Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '20

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Köpek Kalbi Edebiyat Sinema

Merhaba 
 
Bulgakov' un " Köpek Kalbi" romanından sonra 1988 yılında kitaptan uyarlanan filmini izledim. Film izlerken bütününün bende uyandırdığı duyguya bakıyorum önce. Hangi yoğunlukta yaşadım ve bunu sağlayan ne oldu? Bende olan şeyi mi tetikledi? " Yarama mı tuz bastı? " Yirmi, otuz yıl önceki limonlu pastanın unutamadığım tadını mı damaklarımda hissettim? Esasen bütün sanat unsurlarına bıraktığı his olarak bakıyorum. Sonrasında nedenini düşünüyorum. Resimde de çizgiler, renk, yoğunluk, gölgede bunları arayacaktım.
Edebiyat Uyarlamasında romana sadık kalınmış mı onu merak ediyorum. Her yönetmenin üslubu ayrı olduğundan elbette ki onun sesini de duymalıyız. Sinema dendiğinde beyaz perdeye yansıdığında onu salt kurgusal olarak düşünemeyiz.
Köpek Kalbi romana sadık kalınmış bir uyarlama bir kaç nüans dışında birebir örtüşüyor. Romanı okuyanlar bilir yeni Sovyet insana sert bir eleştiri var. Siyah beyaz olması, aralardaki film içinde film geçişleri beni cezbetti.
Girişte bir iki dakikalık klip karların içinde otobüsün ilerlediği yoldan hem halkın ahvalinden sual ne sormasanız da cevap almanızı sağlıyor. Hem de o dönem düzenli sefere çıkan otobüslere gönderme yapıyor. 
Girişteki o klip beni Kars' a grili siyahlı Rus döneminden kalma binalara, orada caddede yürürken ayaklarımın altında çatırdayan buz sesine, şehirde kuzine sobanın yandığı kitap kafede sokaktaki gelip geçeni izlerken elimi ısıtan çayımdan yudumlarkenki anlarıma götürdü.
 
Toplam blog
: 58
: 484
Kayıt tarihi
: 04.01.12
 
 

Kendinin farkında olmakla başlar herşey.  Akar giderken birşeyler insan tutunmak ister hayata. Bu..