Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '12

 
Kategori
Güncel
 

Koramiralden kahreden savunma

Koramiralden kahreden savunma
 

Rusların meşhur bir lafı vardır, ''Moskova bir gecede inşa edilmedi'' diye. Genellikle, sabretmek gerektiği, sonuç almak için zamana gerek duyulduğu hallerde, gereksiz telaş içerisindeki insanlara, biraz olsun sakinleştirmek için söylenir. Bizdeki karşılığı olarak ben, ''Sabreden derviş, muradına ermiş'' olabilir diye düşünüyorum.

Amacın iyi ya da kötü, ki zaten aslında onlar da çok göreceli kavramlardır, olması pek de önem arzetmeden sonuca ulaşabilmek için bir plan, bu çerçevede belirlenmiş ve genel sınırları çizilmiş adımlar, nihayetinde de  bu adımları atacak adamlar gereklidir.

Plan aksaksız olarak yürütülürken, davaya inanan insan sayısını olabildiğince arttırmak hedeflenir ki, sonuca hem daha hızlı hem de daha güçlü varılabilsin. 

Kitle iletişim araçları, propaganda için günümüzde en yaygın bir şekilde bu işlerle ilgili olarak kullanılmaktadır. Büyük medyadan ve onun görsel, işitsel, yazılı kanalları da, internet üzerindeki bloglar, forum tadındaki sözlükler de hep bu propaganda çalışmalarının 'çatışma' alanlarıdır.

Farklı düşüncelerin dile getirilmesinde eskiden her horoz kendi çöplüğünde öterken, şimdi artık diğerinin sahasına gidip orada kendi fikrini yaymak, internet sayesinde oldukça sıradan hale geldi. 

İstenilen bilgiye internet üzerinden kolayca ulaşılabilmesi, ne yazık ki her kolay elde edilen şeydeki hataya yol açıp, kıymet bilinmemesine neden oluyor. Bilgiye değer verilmediği için de, yani kısaca bilgi değersizleştiği için de, üretimi gittikçe kalitesizleşiyor doğal olarak.

Bilgi talebi süreklilik arzediyor ve geometrik bir şekilde artıyor ama aynı şey bilginin üretilmesinde geçerli değil.  Şimdi, şu soru akla gelebilir; bilgi üretilebilir mi? Ve 'bilgi üretmek' ne demektir? 

Bu sorulara yanıt vermek için sanırım öncelikle 'bilgi'yi tanımlamamız gerekiyor. En kısa tanımıyla bilgi, kişinin veriye yüklediği anlamdır. Ortada öğrenme, araştırma veya gözlem yoluyla öğrenilmiş bir veri varsa, gözlem yapan birey bu veriye nasıl bir anlam yüklerse, bilginin oluşumu da ona göre şekillenir.

Veriyi gözlemlerken ya da sonrasında, şahsi özelliklerinizle, bilinçli ya da bilinçsiz olsun, bazen kattığınız, bazen de çıkarttığınız değerler, bilgi üretiminin objektif olmamasına neden olabileceği gibi, ortada veri dahi yokken, varmışcasına bir bilgi üretimi de söz konusu olabilir

Mevcut veriyi, doğru katkılarla  gerçek bilgi yapabileceğiniz gibi, olmayan bir şeye ise amaç doğrultusunda katılanlar ortaya tamamen sağlıksız, yanlış bilgilerin çıkmasına sebep olabilecektir.

Bilgisayarlar, ne yazık ki bilgileri sadece nicel olarak sayabildikleri, niteliksel sayımın ise henüz insan aklına bağımlı olmasından dolayı, internet aracılığıyla ister istemez yanlış bilginin yayılmasına neden olup, bir çok kişinin hayatını da çok ciddi bir şekilde etkileyebilmektedirler.

Bir kaç yıl öncesinde, vatanın birlik ve bütünlüğü, ülkenin de bölünmezliği konusunda pek de derin kaygılar taşımayan yasadışı örgütlerin internet sitelerinde, bazı general ve amirallerin, yakınları için sahte sağlık raporları alarak, onların askerlik yapmamalarını sağladıkları yönünde 'bilgi'ler yeralmaya başlamıştı.

