Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '08

 
Kategori
Eğitim
 

Konferans

Konferansların önemini bilmeyen yoktur. Konferansların meslek hayatımıza, aile hayatımıza, günlük hayatımıza faydası yoktur demek; güneş yok demek gibidir.

Nasıl güneş yoktur diyemiyorsak, konferanslarda gereksiz diyemeyiz. Gerçek böyle iken, bazılarının bu düşünceden uzak olduğunun da farkındayız. Olabilir, bakış açılarının ne denli geniş ve dar olduğunu böylece sergilemiş oluyorlar.

Güneş olduğu halde yok demek, kişilerin kalitesini gösterir. Konferansçılar kolay yetişmezler. En yeni bilgileri onlardan duyarız. En çarpıcı bilgileri verdiklerinde ağzımız açık kalır.

Çünkü konferansın özü tecrübedir ve insanları canlı tutmanın ustalarıdırlar konferansçılar. Kendilerini adamışlardır ve de bilgi okyanusudur kendileri. Geçenlerde birisi bu kişi aynı zamanda konferansçılarımızı hafife alan konuşma yaptı. İşte İstanbul’ dan konferansçı mı getirilir dedi?

Bende onlar kadar konuşurum dedi. Evet, herkese açık ülkemizin salonları yeter ki siz bilginize güvenin.

Yalnız bu tür insanları gücüm nispetinde takip ediyorum çıt yok. Nedense? Daha o gündür bu gündür konferans vermedi. Vereceği de yok, neyse laf olsun torba dolsun.

Dinleyicilerinizi uyutmayacaksınız, dinleyicilerinizin duygularına hitap edeceksiniz, bazen katılımcılar ağlayacaktırlar, bazen ibret alacaklardır.

Yanlışımızı sessizce bulmamıza da ayrıca faydası olur konferansların.

Bazen işte benim en büyük hatam bu, şimdi çözümünü buldum, dedirtir bu tür bilgilenmeler. Topluma söylenilen bilgilerden lazım olanlarını hayatımızda uygularız.

Çok basit uygulama usullerini, bize hazır reçete halinde sunarlar böylece kusurlarımızı aza indirmiş oluruz. . Bizim farkına varamadıklarımızı gözlerimizin önüne sererek durum değerlendirmesi yapmamızı sağlarlar.

Uyuma kelimesi geçti, Sayın Üstün Dökmen hoca bir gün konferans vermek için kürsüye çıkar. En önde oturmakta olan dinleyicinin birisi hemen uyur. Etkileşim olur dedik işte o duruma vakıf olunca hoca bozulur ama neyse der.

Hoca uyuyan kişiyi görmezlikten gelir, doyurucu ve nitelikli olarak vermiş olduğu konferansın, akabinde önde uyuyan kişi gelir, kendini tanıtır. Hocam tebrik ederim, hakikaten bizi bilgi denizinde yüzdürdün. Ağzına sağlık der.

Diğer dinleyicilerde hocayı tebrik ederler.

Hoca şaşırır. Kusura bakmayın ama amca gelir gelmez uyuyan siz değil miydiniz? Bilginin öğrenilmesinde ve değerli ilim adamının musluğundan akmakta olan bilgiye sahip olmaya çok zor hastalıkların bile engel olmadığını bu olayı okuduktan sonra daha kolay anladım.

Adam der ki: Efendim ben kanser hastasıyım. İlaçlarım ağır, ağır olduğundan belki ayıp oldu, belki onun için görüntüm öyleydi hocam. Ama sizi candan dinledim. Ve sizi bundan sonra hep takip ederek ulaşabileceğim yerlerde vereceğiniz konferansların müdavimi olacağım der.

Hoca çok memnun olur. İşte böyle konferansın değerini bilenler için bu yeterde artar bile.

Bir başka örnek, radyoda dinlemiştim, konferansların faydalı olduğunu ve hayatımızda rolünün olduğunu, öğretici olduğunu; öyle mi acaba diye düşündüm? Gerçekten konferansların verimli olduğuna bizzat kani oldum.

Yani sahasında yetkin olan, deneyimi fazla olan, bilgi hazinesi dolu olan ilim adamları bizlere veya dinleyicilere bilgi aktarırlar. Konferans düzenlemenin faydasının olduğuna yüzde yüz inanırım. Hiç şüphem olmaz faydasından.

Yazarlarla tanışmak, ilim adamlarıyla yan yana oturmak, onları canlı dinlemek, kitaplarını bizzat imzalamaları dünyada ki tüm zenginliğe değer.

Ayrıca şu nokta çok önemli bence; konferansa gelen katılımcılar yani dinleyiciler salona gönüllü ve istekli gelirler. Böyle olunca hem konuşmacı, hem de dinleyici kitlesi arasında etkili iletişim kurulur. Verimi yüksek olur.

Konferans konusu da; en güncel konularımızdan, eğitim ve öğretim üzerine olacak. Tüm veliler çocuklarının ders çalışma performansını kabul etmiyor. Memnun değiller. İşte bu tür meselesi olan varsa çözümünü bizlere değerli hocamız anlatacaktır.

Çocuklarımıza nasıl davranacağımızı da bilmiyoruz. Kitaplarla da haşır haşır neşir olmuyoruz.

Arkadaş çevresinin etkisiyle evlatlarımız şekillenerek bizleri tanımaz oluyorlar. Harçlıklar nasıl verilmelidir? Çocuklarımızın harçlıklarını her sabah veririz. Ne kadar yanlış olduğunu konferans sayesinde öğrendim. Konuşmacı öyle güzel izah etikti, tamam doğru dedi tüm salonda ki dinleyenler. Kısaca haftalık vermemizi önermişti.

İster harçlığını bir günde isterse beş günde tüketsin veya birikim yapsın. Böylece hayatı öğrenmiş oluyor. Yarın para kazandığında harçlığını vaktinden önce bitirdiği günleri hatırlar ve bundan dolayı parasını har vurup harman savurmaz demişti.

Gerçektende öyle. Bu bilginin eşinizin ve katılımcıların yanında söylediğinde biri kaçırsa, diğeri kaçırmıyor. Dolayısıyla etkili öğretim metotlarından birinden faydalanmış oluruz.

Konferansın katkısının insan hayatında çok önemli rolünün olduğunu şundan da anlayabiliriz. Necip Fazıl Kısakürek konferanslarla bilgisini Anadolu’ya aktarmıştır.

 
Toplam blog
: 375
: 678
Kayıt tarihi
: 12.07.08
 
 

Mehmet Şener 1964 doğumluyum, Burdur-Gölhisar'da yaşıyorum. Doğum yerim Burdur/Atınyayla . Lisans..