Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

23 Mart '20

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Koranadan Korkarken

EVE KAPANIP KALMAK ZOR DURUM GERÇEKTEN... KORONADAN KORUNALIM DERKEN RUH SAĞLIKLARI SENDELİYOR. KOCALARI EVDE HANIMLARI, DIŞARIDA DEVLET İSTEMİYOR. EVLERDEN TAŞAN MENOPOZ ANDROPOZ ÇATIŞMALARI KOMŞULARA YANSIYOR!
İşten çıkarılanları da korona değil parasızlık bitirecek.
Hanımların çoğu gün gezmelerine, komşuya misafirliğe gitmeye, emekli beylerin neredeyse geneli de sabah olduğunda sokağa çıkmaya alışkın. Kahvelerde taş kıranları saymazsak, parklarda dolaşanlar, banklarda yaşıtlarıyla sohbet edenler 'devletin aldığı tedbirler gereği' karşılaştıkları yasakla birlikte bunlardan mahruma düştü. Yaşı 65 geçmiş erkekler eve kapanınca hayat orta yaş ağırlıklı aileler için çekilmez oldu. Evlerde adeta Menopoz Andropoz çarpışmaları başladı. 
 
Eşleri vefat etmiş hanımlar açısından durum sıkıntı değil sanılsa da; yalnız olanlar, yalnız olmaktan korkuya kapılıyorlar. Onlarda "Bir can yoldşım olaydı. Kocam bari ölmeyip evde duraydı  " diye hayıflanıyorlar. Ruhları genç hanımlar ben 65 göstermiyorum, moraliyle,  telefonlada olsa günlük dedikodudan geri kalmıyorlar. Fakat komşularımdan biliyorum evinde kocası bulunan hanımlar için durum biraz vahim... 
 
Hakikaten insan yaşlandıkça evde yaşamaktan bıkmışlık hissi karı koca arasında bulaşıcı oluyor. Yaş aldıkça huysuzlaşan kadınlar var, aynı şekilde erkekler de var. Kadınlarda menopoz sonrası sinirlilik halkleri daha yaygın gibi gözüküyor... Sanırım hayat boyu eşten, çocuktan yorulmuşluklarını biriktiriyorlar ve erkekler yaşlanıp güçsüz düşünce acısını çıkarıyorlar. Kocalarını bütün gün evde görmemek için onları dışarıya yolluyorlar. Karısının dırdırını duymamak isteyen erkeklerde buna gönüllü oluıyordu. Güneşin dünyaya yayılmasıyla soluğu sokakta alıyorlardı. 
 
Devlet virüs salgınına tedbir olarak 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı getirince, hanelerde ruh sahlığını tehdir eder boyutta karı koca kavgaları başladı. Apartman katlarında bu sebeple yaşamak çekilmez hal aldı. Komşu duvarları bitişik, her söylenene kulaklar istem dışı işitik...
Kadının kocasına: 
"Yetti artık senden çektiğim, çıkma odandan yüzünü görmeyeyim!" diye bağırması, öteki dip komşunun kocasına bile emsal teşkil ediyor. 
"Bak" diyor öteki komşu kadın, "komşunun kocası nasıl azarlanıyor, sen önüne yemek konulduğuna şükret. Sesini çıkarmadan dizi seyretmeye devam et!
Sonrası bitmiyor, kadın konuşmasına sesini yükselterek devam ediyor. 
"Yataktan kalktığın üstünle koltuğa kuruldun, elini yıkadın mı, üç gündür çöpler atılmıyor gördüğün yok. Kokusunuda mı duymuyon kaygısız adam."
Adam:
"Bana sokağa çıkmak yasak, sen genç görünüyon ya sen atıver. Pencereden görenleri kandırmış olursun.
Kadın:
"Tabi tabi, sana rağmen genç görünüyom şükür. Dolapta ne var ne yok hiç baktın mı?Bu ev nasıl çekip çevriliyor evde kalda anla!"
Adam bıkmışcasına bağırıyor:
"Ee be kadın çenen çekile, bir günde dırdır etme be! Babanın evinde saki hep dolamınız doluydu!"
 
Hararet artıyor, hakaretler hararları taşırır hal alıyor.
Okullar tatil olduğundan çocuk sesleri giriyor araya, takırtılar, bağırtılar artarak gün boyu sürüyor. Komşularla koronadan korunma bu şekil oluyor.
 
Her ne olursa, bu günler geçicidir. Gülümsemeye devam edelim Sokağa çıkma yasağına uyalım. 64 yaşında olanlar 'bir yaşla yasaktan kurtuldum2 demesinler. Gençler oturuyor, yaşlılarda biraz sabır göstersinler. 
 
Her koşulda herkes evinde kalırsa sokakta mecburiyetten kalan evsizler dahi korunmuş olur, en azından korona kabusundan ve diğer başka bulaşıcı hastalıktan...
 
Sağlığımızın bütünlüğü için sokağa çıkma yasağına uyalım.Uymayanları uyaralım. Yağan karın çığa dönüşmeine engel olalım. Şimdilik tedbir için evde olmaktan, kalabalıklardan korunmaktan başka çaremiz yok! Bu virüs temasla bulaşıyormuş, üst solunum yollarından girerek vücüdumuzun tümünü yakalıyormuş, virüse esaretimizin sonucu kurtuluşa ersin istiyorsak, sokağa çıkmayalım. Temiz havayı pencereyi açarak alalım, gezerek değil. Ailecek evde oturmaya devam...
 
Hem evde de yapılacak o kadar güzellik var ki, en güzeli de bir kenara çekilip kitap okumak. Telefonla dost bildiklerimizi arayıp çay kahve eşliğinde sohbet etmek.
 
Ben film seyrederek geçiriyorum vaktimin çoğunu, beğenmediğim filmlerde televizyonu kapatıp, internette sağlık örgütünün bilimsel sayfalarına giriyorum. Bilgilenmek adına, yayınlarını takip ediyorum. Böylece yüksek tansiyonuma, kalp rahatsızlığı, kolesterol, tiroid gibi rahatsızlıklarıma karşı daha cesur olduğumu hissediyorum. İlaçlarımı ihmal etmemek dışında, dünyaya yönelik kaygılara kapılmıyorum... 
Başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere, herkeslere dualar ediyorum. İşsiz kalmışlara, zorda-darda olmuşlara çareler üretilmesi için yetkililere ulaşmaya gayret ediyorum. En önemlisi, bu süreçte evde oturarak bana düşeni yapmış oluyorum. 
 
Sözü özetlersek, eşli evlerde yaşam daha renkli olur istenirse, unutulmaya terk edilmiş gençlik günleri hatırlanır, ana baba evindeki yaşamlar yadedilir. Güzel olanlar akla getirilip paylaşılır. Şefkatli dille iyilikler konu edilir. İstenirse ne güzellikler üretilir.
 
Yarınların ne getireceğini bilmiyoruz ki, bugün yaşarken hanemizde birlikte olmanın keyfine varalım. Aile olmanın kıymetini bilelim, birbirimizin zamanlarını dırdırla kıymayalım. Günün iyi yönlerini alalım. Kötü olanları "korona dahil' asla anmayalım. Allah cümlemizi iyilikle ıslah etsin. Hepimize birbirimizin kıymetini bilenlerden eylesin. Dırdıra kafa yoran beynimize akıl fikir, yüreğimize sevgi, merhamet versin inşallah...Âmîn... Ayfer AYTAÇ 
ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..