Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '11

 
Kategori
Komşuluk
 

Komşuluk

İstanbul'da iki bloklu, 27 daireli bir apartmanda büyüdüm. Ama İstanbul olmasına rağmen, apartman olmasına rağmen, komşularımız muhteşem insanlardı. Her biriyle hala görüşür, hal hatır sorarım zira benim ikinci annelerim oldular yıllar boyunca.  

Özellikle ramazan aylarında, sahur ve iftarların bu kadar eğlenceli, bu kadar doyumsuz ve bu kadar anılarda yer edecek şekilde geçmesi o komşuluk ilişkilerindendi sanırım. Oruç tutsun, tutmasın. Genç olsun, yaşlı olsun, hep birlikte olabilmek adına sahurlara kalkılır, birlikte yenilir içilirdi. 27 dairenin 20 tanesi gece gündüz birbirindeydi. Çok ama çok acı olaylarda yaşamadık değil, ama bunlar başka bir anlatının konusu olabilir ancak.  

Eğer bir çocuk okuldan eve döndüğünde, annesi evde değilse, diğer dairelerde ki anneler anında kapılarını açar, çocuğu yedirir, içirir, dersini bile yaptırır, annesine öyle teslim ederlerdi. Komşulardan biri tatile mi gitti, mutlaka bir ya da iki komşuda yedek anahtarı olduğu için, tatilden dönmeden önce, hanımlar toplanır, tatile gidenin evini bir güzel siler süpürür, tertemiz karşılarlardı onu. Birisi hasta olmaya görsün, evinde envai çeşit çorba ve hazır kuvvet bekleyen hemşire/komşu olurdu orada.  

Hele gürültü! O kadar az yaşanan bir fenomendi ki gürültü. İnsanlar birbirine saygılıydı. Gençtik, kanımız kaynıyordu, müziği biraz açtığımız anda, komşu şikayet etmezdi asla, ama annemiz, büyüklerimiz derhal odamıza dalar, ''saygısızlık etmeyin'' , ''millet mecbur değil gürültünüzü çekmeye, kısın şunun sesini'' diye azarlardı bizi. Ama birinin evinde misafir varsa, ya da müzik biraz açıksa, diğeri rahatsız dahi olsa, kapısını çalıp ''komşu kapat şunun sesini'' de demezdi.  

Güzel günlerdi vesselam.  

Şimdi küçük bir sahil kasabasında, müstakil br evde, bir sitede oturuyorum. Daha doğrusu oturma savaşı veriyorum. Zira kendim de tam bir hayvan sever olmama ve evimde kedi, köpek, kaplumbağa gibi envai çeşit hayvan beslememe rağmen, komşularımızdan birinin köpeğinin 24 saat boyunca aralıksız olarak, otomatiğe takılmış şekilde havlamasına tahammül etmem zor oluyor. O köpektir, tabii ki havlayacak ama benim tahammülümü aşan, sahiplerinin bir kere olsun çıkıp o köpeğin neden havladığına bakmaması ya da bir kerecik olsun sus dememeleri.  

Keza başka bir komşum eğlenmeyi, müziği seviyor. Eh! Normaldir, bende severim. Ama dozunda olmalı diye düşünüyorum. Gece 00:00'den sonra son ses açılmış müzik eşliğinde, köpek havlamaları arasında ertesi gün okuluna gitmek için erken yatmış olan kızımın uykusunu bölmek bence hem haksızlık, hem düşüncesizlik, hem de terbiyesizlik.  

Uyarmadık mı? Tabii ki, münasip bir dille rica ettik. Anlayış gösterdiler, o akşam kıstılar müziği. Ama ertesi gün tam gaz devam. Yine uyardık, yine kısıldı, yine uyardık, yine kısıldı. Ancak biz uyarmadığımız sürece o müzik yayını mahalleyi ayağa kaldırmaya devam ettiği için, sonunda polis'e bile şikayet ettik. Sağolsun memur beyler geldi, uyardılar. Yine kısıldı tabii müzik. Ama! Evet ''ama''sı var, memurlar gittikten sonra gıyabımızda edilen küfürler, hakaretler burda ağıza alınacak şeyler değil. Yine başka bir site sakinimiz sabahları erken kalkıyor. Kalksın tabii, insanların uyku saatleri beni ilgilendirmez. Erken kalkıyor kalkmasına da, topuklu terlikleriyle merdivenleri aşağı yukarı dolaşmasa. Hadi o dolaştı diyelim, eşi de eline çekici, çiviyi alıp sabahın kör karanlığında bir şeyleri tadil etmeye başlamasa.  

Çok şikayetlendim sanırım, ama bu küçücük ama insanı çileden çıkaran olaylar devam ediyor, edecek. Evimi seviyorum ve komşularımdan azıcık saygı bekliyorum. En azından ben evimde yaşayan çocuklarıma müzik sesini açtırmıyorsam, köpeğim havladığında ona sus diyorsam, hafta içi saat 09:30, hafta sonu 10:30'dan önce evde süpürge bile çılıştırmıyorsam, aynı saygıyı beklemek hakkım diye düşünüyorum.  

Komşu, komşunun külüne muhtaçtır derler ya eskiler, artık o küller üstümüze savruluyor, ağzımıza yüzümüze bulaşıyor. Bu da insanı kızdırıyor.  

Sürç-ü lisan ettiysem affola. Işık ve sevgiyle.  

 
Toplam blog
: 9
: 179
Kayıt tarihi
: 17.05.11
 
 

Öylesine biri... Kelimelerle oynamayı seven, ana anlamının altında yatanları çıkartıp, yenileyip, ye..