Bu kişilerden bir tanesi de Güney Deniz Saha Komutanlığı 'nda görev yapmakta iken 'Balyoz Soruşturması' kapsamında tutuklanan Koramiral Can Erenoğlu idi.

Koramiral Can Erenoğlu'nun, iki kardeşine birden 'çürük raporu' ayarlayarak, kendilerine sahte belgelerle askerlik yaptırmadığı iddia ediliyordu.

İlk başlarda, devlet ile husumet içerisindeki örgütlerin propaganda sitelerinde yeralması sebebiyle, orduyu yıpratmaya yönelik bilinçli bir faaliyet olarak algılanıp, yasal takibe gerek görülmeyen bu türde yazılar, zamanla 'bilgi'nin internet hızıyla yayılırken doğruluğunun test edilmemesi yüzünden  'askerlik karşıtları ' ve 'bedelli askerlik ' isteyenler tarafından da kullanılmaya başlandı. Neredeyse 60 yaşındaki bir komutanın nasıl olur da askerlik çağında iki kardeşinin olabileceği düşünülmeksizin bu 'sözde bilgi' internet sitelerince çeşitli amaçlar uğruna yayıldıkça yayıldı. Kendisinden 6 ve 8 yaş küçük kardeşleri askerlik çağına geldiklerinde Can Erenoğlu, Deniz Kuvvetleri'nde henüz sadece Yüzbaşı rütbesindeydi, bunu hiç kimse düşünmedi bile. 

Söylem, ''Ordunun komutanları kendi kardeşlerini, çocuklarını askere göndermezken, halk neden evlatlarını askere göndersin?'' şekline geldi. Bu dönüşümde maalesef ; doğu ve güney doğudan gelen şehit haberlerine, halkın tepkisi de eklenince 'bilgi'nin paylaşımı daha da hızlandı. 

Kendi düşünceleriniz etrafına insanları toplamak istediğiniz zaman, 'ortak düşman' yaratmak en eski politik, siyasal yöntemlerden birisidir. Bölücülerin, askerlik karşıtlarının, güçlü orduya sıcak bakmayanların ortak düşmanı peygamber ocağı olarak da anılan ordunun komutanları olmuştu artık, ki işte onlar değil miydi o kadar maaş alıp, Ankara'dan dışarı adım atmaz, kendi çocuklarına da askerlik yaptırmazken, 'sıradan' vatandaşın evlatları hergün birer ikişer şehit düşüyor, onlar ise Antalyalarda golf turnuvalarına katılıyorlardı.

Buram buram ajitasyon kokan tarzdaki haberlerin, amaca hizmet ederek iş yaptığı zamanlardaydık.

Evet, kimse ayranım ekşi demez ama, iyi ile kötüyü ayırt etmeyi bilemeyen bir toplum olarak ne yazık ki doğru bilgi ile yanlış bilgiyi de birbirine karıştırıyorduk. Bu karıştırma işini, kimileri işlerine geldiği için son derece bilinçli, kimileri ise kullanıldıklarının farkında bile olmadan yapıyorlardı ama artık sapla saman birbirine karışmış iş, içinden çıkılmaz bir hal almıştı.

Belirli gazetelerde, ki isimlerini vermekte hiç bir sakınca yok çünkü bir kaç gün öncesinde, zamanında yaptıkları haberlerinin, 'yanlış' olduğunun anlaşılmasına ve bunun kanıtlanmasına da karşın, tek bir özür yazısı bile yayınlamadan internet sitelerinden sözü geçen haberleri kaldıran Taraf, Yeni Akit ve Zaman'da, sürekli olarak 'iddia ediliyor' denilerek, Koramiral Can Erenoğlu'nun kardeşleri ile ilgili haberler hiç ara verilmeksizin tekrarlanıyordu.

