Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '06

 
Kategori
Kitap
 

Komşu çocuğuyla başetmenin yolları -I

Komşu çocuğuyla başetmenin yolları -I
 

Yer İzmir. Halilrıfatpaşa'nın daracık sokaklarından birinde oturuyorum. Üniversitenin ikinci yılı. Hala İktisat fakültesinden ekonomi bilimiyle ilgilenen insanlar çıkar diye düşündüğüm yıllar yani.

Benim odamın penceresi başka bir evin balkonuyla komşu. Aramızda taş çatlasın 3 metre var. Biraz uzun bacaklı biri tek sıçrayışta karşı balkona zorlanmadan konabilir. Final dönemi, ders çalışmam lazım. Gelin görün ki bahar mevsimi gelmiş ve burnumun dibindeki o balkonu hergün 4-5 gürültücü komşu çocuğu işgal ediyor. Bir iki kere uyardım nafile. Canavarlar öğlene doğru bir çıkıyorlar balkona gürültü şamata akşama kadar dinmiyor. Ev hangi veletinse annesinde evliya sabrı var. Kafasını uzatıp da susun demiyor kimse. Arada bağırıyorum, annenize şikayet ederim diyorum, işe yaramıyor. Bir kaç gün içinde yüz göz olduk veletlerle. Acayip acayip oyunlar buluyorlar, birbirlerini dövüyorlar, sinema gibi mübarekler. Tadına doyulmaz bir şov aralıksız dikkatimi dağıtıyor.

Bir gün seslendi içlerinden biri "ablaaa".

- "Ne var canavar"????

- "Ders mi çalışıyooon?" Çalışamıyorum tabii, kitap okuyorum sıkıntım dağılsın diye.

- "Ne dersi çalışıyoooon"

- "Masal dersi" dedim. Elimdeki kitap Michael Ende'nin Bitmeyecek Öykü'sü. Küçük canavar atladı hemen "bize de okusana". Kaçırır mıyım pazarlık fırsatını. Olur dedim okurum. "Dizilin bakalım karşıma güzelce. Oturun." Canavarlar sustalı maymun misali ne dersem yapıyorlar. Sıkılmışlar kendi uydurdukları oyunlardan belli ki. Başladım okumaya. Yağmurlu bir gündü, falan filan. Bastian Baltazhar Baks kitabevine girip kitap çaldı, ilk bölüm bitti. Yaklaşık 30 sayfa. Gıkları çıkmadan dinledi bizim canavar kafilesi. Ben kitabı kapatıp bu günlük bu kadar dedim. Bir kıyamet koptu ki karşıdan aman aman. Hepsi bir ağızdan bağırıyor. Sonra ne olmuşş, ablaa, okusanaaaaa. Vay vay vay. Zurnanın zırt dediği yerde miyiz ne? "Eğer yarın sesinizi çıkarmadan oynarsanız okurum". Bir alkış kıyamet karşıdan. Dağılıp evlerine gitti canavarlar.

Ertesi gün ben unutmuşum olanı biteni. Ders çalışıyorum. Aradan birkaç saaat geçti. Hayırdır, karşıda ses soluk yok. Kafamı kaldırıp bir baktım ki bizim canavarlar balkonda oynuyorlar ama çıt çıkmıyor. Başımıza taş yağacak dedim kendi kendime. Saatlerce ses çıkarmadan oynadılar. Akşam üzeri biri çekine çekine seslendi. "Ablaaa ne zaman kitap okuycaaaan?" ve ister inanın ister inanmayın kitap bitene kadar neredeyse bir ay çıt çıkarmadan oynadılar balkonda. Ve ben de azimle her akşam saat tam 5'te yani yemek saatinden biraz önce onlara kitap okudum. İlk günden sonra saat 5'te her gün daha çok çocuk geldi balkona. Sonra başka güzel şeyler de yaptık beraber ama onlar başka bir hikayenin konusu. Başka zaman anlatılmalı belki de:)

 
Toplam blog
: 79
: 1562
Kayıt tarihi
: 24.07.06
 
 

1972 yılıydı. Doğdum. Evde hep kitap okuyan iki kişi vardı. Büyüdüm, okullar okudum. Birşey öğrenmed..