Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '18

 
Kategori
Öykü
 

Kontrollü Çay Kıraathanesi Muhabbetleri-4

Kontrollü Çay Kıraathanesi Muhabbetleri-4
 

-Bak Aktar,gene zar tutmaya başladın. 
-Yok be Haydar Baba!Sen gele atıyorsan bunda benim suçum ne?Ah,işte gene hep yek attın. 
-Tek kapı açık,şimdi onu da kapatırsın,demeye kalmadı kapattın Aktar. 
-Sen biraz bekle Haydar Baba!Belki açık verir. 
-Sanmam Şerif Ali. 
-Tamam yenildim.Kabul ediyorum.Mideme ağrılar girdi valla.Mide ağrısı dedim de aklıma geldi:Aktar bunun çaresi nedir? 
-Çaresi şu:Benim gibi tavlanın kitabını yazmış olanlarla oynamayacaksın.Bir de kefir içeceksin Haydar Baba,kefir. 
-Havan batsın!Bunun acısını çıkartırım bir gün elbet.Konuş istediğin kadar.Çünkü gün,senin günündür. 
-Kefir dediğin şey nedir,o ne işe yarar? 
-Avcı,kefir mide ağrısından,bağırsakların düzenli çalışmasına,astımdan prostata varıncaya kadar 15-20 çeşit rahatsızlığa iyi gelen bir içecek.Ayran gibi,ama özel bir mayası var.Evde bile yapılabiliyor. 
-Adını duydum,ama hiç içmedim. 
-Eskiden Türklerin çok sık kullandığı sağlıklı bir içecekmiş,sonraları unutulmuş.Hele günümüzde içecek deyince kefiri kim aklına getirecek,kola mola varken?Çoluğa çocuğa kefir içereceksin,olmadı ayran içireceksin.Kolayı,gazozu da evin kapısından içeriye sokmayacaksın.Bak bakalım o zaman hastalık mastalık kalıyor mu? 
-Kontrollü kefir satmadığına göre,biz de mecburen,tavladan kazandığımız şu gazozumuzu içelim bari. 
-Hamlet,Aktar’a gazoz ver;diğer arkadaşlara da sor bakalım ne içerler.Nasıl olsa yıkılmasına yıkıldık,bari tam olsun. 
-Sen de son zamanlarda önüne gelene yenilirsin be Haydar Baba.Gazoz ağacı diyorlar o yüzden bazıları sana. 
-Desinler Çalık.Ben işimi bilirim.Yemleme yapıyorum yemleme.Balığa gittiğimde de önce elimdeki yemlerin birazını suya atarım.Sonra çekmeye başlarım yemlenen balıkları tek tek. 
-Haberin var mı baba,Halit Ağa’nın çiftliğini soymuşlar. 
-Yok,senden duydum Dereli.Çiftlikte soyulacak ne var ki? 
-Ne olacak,beş tane inek çalmışlar.Her biri 2500-3000 lira eder en azından.Adamlar dayamışlar çiftliğin kapısına kamyonu,yüklemişler inekleri. 
-Olur mu öyle şey?Heralde kucaklarına alıp bindirmediler inekleri. 
-Çiftliğin dış kapısının biraz ilerisinde bir tümsek var ya.Oraya dayamışlardır kamyonu.
-Çiftlikteki adamlar,köpekler ne yapmışlar onlar inekleri çalarken? 
-Orasını sormadım,ama şunu da duydum.İnekleri götürenler Halit Ağa’ya telefon etmişler.”İneklerine kavuşmak istiyorsan 3000 lira ver,yoksa yakında sucuk olarak yersin ineklerini” demişler. 
-Bir inek parası verip beş ineği geri almak daha mantıklı.Ya da bekle,belki polis yakalar soyguncuları! 
-Soygunun,hırsızlığın şekli de değişti. 
