Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '13

 
Kategori
Güncel
 

Konuşan Kitaplar!

Konuşan Kitaplar!
 

Konuşan kitaplar


Her yazar-çizerin aldığı davetler vardır; beni de davet ediyorlar sağ olsunlar, genelde İzmir dışı olduğundan katılamıyorum ama bu seferki tam da İzmir’deydi, hem de ilk duyduğumdan beri içten içe destek verdiğim bir proje içindi: Konuşan Kitaplar!

Görme özürlüler için Ege Üniversitesi tarafından üç yıl önce başlatılan ve şu an ciddi destekçileri bulunan bir sosyal sorumluluk projesi…

Görme özürlüler için konuşan kitaplar!

Tam da “Engelliler Haftası” için hazırlanan bir etkinlik; traji-komik tarafı dört ay tam da bugün bitip beşinci aya girdiğim yürüme engelimden dolayı!

******

Altı-üstü ayak bileğim parçalandı; iki ameliyat geçirdim, henüz yürüyemiyorum ama tahminen yürüyeceğim (İnşallah) ve engelliler haftası kapsamında gerçekleştirilen bir davete katılamıyorum!

Yerimde olan engelliler halime gülüp geçerler; “Peh” derler, “O da bir şey mi!”

“Bir ayağın tutuyor, iki elin… Gözlerin görüyor; behey kadın daha ne istersin!…

******

Annemin devam ettiği Karşıyaka Belediyesi Bilge Çınarlar Yaşam Kulübü’nün konseri var Salı günü; geçen sene pek severek izlemiştim, yine izlememi istiyor gönlü.

Ev asansörsüz, ikinci ameliyattan sonra basabilirsin ayağına dedi doktor, ki henüz dikişler alınmadı; bas korkusuzca (acıyı da iktir et) de… Ayak taşımıyor be seni şekerim, taşımıyor!

Üç katlı evden hep Karşıyaka Belediyesi’nin ambulans hizmetlerinden yararlanarak gittim-geldim zorunlu hastane durumları için…

İlk kez bu gün ısrara dayanamayıp (Anneler günü hatırına) keyfi olarak evden çıktım.

İyi ki çıkmışım; etraf güllük-gülistan! Güller her tarafta, ortalık yemyeşil ve temiz hava! Üstelik de edepsiz Ege güneşi!...

Keyifli bir kahvaltı Foça yolu üzerinde…

Bedeli ne mi?

Öncelikle çokça sevecenlik; sonra güven… Popo ile inilen merdivenler, merdiven aralarında dizlerinin üstünde dikilip de yürütece tutunma aşamasında sana sunulan güvenli eller…

Dönüşte popo ile merdivenleri çıkış daha zordu; ama bir güzel tarafı vardı ki: yediğimi bir nebze de olsa yaktım abi!

(Bu arada, ufak bir bilgi olsun: Merdivenlerde sürüneceğini bildiğinden insan önce içine sevdiği bir eşofman altını giyiyor, sonra daha az sevdiği bir eşofman altını üstünü geçiriyor.

Merdivenleri sile sile indikten sonra düz zemine geldiğinde cartt diye üstündeki eşofmanı sıyırıyor. Bir poşete konuluyor o eşofman altı; zira dönüşte tırmanırken yine lazım olacak! O güne dek hiç yapmadığın “Yaşlı kadın” çantası hazırlıyorsun kendine: İçinde merdiven iniş sonrası ellerini temizleyeceğin ıslak mendil poşeti, ayakların üşürse giyeceğin çoraplar (Çorapları peşinen giymiyorsun zira ayakkabı giyemediğinden dolayı terlik kullanıyorsun, terlikler de kaydırıyorlar; kendini garantiye almanın en basit hali: Çıplak ayak!)

******

Velhasıl; bu kadar detayı niye anlattım size, hadi bir sorun!

Şımarıklığımdan değil vallahi; Allaha şükür hali hazırda gözleri iyi-kötü görür, elleri çalışır, ayaklarından biri sağlam diğerinin eli kulağında olan kişinin hali budur; varın diğerlerini sizler düşünün diye!...

******

Onlar; üstesinden geliyorlar diye öncelikle, gelmeyip de ne yapacaklar azmiyle ve maalesef ki anlatsalar da “acıma duygusu üretme” gibi bir kaygıdan dolayı; hem de hiç acınmak istemediklerinden dolayı suskun kalmayı, çoğu kez, yeğliyorlar…

******

Eminim; benim yerimde yıllardır yürüme engelli olan biri pek katılmak istediğim o davete cesurca giderdi!

Annemin gönlü ille de beni görmek istiyor ya konserinde; popomla da iner-çıkarım merdivenleri, sorun değil, ya tuvaletim gelirse?   

“Tutarsın belki…” diyor, canım benim; ya tutamazsam?

******

“Engelli” dediklerimiz aslında ne engelleri aşıyorlar; benim tuvalet sorunuma gülüp de geçiyorlar belki; belki işte bu nedenle engelli tuvaleti olmalı diyorlardır…

Tuvalet de yetmiyor şekerim, merdivensiz hafif eğimli platform da gerekiyor!

