri yaparken bir yere varacağımızı düşünmemiz birimliğimizden kaynaklanır. Bu bilgiler bu kadar açık ve ortadayken ‘Aşikardır Zat-ı Hak’ gibi bir düşünce içinde olmamız bizi hakikat yaşamından tamamen örtülü şekilde bırakacaktır. Bu konuları sizinle paylaşırken daha da derinleştirmek için Kur’an da üzerinde önemle durulan Velilikten bahsedeceğimi.. Bildiğiniz üzere Velilik bazı gruplara ayrılıyor: “İnsan-ı Kâmil, Gavs, Kutbul İrşad, Kutbul Aktap, Müferridunlar, Muhammediler, 4ler, 40lar, 300ler, 1200ler.

Eğer, “Allah var onunla beraber başka bir şey yok” ise böyle bir kategorinin var olmasının sebebi, bu konuya yeni adapte olanlara yardım içindir. Ancak bu şartlarda adapte olanlar için bu süreç biraz zorlayıcı bir durum yaratacaktır. Bu koşul onlarda “TEK’i” bir bölme ve parçalamaya götürür. Bazı idrak sahipleri, bu velayetle müşerref olduklarında; kendilerini harikulade bir bilgi alanında bulacağını düşünüyor. Bu yaklaşıma “Veli Allah’tır” diye baktığımızda Kur’an da bahsedilen “Elâ inne evliyâaAllâhi lâ havfun aleyhim velâ hum yahzenûne. “Onlar için korku, hüzün ve mahzunluk yaratacak herhangi bir olay olmadığıdır.” (Yunus 62)

Buradan bakarsak olaylara, var olan her şeyin “Resulullah’ın” dahi Allah’ın farklı isimlerinden başka bir şey olmadığını söyleyebiliriz. Nitekim bu konudaki yaklaşımlar da metafordur.

Zirve noktasında, merkezinde, düzeyinde, sağında, solunda, stringlerin 6 yönlü hareketi diye adlandırdıklarımız şeylerde… Fiziksel olarak varlar fakat anlam olarak “Allah var onunla beraber başka bir şey yoktur” sözü gereğince var olmamışlardır. Data-Bilgi ve frekans kümesi içinde söylenmiş sözleri TEK’ten bakışla  Allah tarafından söylenmiş olduğunu idrak edebilmeliyiz!

Ayrıca Veli Allah’tır dediğimiz de orada var olanın sadece Allah olduğunu unutmamalıyız! Dolayısıyla Veli Allah’tır, Kul ise Rabb’dır. Kul Rab, Veli Hak, dediği zaman bu ikilem aslında bir olayı bölmüyor ve parçalamıyor. Dönüşümlü olarak TEK’in isimlerinden yayılmasından başka bir şey oluşmuyor. Burada isimlere takılmamak gerekiyor. Rab demiyor HAKK diyor, HAKK demiyor kul diyor. HAKK’ın açığa çıktığı anda aldığı isim “KUL” adını alıyor. Bu şartlarla yaşayan bir birim veya kul yoktur. Orada yine bir bütün vardır! Bölünmesi, parçalanması, cüzlere ayrılması mümkün olmayan ve HAK yani SAMED olan, ihtiyaçtan beri bir varlığı anlamalıyız. Eğer ikinci bir varlık var, bu ikinci varlıktan da ihtiyaçlarını gidermek üzere bir takım talepte bulunduğunu düşünürsek orada hiçbir şeyi doğru anlamadığımız sonucuna ulaşırız. O TEK ve soyut bir varlık! 

Özetlemek gerekirse; zaman kaydında yaşayanların, o kaydın onlarda yarattığı birtakım kalıtsal duygular, şartlanmalar ve çarpık ilişkilerle hakikat olaylarına doğru yaklaşması mümkün olmuyor! Çarpık ilişkilerden kastımız, süfli “bayağı” anlayışlar değil! Çevresel faktörler, kültürel ilişkiler içinde görerek duyarak, kalıtsal, astrolojik, kayıtlar-şartlanmalar ve değer yargılarıyla olaya bakarak bu yaşamı dejenere etmelerinden dolayı, hakikat yaklaşımının yanından dahi geçemezler.

Ahmed F. Yüksel

Bodrum/Milas 20 Nisan 2021

 

https://twitter.com/ahmedfyuksel

https://www.instagram.com/ahmedfyuksel

https://www.facebook.com/ahmedfyuksel

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..