Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '12

     
    Kategori
    İlişkiler
     

    Köpek pisliği

    Geçen Cuma akşamı babam, annem ve abim sinemaya gidiyorduk. Arabaya bindikten iki dakika sonra, babam yüzünü buruşturup sordu,” Hey, birisi köpek pisliğine basmış, hemen çıksın ortaya, leş gibi koktu araba.” Her zaman kendinden emin ve kararlı olan annem atıldı, "Önünüze bakmadan yürürseniz olacağı budur, dikkat edin biraz canım!"

    Abim annemi kızdırmaya bayılır, "Belki sen basmışsındır anne, emin misin sen olmadığına?”. “Yok canım" dedi annem tavrını koruyarak." Ben yapmam öyle şeyler, eminim. Bence bunu yapana ceza verelim de aklı başına gelsin.”

    Babam saf saf sordu, " Canım ne cezası, suç mu bu şimdi, hata olmuş işte, ben öylesine demiştim."

    "Yok yok, verelim" dedi annem, hiç taviz vermeden.."Hata ile adam ölüyor, ne demekmiş öyle hep hata hep hata, geçen yaz hatırlyor musunuz iki saat uğraştım ayakkabılarla banyoda. Ceza da şu olsun, bir hafta süre ile en sevdiğin bir şeyden mahrum olma. Arabadan inince herkesin ayakkabılarının altı incelenecek ve kaybeden bir hafta sevdiği bir şeyden ayrı kalacak, ha ha ha..."

    Abim sinirle atladı."Zaten bütün bu olayın, benim bilgisayarıma el koymak için olduğunu biliyordum", ayakkabısının altına bakmaya çalışıyordu bir yandan ama sıkışıklıktan ayağını tam olarak kaldıramadı. Öfke ile söylenmeye devam etti.

    "Dur oğlum" dedi babam sakinliğini koruyarak.."Benim maçlarıma ya da kahveme de el atılabilir bu durumda."

    O ana kadar konuya katılmayıp haftaya cumartesi Selin'in doğumgününde ne giyeceğimi düşünmüştüm, ama olayın ucu bana da dokunabilirdi, "Saçlarımla uğraşmayacak mıyım yani bir hafta?"

    Ortaya attığı konunun herkesi ne kadar heyecanlandırdığını gören annem gülüyordu," Çıksın ortaya tüm bağımlılar bakalım, ya övünmek gibi olmasın ama hiçbir şeye bağımlı olmadım hayatım boyunca. Hiçbir şey bulamazsınız bana söyleyecek bu konuda, neden mahrum olacağım ki, bu ceza bana işlemez, hoş zaten basmadım, o ayrı."

    Babam ve abimi çok sevindirecek o hamleyi nasıl yaptım bilmiyorum ama tutamadım kendimi..

    "Ya anne, sen de o zaman bir hafta kimseye ne yapacağını söylemeyeceksin. Senin de bağımlılığın bu."

    Babam ve abim zafer sarhoşluğu içinde kahkahalar atarken annem bozuk bir sesle cevapladı.

    "O bağımlılık mı canım, söyletmeyin o zaman, yapmazsanız gerekenleri söylerim tabi..Ama neyse peki, kabul ediyorum. Olan size olur, valla o kadarını söyleyeyim, hiçbir şey yürümez.."

    Geri kalan sürede fazla konuşmadık. Arabadan iner inmez, önce kendi ayakkabısına bakan annem acı gerçekle karşılaşınca daha fazla diyecek birşey bulamadı, kös kös yürüdü sinemaya.

    Babam ve abim o gece, mutluluktan ne yapacaklarını bilemediler. Bir misafir gelse abim bilgisayar oyununda son seviyeye gelmiş, babamın takımı da şampiyon olmuş sanırdı herhalde. Annem ise dilinin ucuna gelenleri yutmaktan patlamak üzereydi. Tüm konuşmalarının yüzde yetmişinin filan etrafındakilere ne yapacağını söylemekten ibaret olduğunu açıkça ortaya çıkmıştı, dut yemiş bülbüle dönmüştü kadıncağız.

