Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ismail hakkı özsarı

http://blog.milliyet.com.tr/ihozsari

03 Ağustos '15

 
Kategori
Deneme
 

Konservatif insan

Konservatif insan
 

alıntıdır


Geçenlerde İstanbul-Cihangir’de sanatçılar parkında dolaşıyordum. Çevre oldukça kalabalıktı. Bir ara yan tarafımdaki masada üç genç kızın oturduğunu ve bilmediğim bir dilde söyleşi yaptıklarına tanık oldum. Yanlarına yaklaşıp müsaade isteyerek masalarına oturdum. Amacım bizleri, Türk insanını nasıl tanıdıklarını öğrenmek. Genç kızların iki tanesi fiziksel özellikleri ve davranışlarıyla birbirinin fotokopisi gibi. Kendilerine daha güvenli. Daha soğukkanlı. Çevrelerine aldırmaz tutum içindeler. Üçüncüsü onlardan farklı. Bize daha çok benziyor. Ama Türk değil. Sonradan anladığıma göre ikisi Alman, diğeri Selanik’te yaşayan bir yunanlı. Her üçü de eğitim için Türkiye’delermiş. Az çok da Türkçe öğrenmişler.
Merakımı yenemeyip sordum.
Türkiye’deki (tabi ki İstanbul’un dışını tanımıyorlar) Türklerle, Avrupa’daki Türkleri karşılaştırır mısınız? Ne farklar görüyorsunuz? diye sordum. 
Yunanlı olan Türkçeyi biraz daha iyi biliyor.
Aldığım yanıt:’’Avrupa’daki Türkler daha KONSERVATİF,,
Konservatif insan ne demek olduğunu bilemediğim için hemen araştırmaya koyuldum.
Sonuçta bizde muhafazakar, tutucu, gelenek bilinen insan tipinin İngilizcedeki karşılığı ‘’KONSERVATİF,, miş.
Bu sözcük üzerine epeydir kafa yoruyorum. Hakikaten tutucu insanlara niçin konservatif deniliyor? 
Çünkü konserve sözcüğünün anlamı bozulmadan saklama işi.
Gıdaları konserve yaparak saklarsınız, pek sorun yaşamazsınız. Ancak bilgileri olduğu gibi, hiç değişime uğramadan saklamaya kalkarsınız işte orada sorun başlar. Yoksa dünyanın hala tepsi gibi olduğunu, depremlerin nedeninin sarı öküzün boynuzlarını sallamasıyla oluştuğuna inanır oldunuz. Ortaçağ bu tür örneklerle doludur.
Bir insanı konserve düşüncelerle doldurmayı başarırsanız, o insan artık konserve kutusu kafalı olmaktan kurtulamaz.
İşte bu tür insanları çok kolay yönetebilirsiniz. Çünkü artık o, hiçbir zaman düşünmek istemeyecek, başkalarının da kendisi gibi olmasını isteyecektir. Çocuklarını da böyle yetiştirerek ‘’buyurganların,, buyruklarına kayıtsız şartsız itaat etmelerini sağlayacaktır.
İşin doğası gereği bu türden toplumlarda itaatkârlar olduğu gibi buyurganlar da olacak. Buyurganlar çoğu kez de yöneticilerdir.
Buyurgan-İtaatkâr ilişkisi bazen öyle bir noktaya ulaşır ki; insan aklının sınırlarını (tabiî ki düşünen insandan söz ediyorum) zorlar. Buyurgan yöneticilerine deve kurban edenler mi? Onun abdest suyunu içmek için kuyruğa girenler mi? Buyurganın doğduğu köyün toprağını yiyenler mi?
Neler? neler?
Konserve kutulu kafalı insanların yetişmesinde ‘’EZBERCİ EĞİTİMİN'' etkisi yadsınamaz. Her nedense bu tür eğitim eleştirilse de bir türlü terk edilmez. Demek ki bazılarının işini kolaylaştırıyor!
Sevgili okurlarım,
Ezberci eğitimle yetişen insanların oluşturdukları toplumlarda ‘’DEMOKRASİ'' denilen sistemin yerleşip kök salması zordur. Çünkü konserve kafalılar akıllarını kiraya vermişlerdir. Kendileri kullanmayı pek sevmezler.
Onların arzuladıkları ve alışık oldukları yönetim sistemi ‘’OTOKRASİ'' dir.
‘’OTOKRASİ''yönetim gücünün ‘’OTORİTE'' nin elinde olduğu yönetim biçimidir.
 
Toplam blog
: 291
: 1113
Kayıt tarihi
: 12.07.12
 
 

Emekli öğretmenim. Kitap okumayı ve düşüncelerimi paylaşmayı çok severim. Tarih özel ilgi alanımd..