-Son günlerde çok arttı bu hırsızlık olayları. 
-Beni de soymaya kalktılar,Dereli. 
-Hadi be Çulsuz,yalan söyleme.Burada en son soyulacak adam sensin.”Cebi delik adam,haramilerin yanından ıslık çalarak geçer” biçiminde bir söz hatırlıyorum.Bu söz sanki senin için söylenmiş. 
-İki gözüm önüme aksın ki… 
-Yemin etme Çulsuz.Nerede ve nasıl oldu,onu anlat. 
-Dört gün önce fırının sokağından geçerken oldu. 
-O sokak çok karanlık.Çocuklar sokak lambasının ampulünü kırmışlar.Geçende ben bile geçerken oradan çekindim doğrusu. 
-Ehh,Deli Hamza bile çekindiyse… 
-Fırını geçtim,tam köşeyi döneceğim üç kişi bitti yanımda.Biri bir koluma,biri öteki koluma girdi.Diğeri de bıçağı çekti,dayadı boğazıma. 
-O soyguncular kesin buralı değildir.Buralı olsalar Çulsuzu soymaya kalkarlar mı?Ya da acemi sayılırlar bu konuda.Çünkü “şaşkın ördek,başını bırakır kıçından dalar”mış. 
-Amma laf söyledin be Avcı Osman.Ne ilgisi var söylediğinin olayla?Hem bırak da adam anlatsın… 
-Ceplerime,hatta çoraplarımın içine bile baktılar.Tabii beş kuruş bile bulamadılar. 
-Şaşırmıştır adamlar.Şansızlığın bu kadarına da deyip basmışlardır küfürü.Belki de sana acıyıp aralarında topladıkları üç-beş lirayı vermişlerdir. 
-Ne acıması Hamza abi?Temiz bir sopa çektiler.Baksana,dudağımdaki yara hala geçmedi.Utancımdan dört gün evden dışarı çıkmadım.Yaralar geçsin diye bekledim. 
-Niye dövüyorlar,elin garibini?Vicdansızlar… 
-“Sen adam değil misin?Neden yanında para taşımıyorsun?” deyip dövdüler. 
-Hamlet al şu parayı.Çulsuz’a ve ocağın yanındaki arkadaşa birer ekmek arası tavuk döner yaptırt,birer de gazoz aç yanına. 
-Tamam ,Deli Hamza. 
-Öteki kim Hamza?Buralarda pek görmedim onu.Yabancı mı?Çünkü “yabancı koyun kenarda yatar”mış,o da baksana bir kenarda,sanki sandalyeye emaneten ilişmiş gibi duruyor. 
-Yok canım bizim buralı da,kontrollüye pek uğramaz. 
-Ne iş görür? 
-İşi gücü yoktur.Dua ile,zikir ile geçirir vaktini.Bazen mevlüt okuyanların yanına takılır.Mevlütte ikram edilenlerle karnını doyurur,belki üç-beş kuruş veren de olur.Derviş gibi bir şey canım… 
-Desene boşuna dememişler “gavurun tembeli keşiş,müslümanın tembeli de derviş olur”muş. 
-Bu tip insanların sayısı da çok arttı bu günlerde.Ortam da müsait nasıl olsa. 
-Geçim dünyası Haydar baba,geçim dünyası… 
-Doğru,çaresizlik de bazı şeylere neden olabiliyor.Şimdi bir de ekonomik kriz belası var.Yani vatandaş için “gök demir,yer bakır” oldu. 
 
(Devam edecek...)
 
**
NOT: Mekan gerçektir; Kapuzbaşı Şelalelerine giden yol üzerindedir. Sahibi Cuma Akçakoca maalesef 7 Mayıs 2017 tarihinde vefat etmiştir...
 
 
Toplam blog
: 1081
: 980
Kayıt tarihi
: 30.07.10
 
 

Uzun yıllar çeşitli sitelerde Oruç Yıldırım adı ile yazı yazdım. Dört tane romanım ve çokca da de..