Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '10

 
Kategori
Sinema
 

Konfiçyus

Konfiçyus
 

google görsel


İlksav

‘Konfiçyus’ filmi ilk gerçek felsefe filmidir, ilk gerçek düşünce sineması örneğidir. Henüz tamamlanmamış bir deneme örnektir ama sıfırdan tam olmaya yola çıkış (eksodus) başarılmıştır. Bu anlamıyla film, kültürolojik eleştiri açısından işlevini tümüyle yerine getirmiştir.

Künye

Yapım yılı: 2010

Film adı: Konfiçyus

Yönetmen: Mei Hu

Oyuncu: Chow Yun-Fat

Dil: Mandarince

Süre: 121 dakika

Müzik: Cong Su

Kamera: Peter Pau

Girizgah 1

Chow Yun-Fat – Tony Leung Diyalektiği: Sinema

Bu ikisi, ‘Hard Boiled’den beri rekabet içinde: Çin usülü bir rekabet ve düşmanlık ötesi içinde.

2009’da Chow Yun-Fat ‘Red Cliff 1-2’de oynamayı reddeti ve üzerine bu filmi çekti. O filmde onun yerine Tony Leung oynadı.

‘Hard Boiled’ın gösterdiği üzere, bu ikili birarada inanılmaz bir duygu / mim / jest / oyunculuk atmosferi yakalıyor ve yaratıyor. Bu durum, ‘Expandables’taki Holywood tipi, ‘tüm sert erkekler birarada’ tuhaflığı değil. Batılı bakış açısıyla muhakkak eşcinsellik olarak yaftalanabilecek ama onunla hiçbir ilintisi olmayan bir elektrik var aralarında. Çizgi kaybeden-kazanan olma fay hattında ilerliyor.

İkisi de Batılı melezi, ikisi de Hristiyan aile kökenli. Ancak, oyunculukları asla Batılı tipi olmadı. Chow Yun-Fat ‘Karaip Korsanları’nda bile bunu yapmadı. Tony Leung Batı filmlerinde oynamayı yeğlemedi.

Ancak, aralarında daha hırslı olanın Chow Yun-Fat olduğunu söylemek daha uygun. Çin usülü rekabette bu, kazanmak için değil, kaybetmek için bir neden oluyor. Çin usülünde, hasetsen bile, vuracak zamanı iyi bileceksin.

Chow Yun-Fat, ‘Red Ciliff 1-2’de ıskaladı ve Leung kazandı ama ‘Konfiçyus’ta başarıyı yakaladı, tabii yine de toplamda Leung önde.

Leung olmasa, o film o film olmazdı ve Yun-Fat hakkında bu metin yazılamazdı.

Girizgah 2

Konfiçyus – Lao Tzu Diyalektiği: Felsefe

Bu metnin girizgahı için şu kitaba bakınız:

Çin Felsefesi Tarihi, Fung Yu-Lan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Nisan 2009, 474 sayfa, çevirmen : Fuat Aydın

Bir Çinli konuya bambaşka bakıyor. Ona göre Lao Tzu, düşünce yeterliği açısından Konfiçyus zamanında veya öncesinde yazdıklarını yazamazdı. Hatta Lao Tzu bir düşünür bile sayılamaz, onun sayılan eser zaman içinde kümülatif ve anonim bir çalışmadır.

Burada ilginç olan durum şu: Çin tarihinde, yani Sun Tzu, Lao Tzu ve Konfiçyus döneminde, Çin kargaşa içindeydi. Diğer bir deyişle, ‘tarihsel açmaz koyutlu’ idi. Bu durumda, bir insan için yapılacak hemen hiçbirşey yoktu. Entellektüel açısından da öyle.

Batı’ya baktığımızda, savaş konusunda Sokrat’ın yerini Tukidides alsa da (asla Homeros değil), sonuçta herhangi bir entellektüelin Lao Tzu’nun yaptığını yapıp, uzaklaştığını tarihte pek okumuyoruz. Nedense düşünürler iktidara pek meraklı.

Oysa bir düşünün: Lao Tzu ve Aristo memleketlerini terkedip, İndüs veya Ganj Vadisi’nde karşılaşıp, birbirlerinin dilini öğrenip veya çevirmenler aracılığıyla bizlere bir sürü felsefi diyalog bıraksaydı, gerçek savaşsal yanıt ve Platon’cu anlamda ‘Diyalog’ bu olurdu. Ancak gerçekte, Platon’un diyalog sayılan diyaloglarında bile bir taraf, yalnızca ‘evet’ veya ‘hayır’ diyebiliyor.

