Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kör kuyu

Kör kuyu
 

Hayat insanın karşısına sürekli yeni problemler çıkartıyor Her yaşta, her alanda maddi, manevî, sosyal psikolojik, toplumsal ve bireysel birçok problemle karşılaşıyoruz, ancak insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerin
den biri; karşılaştığı problemleri akıl, bilgi ve tecrübelerini kullanarak çözebilmesi.
Tarihin her devrinde, her coğrafyada insanlar karşılaştıkları problemleri kendilerine has yöntemlerle iyi veya kötü çözmüşlerdir.

İnsan uygarlığının temelinde de; problemler ve insanlarda var olan onu çözme gücü gelir. Her toplumun bunu çözme yöntemleri de “kültür” kavramını oluşturur.

Önemli olan problemin algılanabilmesidir. Problemi anlayıp, sınırlarını belirler ve tanımlamasını yaparsak, nedenlerini belirlersek çözüm üretebiliriz. Doğal veya sosyal hayatta karşılaşılan bir çok problem, kişilerin ve toplumların kendi algılamalarına ve bulundukl Arı şartlara göre, çözüm bulmuştur.Kimi açlık problemini tahıl ürünleri ile çözerken, kimi de hayvansal ürünler ile çözmüştür.

Her problemin kendisine has yönleri vardır. Bir yerdeki veya eski dönemlerdeki hazır reçetelerin, bu problemin çözümünde uygulanamayacağı veya tam uyumlu olmayacağı bilinmeli ve her problem kendi zamanı ve kendi şartları içinde ele alınmalıdır.

Bir zamanlar, adamın birinin eşeği, bir kuyuya düşmüş.

Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı. Belki, üzerine de toprak dökülmüştü. Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve düşüverdi Hayvancık saatlerce acı içinde kıvranmış, bağırmış kendi dilinde. Sesini duyan sahibi gelip bakmış ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış.

Karşılaştığı bu durumda, kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız
köylüleri yardıma çağırmış. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak diye düşünmüşler.
Ama nafile.Sonunda karar verilmiş ki kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek. Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak atmışlar. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe dökmüş. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükselmiş ve sonunda yukarıya kadar çıkmış. Köylüler ağzı açık bakakalmış.

Hikâye bu. Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır.
Bunlarla baş etmenin tek yolu; yakınıp sızlanmak yerine, düşünüp silkinmek
kurtulmak ve aydınlığa adım atmaktır.

Kör kuyuda olsak bile…

Başarı; mazeret üretmekte değil, çözüm bulmaktadır.

 
Toplam blog
: 94
: 840
Kayıt tarihi
: 23.07.06
 
 

1962 İnegöl/Bursa doğumlu ve İşletme Fak. mezunuyum. Özel bir kursta kurum müdürü olarak görev yapma..