    Ben pek ortalıkta görünmüyordum, bu öneriyi sunan kişi olarak annemden fırça yeme olasılığım bir hayli yüksekti.

    Hafta sonu bu minvalde geçtikten sonra, sıkıntılı pazar gecesi geldi çattı. Gece on civarına kadar istedikleri gibi ve annem tarafından hiçbir konuda uyarılmadan  takılan babam ve abim, pazartesi için hazırlanmaları gerektiğini farkedip hummalı çalışmalara giriştiler. Babam pazartesi günkü sunumu için hazırladığı dosyayı bulamıyordu, cumartesi salon masasında bırakmıştı oysa. Ayrıca  lacivert takım elbisesi kuru temizlemeye verilmemişti, üzerinde kahve lekesi vardı, onu giyemezdi sunuma.Gri olan da biraz eski gibiydi, ne yapacaktı şimdi.

    Abim ise matematik ödevini bulamıyordu ve daha yapmamıştı, hemen yapıp bitirmesi gerekiyordu, zaten iki defa ödev unutmuştu, kesin not kırardı öğretmen bu sefer. Fizik kitabı okulda kalmıştı, ve fizik sınavı vardı, nasıl çalışacağını bilmiyordu. Sporda giyeceği, teri emen tişörtü, arkadaşından ödünç aldığı DVD gibi başka kayıplar da vardı, ama fizik kitabı olaya son noktayı koymuştu.

    Evde deli danalar gibi dönüp söyleniyorlardı. Herkesin nesi var nesi yok, ne yapılmalı kontrol eden, etraftaki dağınıklıkları toplayıp herşeyi yerli yerine koyan annemse, televizyonun karşısına geçmiş, House'un kaçırdığı bölümlerini seyrediyordu keyifle. Cumartesiyi patlama noktasına yaklaşarak geçirmiş, pazar günü ise duruma alışıp keyfini çıkarama başlamıştı.

    Bütün bu karmaşada, ben arka planda kalmayı tercih ediyordum. Selin ile smsleşip olanları bol bol gülen yüzle anlatmış, ödevlerimi acele ile yapıp kalan zamanda da dergilere, televizyona  bakmıştım ve hiçbir şeyim kaybolmasın diye azami dikkat sarfetmiştim.

    Sonuçta babam gece geç saatlere kadar oturup dosyasını tekrar hazırladı. Abim umudunu kesip yattı uyudu, fizikten annemden haftalarca saklayacağı bir not aldı, matematik öğretmenine de yalan söylemesi gerekti.

    Bir hafta sonraki Cuma babamın takımı henüz kuru temizlemeye verilmemişti, abimin tişörtü ve arkadaşının dvd'si hala kayıptı. Ama en önemlisi ceza bitiyordu. Aile meclisi toplandı, annemin yasağı törenle kaldırıldı. Ama annem beklenenin aksine, yasağı pek sevdiğini, böyle sıkıntısız yaşamanın kendisine iyi geldiğini belirtti. Artık kendi işine bakacaktı, bizler kendimizi idare edebilecek yetişkinlerdik ne de olsa.

    Babam ve abim gururlu bir şekilde, gerçek mi sahte mi olduğuna emin olamadığım bir mululuk gösterisi sergilediler.."Wow, süper oldu bu yaw", dedi abim.."Bağımsızlık, tam bağımsızlık..".

    "Evet" dedi babam.."Sürünsem de bağımsız sürünürüm, atın ölümü arpadan olsun"

    “Köpek pisliğinden gelen bağımsızlığı neyleyim” diye mırıldandı, annem. “Ama istiyorsunuz, ne diyeyim.”

    Ben yine yorum yapmadan kaynadım arada.

    Annem ne kadar dayanacak bilmiyorum, umarım babam ve abimin bağımsızlıkları sandıklarından kısa sürmez. Ben ise bağımsız olmak mı iyi olmamak  mı, kararsız kaldım. Sanırım daha zamanım var bu sorunun cevabını bulmaya.

     

     
    Toplam blog
    : 1
    : 201
    Kayıt tarihi
    : 05.01.12
     
     

    İlgi alanım hayat  ve insanlar, insanların aydınlık ve karanlık yüzleri, derinlerde sakladıkları,..