Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '10

 
Kategori
Dünya
 

Kongo Demokratik Cumnhuriyeti, eski Zaire

Kongo Demokratik Cumnhuriyeti, eski Zaire
 

Afrika kıtasının sorunları sonsuzdur. Bu kıtanın bir ülkesi varki yaşadığı insanlık dramı hiç bitmeyecekmiş gibi görünüyor.

Afrika'nın stratejik bakımdan en önemli ülkesi şüphesiz kıtanın merkezinde bulunan Kongo Demokratik Cumhuriyetidir. Kıtanın en büyüklerinden bu ülkenin 2, 4 milyon km² devasa alanı, su kaynaklarının kısıtlı olduğu bir kıtada dünyanın Amazonlar'dan sonra en geniş su havzasına yayılmıştır. Dünyanın ikinci büyük yağmur ormanlarına sahip kongo nehri havzası bir kereste ve hidroenerji kaynağı olup, aynı zamanda önemli yer altı zenginlikleri barındırır. Yüksek miktarda kömür, dünyanın en kaliteli bakırı, kobalt, niyobyum, tantal, kalay, çinko, mangan gibi bazıları ender metaller, altın ve gümüş, uranyum (ilk burada büyük miktarlarda keşfedilmiştir) ve tabiki, hiç bitmeyen kanlı elmas. Eşi görülmemiş boyutta bir soykırıma sahne olan Rwanda, ülkenin hemen yanıbaşındadır. Kongo havzasının suyunun Ekvatoryal Afrika'da kalmasına karşın, Nil'lerle beraber kıtanın diğer üç su havzalarının ana su kaynakları kıtanın diğer bir önemli ülkesi Rwanda'dadır.

Stratejik önem ve yeraltı veya yerüstü zenginlik bu ülkelere pek yaramıyor. 1994'te yüz günde bir milyon insanın katledilmesinin ardından Rwanda eski sömürgeci Fransa'nın ekseriyetinden çıkıp emin adımlarla bir Amerika üssü olma yolunda gidiyor. İş istikrarsızlığa gelince özellikle yakın çevresiyle bütün olan Kongo'nun hikayesi ise yaygınca bilinenin çok daha ötesinde.

1960 yılına değin acımasız bir Belçika yönetimi altındayken, Zaire birkaç yıl sonra soğuk savaşın en kanlı çarpışmalarının yaşanmaya başlayacağı, darbelerle, demir yumruklarla yönetilecek bir ülke halini alır. Fakat asıl savaşlar ve ölümler, ülkenin meşhur diktatörü Mobutu'nun alaşağı edilmesiyle ve bundan sonraki gelişmelerle gerçekleşecektir. Bu süreçten sonra, tam anlamıyla bir Afrika kıtasal savaşı sözkonusu olmuştur. Zira, ortada kıtanın paylaşılmaya hazır en önemli kaynakları yatmaktadır. Ne varki, Batı'nın çıkarları doğrultusunda ülke Kongo Demokratik Cumhuriyeti adı altında görünür birliğini sürdürebilmiştir. Fakat bugüne kadar dinmeyen istikrarsızlık ve savaş ortamında 4 milyonun üzerinde insanın hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.

Filmlere konu olan Rwanda soykırımını, dünya olup bitmiş bir hadise olarak bilir. Halbuki o vahşet hiçbir zaman bitmemiştir. İlk kan döken Hutuler, kaçtıkları Doğu Kongo'da bu defa mazlum Tutsiler tarafından katledilmişlerdir. Karşılıklı kan hiçbir zaman durmamıştır. Bölgede esasen bir etnik çatışma değil, kaynak kontrolü ve güç çatışması yaşanmaktadır. Asi generaller kimi zaman bağımsızlıklarını ilan ederek kendi hesaplarına çalışmışlardır. İşin aslında hep ülkenin kaynaklarını sömürmek yatmıştır. Bunun acısını çekenler de masum siviller oluyor. Belirli bir bölgeyi işgal eden silahlı kuvvetler insanları zorla çalıştırıp insanlık suçları işleyerek elde ettikleri altınları, elmasları, dünya piyasalarına silah ve nakit karşılığında sunabiliyorlar. Kongo'nun her bir köşesinde iktidar için savaşlar hiçbir zaman dinmemiştir.

Kendilerine Lord's Resistance Army (Efendi'nin Direniş Ordusu) adını veren sapkın bir silahlı grubun geçtiğimiz Aralık ayında Kongo Demokratik Cumhuriyetinin kuzey doğusunda son olarak yaptıkları tüyler ürpertici: Tespit edilebildiği kadarıyla, 4 günde 321 kişi katledilmiş, bir 250'sinin ise akıbeti meçhul. İnsanları birbirlerine bağlayıp sopalarla kafalarına ve boyunlarına vurarak katletmişler. Afrika'da ellerden düşmeyen maşetler de kullanılmış. Kaçırılanların bir çoğu çocukmuş. Kaçırılan çocuklara diğer çocukları öldürttükleri söyleniyor. Bu grup, çocukları kaçırıp askerlik yapmaya zorlamasıyla meşhur bir grupmuş. İnanabiliyor musunuz? Çocukları toplayıp bir diğerini öldürme cesareti olanın hayatını bağışlayıp asker-katil olmak üzere götürmüşler! Bu insanlık suçu nasıl da işlenip de cezasız bırakılabiliyor?

Bu ülkede, Birleşmiş Milletlerin en önemli barış gücü görev yapıyor. 17, 000 kişilik bir güçle BM misyonu MONUC ülkede istikrar sağlamaya çalışıyor fakat işin aslında, bugüne kadar hiçbir yöneticisinin istilacılara yarar korkusuyla yol dahi inşa etmediği devasa bir ülkeyi birlik içerisinde tutmaya çalışan mevcut hükümetiyle aynı kaygıda. Bir asi grup belirli bir bölgede üstünlük sağlamaya başlayabildiğinde, o bölgede halk kendi kaderine terk ediliyor. Tecrübesiz BM askeri savaşçı militer gruplar karşısında kendini korumaktan başka faydalı bir iş yapamıyor. Ülkede yaygın olan yolsuzlukların buradaki BM misyonuna da sıçradığı söylentisi mevcuttur.

Bunları önlemenin bir çaresi var. Afganistan'a, Irak'a asker gönderebilen her ülke birer taburluk en yetenekli özel kuvvetlerini MONUC için harcanan maddi kaynakların yarısıyla istikrar sağlanana değin bu iş için tahsis ettiği takdirde sorunların ötesinden gelinebilinir. Yoksa, fakirlikten bitap düşmüş Kongolu askerlerle yada ailesine geri götürmek için bir kaç yüz dolar biriktirme derdindeki, Ganalı, Senegalli, veya daha kritik noktalara konuşlu fakat yine de ancak kendini koruyabilen Uruguaylı, Pakistanlı, Hintli askerlerle olacak iş değil bu. Gerçek barış operasyonları asıl bu bölgelerde gerekli.

 
Toplam blog
: 3
: 1574
Kayıt tarihi
: 27.03.10
 
 

Duyarlı bir Türkiye vatandaşıyım. ODTÜ Siyaset Bilimi mezunuyum. Serbest meslek icra ediyorum. İlgi ..