Girizgah 3

Filmdeki Felsefi Konumlar

Olağan koşullarda Lao Tzu, felsefi açıdan Konfiçyus ile karşılaştırılamaz bile kabul edilir. Oysa bu film, inanılmaz bir şeyi yapmış: Öyküde Konfiçyus, Lao Tzu’nun öğrencisi ve gerçek yaşamda onun yaptıklarının bir bölümünü filmde o yapıyor.

Bunun bizi götürdüğü ve ileride açımlanacak yer şu:

İster iktidara bağlan, ister iktidardan uzak dur; düşünen bir beyinsen, her durumda yitirirsin. Bu durum; Kierkegaard’ın ‘etik olan mı, estetik olan mı?’ sorusunun; ‘entellektüel iktidara bağlanır mı; karşı mı durur?’ sorusu olarak, bir başka biçimde soruluşu ve yanıtlanışıdır.

Bu film, gerçekten imkansız olanı becerdi ve şunu gerçekleştirdi: Bir Çinli, Çinli olmayanların yaptığında küfür sayacakları şeyi kendileri yaptı: ‘Bir de şöyle bakalım ve deneyelim’. (Tam da bu filmi seyretmeden önce, eski SSCB çökerken yükselen ve sonraki Rusya’nın başbakanlığını da yapmış Primakov’un otobiyografisini okumuş olmam, tesadüf oldu. Çünkü: Sarı Sinema ve/ya Doğu Asya kuadralektiğinin ‘novum-epsilon-artı değer’i olarak Rusya’yı gösterdiğimden az sonra bu oldu ve hesaplarım doğrulandı ama Rusya hala kendindeki artı değeri bu farklı bakma yolunu deneyerek göremiyor, tıpkı 2. Cumhuriyet’ini bulamayan (kuramayan değil) Türkiye gibi.

Girizgah 4

Sinemada Lao Tzu ve Konfiçyus

Bugüne dek, başrolünde Lao Tzu’nun kahraman olduğu bir film yapılmamış (imdb’ye göre). Oysa, 2 tane Konfiçyus kahramanlı film yapılmış: İlki 1940’ta (Çin Devrimi’nden önce) ve 2010’da (artık Çin Kültür Devrimi’nin silinip gittiği bir dönem). Her 2 film de Çin yapımı.

2010 Çin’in ekonomik açıdan Dünya’nın bir numarası olduğunun kesinleştiği yıl da sayılabilir. Ancak aynı zamanda, inişe geçmeye başladığı yıl olarak da kabul edilebilir, çünkü tarih artık durdurulamaz bir biçimde çöküşünü kesinleştirdi.

Gelişme

Çin İdeolojileri ve Savaş Stratejileri

Son 15 yılın Çin filmlerini kültürolojik olarak eleştirirken, onların hep bir savaş stratejisinin ve/ya alt-stratejisinin denenmesi olduğunu gözlüyoruz.

Bu filmde de savaş var ama ilk defa bir filozof da var. Hani, önce İskender’i eğiten ama sonra birbirlerini öldürmeye çabaladıkları önesürülen Aristo gibi.

Kendime sorum şu:

Bu filmin mesajı ne?

İlksav: Bu filmin başkalarına yalan yutturmak için, kendine yalan söylüyormuş gibi yaptığı ve bunun için de, tarihsel gerçekleri, hiç de Çin geleneğine, ne klasik olanına, ne de Maoist olanına uymayacak biçimde, manipüle etmiş olduğu.

Yani meali:

Düşmanım hata yaptı ve fakat neden?

E tabii, ilkede bir savaş hilesi sözkonusu: Kılıcı yemiş gibi yapmak. Çinliler sözkonusu olduğunda, onların hilelerini ortaya çıkarmak için, bazan Türk olmak bile yetmiyor. (Burada Türkler’e hem övgü, hem yergi var.) Beyin olmayı bile terketmek gerekebiliyor.

Son(uç)sav

‘Konfiçyus’ filmi ilk gerçek felsefe filmidir, ilk gerçek düşünce sineması örneğidir. Henüz tamamlanmamış bir deneme örnektir ama sıfırdan tam olmaya yola çıkış (eksodus) başarılmıştır. Bu anlamıyla film, kültürolojik eleştiri açısından işlevini tümüyle yerine getirmiştir.

Koşut Anımsatma / Dipnot

Benjamin, Brecht ve Lukacs’ın simgeleştirdiği marksist politik estetik, her ne kadar yaratıcıları da kendileri de burjuva kökenli olsa da ve kökenlerinden / ideolojilerinden sapmamış ve tao’yu bulamamış olsalar da, 70 yıldır sanat ürünlerini kültürolojik / tarihsel / makro açıdan eleştirmenin hala en işlevsel yöntemi durumunda.

Bu metinde de, daha da griftleştirilerek, aynı yöntem kullanıldı.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..