- Kategori
- Şiir
Kor
Önce suskunluğa,
sonra ufak tefek,
kaçak kaçamak sözlere,
sonra gözlere,
sonra saklı kağıtlara dökülür
içinizdeki eriyik.
Korkunun
-ki bu kesinlikle ve yalnızca kaybetme korkusudur-
bütün şekillerinden geçer aşk
ve elenir.
Hükmü kalmaz zamanda.
Tozlu zeminde dağılmış/dağıtılmış şeyler,
kurşundan sığınaklar,
canına okunmuş ilişkiler,
kırık basamaklar,
maskelenmiş hüzünler,
kadife Mart yağmurları,
hele de isyanlar -seslendirilmemiş isyanlar-
en bildik işaretleridir bu halin.
Dilsiz bir sihirdir konuşan,
ve siz her sağanakta
mevsime ve duruma bakmadan,
yeniden defalarca aşık olusunuz
umursamayan bir yüze.
Açık denizde
çatlak kristal gemiler gibi
geçer o yüz limanlarınızdan;
ağır, güzel, eksik.
Unutamazsınız.
Elinizde bir gölge kırılır,
hançerinizde bir gelenek;
ağlarsınız.
Bu çılgınlığı çözemezsiniz.
Tek yapabileceğiniz
günlük prosedürleri uygulamaya devam etmektir.
Bazen gülerek kendinizi eğlendirirsiniz.
Birilerinin inadına,
birilerinin koynunda yaşlanırsınız.
Ve Ankara’ da,
afat bir Mart gecesinde anlarsınız ki
aşklar savaşların esiridir.
Siz farkında olmasanız da!
Suratınızda kutsal utancı ayetlerin,
direncin soyut tufanları,
bedenlerinizde tutkunun tanıklığı,
-eski masallar-
sözlerinizin son hecesinde anlarsınız ki,
hükmünüz yoktur bu çılgın kurguda.
Susarsınız,
size gelir sıra…
Delal Dara KILINÇ
LaL- 2006- Sone Yayınları