Bu engelli geçişi amaçlı tasarlanan ve mecbur kılınan eğimli geçiş laf olsun diye yapıldığında dim-dik bir beton; pazar arabası ile normal insan çıkamıyor!

Bir de; ki eskiden beri pek sinir olduğum, o eğimli geçişler önüne utanmadan park edilen arabalar!...

Market önlerinde, efendime söyleyeyim, sokak bağlantı yerlerinde, hatta resmi binalar önünde sağlıklı insanların arabaları pat diye engelli geçiş amaçlı yapılmış eğimin önüne park ediliyor; ulan, elin-ayağın tutuyor, sağlam adamsın sanılıyor ama aklın engelli, bir sokak sonraya park et de kapama engelli yolunu, değil mi!

******

Yok şekerim, engelli yolları ya laf olsun torba dolsun diye yapılıyor- engebeli-mengebeli, ya önüne cart diye bir araç park ediyor; belli ki ailesinde hiç yok engelli!

(Allahtan aynı konuyu bir-iki yıl önce de yazmıştım da sosyal sorumluluğum sırf engelli olmamdan dolayı değil diye göğsümü gerebilirim: Engelli yollarının önüne parkeden araçlar üzerlerine “Engelli girişini kapattığınızın farkında mısınız” diye postitler yapıştırmış ve sizleri de aynı şekilde uyarmaya davet etmiştim. Ohh, kendimi de akladım; aklamasam üzülürdüm! İlle de başına mı gelmesi gerekiyor bir insanın diğer durumdaki insanları anlaması için diyerek kendimi yırtan, kendimle beraber etrafımdakileri de çıldırtan biri olarak!)

******

“Engel” denilen “Engellilik” hali kişinin yaşamını ciddi anlamda kısıtlıyor, bu doğru!

Yaşam içinde iş görme gücünü, aşk-meşk işlerini de bir şekilde etkiliyor bedensel engellilik, ne yalan…

Zihinsel engelli bireylerimiz için ise söylenecek çok şey var lakin vakit dar: İçime en çok işleyen bir örnek vereyim, izninizle: Sırma saç ne demek, O’nu görünce anladım; altın renginin birkaç ton koyusu, bukle bukle saçların İzmir güneşi altında ışıltılar saçarak parlayıp göz almasıydı ki bir çağlayandı, yeminle, öyle gür akan; ve öyle duru bir ten üstüne bezenmişti ki kirpikleri güzel gözlerini saklayamıyordu ve hokka burnu inatla cezbediyordu!

Bir görenin bir daha görmek için başını çevirmeye dayanamayacağı güzellikteydi; pembe teni ise gülleri kıskandırdı, o kadar yani! Bacakları hafiften açıktaydı da gördüm…

Minibüsteydim, bir kadın ki hiç aklımda kalmamış şekli şemali, ne yazık, kucağında bir prenses taşıyor; prensesin yaşı beş-altı falan…

Memleketin bir yerinden taa buralara gelmişler şifa niyetine; sırma saçın ne olduğunu öğrendiğim güzel kızın hiçbir yeri tutmuyordu; annesi-babası tutuyordu onun yerine yaşamı!

Yıllar öncesiydi, henüz sezaryen yasaklanmamıştı lakin doğum doktoru, artık niyeyse, ısrarla normal doğum diye ısrar etmiş.

Sonra da bebeğin kafasına vakum aletini geçirivermiş!

Geçiriş o geçiriş!

Bizim sırma saçlı prensesin beyin dokuları zedelenmiş!

“Doktora ne yaptınız?” diye sordum, her doktorun yüzde bir oranında hata riski varmış dedi annesi…

(Bu olaya şahit olduktan sonra oğlumu doğurmadan önce doktorumla bir anlaşmaya varmıştım ya: Vakum aletini asla istemiyorum!

Bilmeyenlere bir uyarı: Bebek doğum aşamasında yola girdikten sonra asla sezaryene dönüş olmuyor; öyle kısa sürelerde verilmesi gereken bir karar yani…)

******

Son sözler olarak diyeceklerim şudur ki: ( Tanrım, kadın sonuna geldi yazının! diye sevinenleri anlayışla karşılıyorum; epey abarttım, farkındayım! Yarıda kesenleri ise asla kınamıyorum!)

Gidebiliyorsanız Karşıyaka Belediyesi’nin bünyesinde gerçekleşen Bilge Çınarlar Yaşam Kulübü’nün Salı günü düzenlenecek olan konserine gidin; en azından beni yerime… Yani, annemi yalnız bırakmayın…

Engelliler için ayrılmış yerleri sağlıklı kişiler olarak kullanmayın, engelli geçişlerini ihlal etmeyin, edenleri de uyarın!

Engellilere acımayın, empati yapın ve yalnızca yardımcı olmaya çalışın…

Bedensel ve zihinsel engelli görünmeyip de ülkeyi satma, savma, efendime söyleyeyim, savaşa sokma gibi eylemler içinde olanların aslında vatanseverlik, insanseverlik özürlü olduklarının ayırdına varın; bu duruma acıyıp-acımamayı da vicdanınıza bırakın…

Bedenin gözü kör, kolu-bacağı sakat olsa da; algısı azalsa da “Gönül Gözü” yeter be!

Yeter ki vicdanınız engelli olmasın!…

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..