Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '07

 
Kategori
İstanbul
 

Konuk olmuş imbat İnciburnu'na

Konuk olmuş imbat İnciburnu'na
 

İstanbul doğduğum, büyüdüğüm, üzüldüğüm, sevindiğim, sevildiğim, sevdiğim kent. Öyle güzeldir ki, öyle mutlu kılar ki insanı, bazen sırf ondan ayrılmamak için dilerim geç ölmeyi. Kadıköy Karaköy vapuru bile yeter bu tarih kokan kente duyduğum o uykudaki hüzünlü gizli aşkın canlanmasına. İstanbul bir kraliçedir, çocuklarını sarıp sarmalayan bir ana. Çocukluğumdan beri her ayrılışımda rüyalarımda kavuşuğum, beyaz köpüklü etekleriyle Anadolu ’yu Trakya ’ya bağlayan bir ana kraliçe. Sıkıldım mı üzüldüm mü şefkatli kollarıyla sarıveren, ferahlatan, esen yeli ile göz yaşlarımı kurutuveren…

Bu gün de bir yolculuk yapmam gerekti Karaköy ’e. Hemen koştum vapuru burnundaki açık bölümdeki yerime oturdum. Deniz dalgalıydı, martılar da kıyıda, mendirekte. Koskoca tekne rüzgârda adeta bir ceviz kabuğu gibi sallanmaya başlayınca küçük çocuklar gibi neşelendim. Kaç gün olmuştu vapura binmeyeli? İçimdeki tembel çocuğu azarladım. Oysa bazen hiç inmeden ayni vapurla akşama kadar iki sahil arasında gidip gelme hayalleri kuran ben değil miydim?

Güzel bir rüzgâr çıkmıştı tatlı tatlı saçlarımı dağıtan. İzmir’in Dikili’nin güzelim İmbat’ı kentimize konuk olmuş sandım. Onun utkusundan gazetem katlı kaldı, kitabım da çantamda.

Mendirekten çıkıp önce nazlı nazlı Boğaz’a yöneldi vapur. Kızkulesi açıklarında denizaltı tüplerinin inşaatı devam ediyordu. Birkaç kare fotoğraf çektim. Tam Kız kulesine bakarken anımsadım. Çok küçüktüm 3-4 filan olmalıyım. O bembeyaz kuleyi denizin içinde ilk görüşüm müydü acaba? Kuleye bayılmış, aşık olmuştum. Nilüferin Sırma Saçları hikayesinde annemin bana okuduğu o öyküde, bahtsız Nilüfer’in kötücül cadı tarafından hapsedildiği kule olmasındı sakın. Artık hayallerimde ve rüyalarımda yeşil ılık denizin üzerinden yürüyerek, batmadan kulenin yanından geçerek Şemsipaşa’nın oradaki kumsala çıkıyordum. Tüm Boğazı enine yürüyerek mutlulukla kat ediyordum. Bazen elimde de çın çın denen bir oyuncak tekerleğim de oluyordu. Bu rüyayı çok zaman görürdüm.

"Ben çoktan geçtim Boğaz’ı yürüyerek" dedim tüp geçidi yapanlara...

 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..