İşte tam da o sıralarda 'Balyoz davası ' gündeme oturdu. Birileri, askeriyenin içindeki en gizli olan ve yüksek güvenlikle korunan sözde bilgileri toplamış, disketlere yüklemiş sonra da genç bir gazeteciye teslim etmişlerdi. Bu disketlerde, bir grup üst düzey komutanın adı geçiyor ve hükümeti devirip darbe yapmayı planladıkları iddia ediliyordu.

Balyoz davası çok uzun bir konu olduğu için burada o konuya girilmesi doğru olmaz, o yüzden de biz yine bildiğimiz konuya Can Erenoğlu'na dönelim.

Son Balyoz dalgasında, Gölcük'te Donanma Komutanlığı'nda bulunan disketlerde darbe yapmayı planlayan komutanlar arasında ismi geçen ve kardeşlerine de askerlik yapmamaları için sahte belgeler ayarladığı iddia edilen Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Can Erenoğlu da savcılığa davet edildi.

Kendisine, çeşitli internet sitelerinde yer alan yazılar ve bu yazıların doğru bilgi niteliği taşıyıp taşımadığını araştırmadan, 'iddia ediliyor' diye manşetlerine taşıyan gazeteler sorulduğunda, verdiği yanıtlar ne yazık ki savcıyı ve yargıcı, dolayısıyla da adaleti tatmin etmiyor, 'biz tatmin olduk' denilmediği için de Can Erenoğlu tutuklanıyordu.

Daha henüz bundan sadece bir kaç gün önce gerçekleşen oturumda, Can Erenoğlu mahkemeye delil olarak bir kaç fotoğraf sundu. Bu fotoğraflar, belirli basın organları tarafından da elde edildi ve haberleştirildi. Bu haberler, yine internetin kendi hızıyla yayıldı. Mahkemenin bu haberler üzerinde herhangi bir yaptırım uygulamaması dolayısıyla, konu ile ilgili yazı yazıp, yorum yapmanın da bir sakıncası olmadığına inanıyorum.

KORAMİRALDEN KAHREDEN SAVUNMA

Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Can Erenoğlu, kendisine atfedilen 'kardeşlerine usulsüz olarak çürük raporu alarak, askerlik yapmamalarını sağladığı ' iddiaları karşılığında, kahrolarak mahkemeye kardeşlerinin özürlü fotoğraflarını delil olarak sunmak zorunda kaldı.

Bir kardeşinin, çok küçük yaşında geçirdiği çocuk felci dolayısıyla bir bacağının diğer bacağına göre çok ince ve 10 santim kısa oluşunu, diğer kardeşinin de yine kaza sonucu bir parmağının kopması nedeniyle bir elinde dört parmağının bulunduğunu kanıtlar fotoğrafları mahkemeye gösterirken.....

Hiç kimse ama hiç kimse, hele de Türk ordusunun şerefli bir komutanı bu muameleye layık değildir. Dağdaki teröristi dahi şefkatle kucaklayan, gereğinde davul zurna ile karşılayan devlet, bir komutanını, özürlü kardeşlerinin fotoğrafını kendisini aklayabilmek için delil olarak göstermek zorunda bırakmamalıdır. Bırakın bu konunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitmeye aday bir dava olmasını, insanlık ayıbı olarak hepimizin alnında bir kara leke olduğunu görmezden gelemeyiz... 

Ve maalesef ki delil fotoğrafların mahkemeye sunulmasına, iddia edilen 'bilgi'nin de yanlışlığının kanıtlanmasına karşın dava, yine de bir sonraki duruşmaya ertelendi.

Kısaca Koramiral Can Erenoğlu'nun uzun tutukluluğu daha hala devam ediyor.

İlgili haberler:

gazetevatan

hurriyet

toplumsalhafiza.com/HD72534_koramiral-den-kahreden-curuk-raporu-savunmasi.html

ekonomi-haber.com/Guncel-koramiralden-fotografli-savunma--22254.html

 
Toplam blog
: 344
: 1122
Kayıt tarihi
: 22.07.09
 
 

Okur yazarım. Okur yazarlıktan kastım, okuduklarımı yazmamdır ki, bu yazılarımı genellikle 'kitap..