Konutta başarılı bir alım nasıl yapılır?

Hemen hemen herkesin sonuçlarını tahmin ettiği ama bazıları için büyük bir coşku bazıları için de hayal kırıklığı yaratan seçimlerden tek partili bir iktidarın çıkması hiç şüphesiz emlak sektörünü canlandıracaktır. Sektörün canlanmasının anlamı ise konut alımlarının artmasıdır. Şu aşamada emlakta her şey yolunda görünürken, bankaların peş peşe konut kredi faiz oranlarında indirime gitmeleri, emlakta durgun olan yaz aylarının yarılanarak hemen peşinden gelen eylül ayında canlanacak olan piyasa ve ertelenen konut alımları umutları artırıyor. Buraya kadar her şey yolunda ancak cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanacak bir tıkanıklık ve peşinden gelebilecek belirsizliklerin sektörü tekrar dibe vurması da şaşırtıcı olmamalı. Bu nedenle sektörde çok büyük beklentilere girmeden temkinli bir bekleyiş sergilemek yerinde olacaktır.

Şimdiye kadar konut alımında belirleyici olan kredi faizlerinde yaşanan düşüşler bile sektöre ciddi oranda etki etmezken, yapılan açıklamalar ve göstergeler kredi faizlerinin düşeceği yönünde; kaldı ki tüm sektörde umutlarını buna bağlamış durumda. Peki, kredi faizleri ne zaman düşer ve faiz oranlarına göre ne zaman konut almak gerekir? Burada asla dikkatlerden kaçırılmaması gereken bir gerçek var. O da konut kredi faiz oranlarının ancak belli bir seviyeye kadar düşeceği. Faiz oranları yüzde 0 oranına inmeyeceği için Türkiye koşullarında yüzde 1 oranlarına yaklaşılması durumunda kredi kullanarak konut almak uygun olabilir. Faizlerin 2008’den itibaren yüzde 1 seviyesine ineceği beklense de bu oranlar uzun bir süre aynı bantta devam edecektir. Bu nedenle yüzde 1 seviyesinden kredi kullanarak uygun taksitlerle konut alınabilir. Türkiye’nin genel gelir durumu düşünüldüğünde yüzde 1 seviyesi bile yüksek olmasına rağmen bunun ötesi şimdilik çok iyimser bir yaklaşım olacaktır. Burada, düşük gelirlilerin TOKİ’nin satışa çıkaracağı konutları beklemekten başka bir çaresi kalmıyor.

Son bir konu ise konut fiyatlarının yükselip yükselmeyeceği... İlk planda arz-talep dengesine bağlı olarak artan ya da azalan konut fiyatları son bir yıldır talepte yaşanan durgunlukla biraz olsun gerilese de kısa vadede seçimlerin psikolojik etkisinin dışında fiyatların yüksek oranda artmayacağı düşünülüyor. Yeni yapılan projelerde maliyetlerde yaşanan artışla birlikte fiyatların yüzde 10 civarında artacağı öngörülse bile piyasanın büyük bir bölümünü oluşturan ikinci el konutta ise aynı oranda artışın yaşanacağı düşünülmüyor. Ancak konut kredilerinin faiz oranlarında yaşanacak kayda değer düşüşlerle birlikte talepte yaşanacak hareketlilik beraberinde bu konutların da fiyatlarını uzun dönemde artıracaktır.

Sonuçta, seçimlerin ardından halen bazı belirsizlikler devam etse de konut almak için gayet uygun bir dönemde bulunuyoruz. Bu dönemde yapılacak bir alım siyasi sürecin de sancısız atlatılması ile başarılı bir yatırıma dönüşebilir.