Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '09

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Köpek açılımı

Köpek açılımı
 

10 yaşında 3 kız çocuğu harçlıklarından arttırarak ve okulda arkadaşlarından yardım amaçlı topladıkları para ile, hayvan sevgileri de ön plana çıkınca, hayvan barınağına gidip köpekleri besleyip onlarla birlikte güzel bir gün geçirmek istediler. İlk hedef Beykoz hayvan barınağıydı. İnternet sayfası olan ama üzerinde adresi ve irtibat numarası bulunmayan barınağı bulmak için Beykoz belediyesi arandı ama çıkan görevli de barınaktan pek haberdar değildi. Tahmini bir tarif yaptı. Çocuklar Beykoz hayvan barınağını bulamayınca, Ömerli belediyesine ait hayvan barınağında karar kıldılar, orada da sadece köpeklerin sesleriyle yetinmek durumundaydılar. Çünkü sadece mesai saatlerinde açık olan barınağa hafta sonu gelen ziyaretçiler de bu çocuklar gibi elleri boş dönüyorlardı. Yaşadıkları bölgenin yakınlarındaki Ataşehir hayvan barınağı neden sonra akıllarına geldi ve oraya gitmeye karar verdiler. Hayvanlarla birlikte olarak ve onlara sevgilerini vererek, emeklerinin karşılığını aldılar.
Bu günlük geziyi düzenleyenler kızım ve sınıf arkadaşlarıydı. Bu yaşlarında Türkiye'nin gerçeklerini öğrenmeleri anlamında faydalı bir gün yaşamışlardı.
Çocuklarımız ve bir kısım halkımız hayvanlara oldukça duyarlı, onlar için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorlar. Peki! Bu yeterli mi? Tabii ki yetersiz, bu yetersizliğin yanında, hükümetin yeşille barışık olmadığı gibi hayvanlara da pek sıcak bakmadığını görüyoruz. Nereden mi? Gazetelerde sütun sütun haberler söyle diyor; Başbakan, bir gazetenin yazarına yönelik "Bunların sevgili köpekleri vardır, onlarla yatar, onlarla kalkarlar. Durumları budur. Benim milletime, vatandaşıma bunu yakıştırmaya kimsenin hakkı yoktur". Sonradan oluşan tepki için oluşturulan seçim açılımı ise köpek maması dağıtmak, tıpkı kömür ve beyaz eşya dağıtmak gibi. Seçim dönemi tutulmayacağı belli olan verilmiş sözler gibi, hayvanlara yakınlıkları da sadece seçmenin oyunu alabilmekten ibaret.
Tüm hayvan barınakları gibi Ataşehir'deki barınakta bakımsız ve unutulmuş. Ama bu tip yerleri unutmayan hayvan severler ve geleceğimizin umut kaynağı çocuklarımızın var olması sevindirici. Barınak çalışanları, alışılmadık ölçüde nazik ve insancıl. Zaten hayvan ve doğa seven insanlardan kimseye bir kötülük gelmez.
Günün en kötü tarafı, barınağın taşınacağı ve yerine modern ve yüksek binaların yapılacağı haberiydi. Aslında bu tip haberleri sık sık alıyoruz ve sonuçlarını da maalesef görüyoruz. Barınakta kafanızı kaldırıp biraz yukarılara bakarsanız hayvan ve doğa sevmez siyasilerin yaptıkları eserleri görebilirsiniz. Evet, şimdide bu hayvanların sefalet içinde yaşadıkları bu yere gözlerini diktiler. İstanbul'da katledilmeyen boş alan bırakılmadı. Her yere AVM'ler ve taştan yapılar kondurdular. Sonuçlarını hiç düşünmediler ve düşünmüyorlar da; Bu semtlerin altyapısı müsait mi? Bu kadar nüfusu nasıl sulayacağız ve nasıl aydınlatacağız? Bu insanları nereden taşıyacağız? Bu yollar yeterli mi? Yeni yol yapmaya yeterli alan var mı? En önemlisi bu kadar insanın, "İNSAN" gibi yaşayabilmesi için gerekli yeşil alanları ayırıyor muyuz? Her toplu konut sitesi kurulduğunda bir camii alanı ayırıyoruz, sosyal tesis (AVM) düşünüyoruz. Peki, yeşil alan olarak sadece sitelerin içindeki birkaç ağaç ve çimeni yeterli mi görüyoruz? Yetmez! İnsanların insanca yaşayabilmeleri için, geniş ve bol ağaçlı alanlara ihtiyaçları var. Sadece insanların mı buna ihtiyacı var? Şehirlerimizin de nefes alabilmek için bu tip alanlara ihtiyacı var. Şehirler taştan, betondan ve ranttan oluşan mekanik oluşumlar değillerdir. Yaşayan organizmalardır. Şehirlerimizi yaşatmalıyız. İnsanları da şehirlerde, yaşayan ölüler gibi değil de, gerçekten yaşayan mutlu canlılar olarak düşünmeliyiz. Üç ağacı bir arada görmek için şehir dışına gitmemeliyiz. Sokaklarda peşinden belediye ekiplerinin kovaladığı köpekleri görerek büyümemeli çocuklar. Her gün asfaltta hayvan ölüleri ile karşılaşmalı insanlar. Hayvan barınaklarımız da hayvanat bahçelerimiz ve doğa parklarımız gibi şehrin göbeğinde ve gururla ziyaret edilebilir olmalı.
Çocuklarımıza hayvanları küçük yaşta sevdirebilirsek, büyüyüp de siyasetçi olduklarında ağızlarından böyle garip söylemler çıkmaz ve seçimlerde oy almak için değil gerçek hayvan sevgisiyle güzel icraatlar yaparlar.

 
Toplam blog
: 14
: 1022
Kayıt tarihi
: 17.12.08
 
 

İTÜ Elektronik ve Haberleşme Bölümünü 1986 yılında bitirdim. Bu yıldan beri Mühendislik çalışmalarım..