Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '16

 
Kategori
Köpek Psikolojisi
 

Köpekleşme

Köpekleşme
 

Üniversite birinci sınıfta '' İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük '' dersinin ilk saatinde, derse giren hocamız teker teker her birimize bu dersin adının ne olduğunu sordu ve sırayla hepimizden o dersin adının ne olduğunu söylememizi istedi.
 
En görünür hallerin en büyük gizleri içinde barındırdığını düşündüren böylesine basit bir soru karşısında soruyu duyar duymaz içine düştüğümüz şaşkınlığı birbirimizden gizleyemiyorduk. En önde oturan arkadaşımız soruyu anlayamadığını söyleyince hoca çok daha anlaşılır ve vurgulu bir biçimde soruyu tekrarladı. 
Bu esnada hocamızın soruyu ilk sorarkenki mütebessim halinden eser kalmamış, yüzündeki ifadesiz bakış, bildiği birşeyler olanların otomatik ciddiyetine dönüşüvermişti. Bu durum suya atılan taş sonrası oluşan daireler gibi amfinin en uzak köşesine kadar yayılırken, herkes için aynı süreleri ihtiva etmesi gereken zaman, giderek yavaşlıyor gibiydi adeta. 
Hoca, bu defa her hecesine ayrı bir vurgu yaparak soruyu bir kez daha sordu:
'' Evladım, bu dersin adı ne ? ''
Soruyu ilk sorulduğu anda duyduğu anlaşılan fakat olayın nereye varacağına dair en küçük bir fikrinin olmadığı belli olan en öndeki arkadaşımız, fısıltıyı andıran bir sesle  '' İnkilap Tarihi Hocam '' diye yanıt verdi.
Hoca arkadaşımızdan cevabı tekrarlamasını isteyince artık iyiden iyiye herkesi kesif bir tedirginlik hali sarmış durumdaydı.
Bu anları öğrencilik zamanlarınızdan bilirsiniz. Dünyadaki tüm seslerin birden bire kesilmiş ve aynı dünyadaki tüm insanların sizin ağzınızdan çıkacak kelimeye odaklanmış olduğunu düşündüren o bitmek bilmeyen anlar.
Arkadaşımız bu defa çok daha kısık bir sesle aynı cevabı vermiş olsa da ortamda hakim olan sessizliğin en dip yaptığı bir noktaya gelindiğinden cevabı herkes tarafından çok daha net bir şekilde duyuldu.
'' İnkilap Tarihi Hocam ''
Sonra hocamız hızlı bir şekilde hepimizden sırayla yanıtlarımızı almaya başladı.
Kimimiz '' İnkilap Tarihi '' kimimiz '' İnkılap Tarihi '' şeklinde yanıtlar veriyorduk. 
Hoca sabırla herkesin yanıtını aldıktan sonra hepimizi şaşkınlığa uğratan şu açıklamayı yaptı :
'' İnkılap '' kelimesini '' k '' harfini ince okumak suretiyle daha doğrusu '' kı '' hecesini '' ki '' olarak okuyup bu şekilde telaffuz ederseniz Arapça'da '' köpek '' anlamına gelen ''kelb '' sözünden mütevellit '' inkilap '' yani '' köpekleşmek '' anlamına getirmiş olursunuz. "
Ancak '' İnkılap '' kelimesini '' k '' harfini kalın okumak suretiyle yani '' kı '' hecesini yazıldığı gibi okuyarak telaffuz ederseniz bu defa Arapça'da değişmek, bir halden diğer bir hale geçmek manasına gelen '' kalb '' sözüne atıf yapmış olur ve doğru bir kullanım yapmış olursunuz.
Ve dolayısıyla benim dersimde bu dersi '' İnkilap Tarihi '' olarak tanımlayan arkadaşlar bu dersi asla geçemez ve daha birinci sınıftan okulu bir yıl uzatmış olurlar.
 
O günden sonra hiçbirimiz '' İnkılap '' sözcüğünü '' İnkilap '' diye telaffuz etmedik.
Geçtiğimiz hafta '' Sapanca'da Katliam Var '' başlığıyla sosyal medyanın ilk sırasına ve ülke gündemine bomba gibi oturan o iğrenç videoları izleyince hayatımdaki bu anektodu hatırlayıverdim.
 
Bir harfin yanlış telaffuzuna yönelik böylesi bir hassasiyetten, Allah'ın yaratmış olduğu bir canlıya yönelik böylesi bir caniliğe varacak vurdumduymazlığa nasıl ulaşmıştık hayret birşeydi.
 
İçinde bulunduğumuz zamanın terminolojisinde vahşileşmeyi veya duygusuz bir şekilde saldırganlaşmayı '' Hayvanlaşma '' olarak ifade etmenin hayvanlara ne büyük bir hakaret olduğunu bir kez daha kanıtlayan basit bir olaydı belki de yaşanan.
 
Belki de artık içinde vahşet barındıran bir olayı tanımlamak için kullanılması gereken fiil '' İnsanlaşmak '' sözcüğü olmuştu biz ve böyle şeylere kalkışan insan müsveddeleri için.
Ne yazık ki; birisi tüm insanlığını bir kenara bırakıp böyle bir şeye kalkışmış ve yaptığı bu iğrençlikle Sapancamız'ı bu iğrençliğin töhmeti altında bırakmıştı.
İçinde bulunduğumuz zamanda toplum olarak normalleşmeye başlayan cinnet halimiz, her gün gelen yeni bir haberle başka bir şekilde dışa vurulurken yaşanan bu olay da gündemin kalabalığı arasında unutulup gidecektir elbette.
 
Lakin unutulmaması gereken birşey varsa o da şudur ki; bu dünyada olup biten herşeyi, bilen ve gören Yüce bir Allah var. Ve o hep söylendiği gibi de sadece yukarda filan değil. O her yerde. 
 
Bunu yapan veya yapanları hiç öğrenemeyeceğiz belki ama şunu çok iyi bilmelidirler ki; Allah'ın öyle bir adaleti vardır ki; er ya da geç bir şekilde tecelli eder ve bu işin faillerini can çekişerek ölen o mahlukattan çok daha fena bir hale sokar.
 
Kendilerinden çıkmasa da çoluklarından çocuklarından bir yerlerinden öderler diyetini.
O zaman belki anlarlar ruh zehirlenmesinin beden zehirlenmesinden çok daha vahim bir son olduğunu.
Allah akıl, fikir daha da mühimi vicdan versin hepimize. 
 
Toplam blog
: 70
: 289
Kayıt tarihi
: 26.07.14
 
 

Sapancalı, Üniversite mezunu, satış pazarlama sektöründe çalışan Errare Humanum Est ve Dum Spiro ..