Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Korkma! Bahar gelecek

Korkma! Bahar gelecek
 

Beni bu güzel havalar mahvetti.

Böyle havada istifa ettim,
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım.
Böyle havada aşık oldum.
Eve ekmek tuz götürmeyi böyle havalarda unuttum.
Şiir yazma hastalığım hep böyle havalarda nükseti.
Beni böyle havalar mahvetti.
 
ORHAN VELİ KANIK
 
 
Ne güzel söylemiş şair, mevsimlerin insanlar üzerindeki etkisini ne de açık yüreklilikle ifade etmiş.
Evet. MEVSİMLER VE İNSANLAR. Güneşin zaman zaman kaçıp saklandığı, ara ara sıcacık yüzünü gösterip gülümsediği bir döneme,'' bahara '' erdik çok şükür. Tabiat yeniden uyanmaya, canlanmaya başladı. İnsan hayatı süresince bir çok bahar, yaz, kış, sonbahar yaşayacaktır. Hep gelip, hep gidecekler. Dünyayı terkettiğimizde de mevsimler gelip gitmeye devam edecek. İnsan gelip, gitmeyen mevsimini bulmalı. Alemi, bir kitap gibi okuyabilmeli.
Dışarıda şahit olduğumuz dört mevsim, bizim iç dünyamızda da mevcuttur. Kur'an-ı Kerimin ilk inen ayeti Alâk suresinin '' Yaradan, Rabbinin adıyla 'OKU'! '' ayetidir. Bakın nereden başlıyoruz? Yaşayan kitap, büyük alem (tabiat) ve küçük alem (insan). Tabiat ve İnsan birbirinden ayrı değildir. Tabiatta ne varsa, insanda da aynısı vardır.
Yeter ki ' okumasını' bilelim. İlkbahar canlılığın, uyanışın, tazeliğin, güzelliğin, başlangıcın sembolüdür.
İnsanın, çocukluk dönemleri de bahara benzer. Neş'e, çoşku ile anı yaşayan, saf sevgiyi olduğu gibi yansıtan,
bitmesi istenmeyen bir dönemdir. Kişisel gelişim yolculuğunda da başlangıç, ilkbahar gibidir. İnsan hayatının bir döneminde, yaşadığı bazı acı ve üzüntülü olaylar, bilindiğin aksine, tıpkı bahar yağmurları gibi ruha can vermeye başlar.
Bahar senİ bulmadan önce, halin tıpkı kış mevsimi gibidir. Tüm canlılar soğuktan uyuşmuş, kalabalık içe çekilmiştir.
Sessizlik, ıssızlık hakimdir. Kışı yaşamadan, ilkbahar gelmez.  İnsan da içinde kışı yaşamadan (acıyı tatmadan)
uyanışa geçemez. Hayatı hep yaz (sadece yeme içme ve eğlenceden ibaret) olan, neden ilkbaharı beklesin ki?
Gülüyor eğleniyor, sorgulamıyor. Tabi hiç bitsin istemiyor. Ama ne yazık ki, kişisel gelişimini tamamlamamış ise,
sonbahar bir gün gelecek. Kaçınılmaz. Yavaş yavaş hava ısısını kaybedecek, üşümeye başlayacaksın. Bakacaksın,
ağaçlardakı o güzel çiçekler solacak, yaprağı bile kalmayacak. Ne oluyor? yaaa, hayat ne güzeldi, herşey istediğim gibiydi.
Mutluydum, ama yavaş yavaş elimden uçuyor, ne yapacağım? Bütün olaylar üst üste geliyor, kaçacak bir delik, sığınacak bir liman yokmu?
Rüzgar öye bir esiyor kı, oradan oraya savurup sarsıyor ve ben engel olamıyorm. Eeee mevsim hazan mevsimi, hüzün var.
Bir yaprak gibi sararıp kuruyabilirsin. İçinde birşeyler ölüyor, bitiyor. Müthiş bir içe çekilme, büzüşme, küçülme mevcut.
Tıpkı bır sonbahar gibi depresif ve ağlamaklı. Güneş ışığını, bulutların  arkasından gösterdiği gibi soğuk ve gri bir yüz,
her an yağmur yağacakmış  hissi veren bulutlar gibi dolu dolu olan gözler. İşte sana sonbaharı yaşatan bir olayla 
karşı karşıyasın. Bitmeyecek. Daha sert olan kış gelecek. Sonbahar senin sorunlara, çetin şartlara alışman için
bir geçiş dönemidir. Geçişler hep çok sancılıdır. Hava daha da soğuyacak,  yağmur kara dönecek. Daha da üşüyeceksin,
ama kendİnİ korumayı öğreneceksın. Tedbir almayı, keşfedeceksin. Artık sonbahardaki gibi sersemlemiş, aptallaşmış değilsin.
Tedbirini almassan donarsın, aç kalırsın ve yok olursun. Artık bunu öğrendin. Sorun büyük, sen küçüktün. Fakat kış sana savaşmayı,
hayatta kalmayı öğretecek. Sorunlarla başetme yolu arayıp bulacaksın. Bunu bilinçli değil, can havli ile yapacaksın.
Fakat şartlar çetin düşüp, düşüp kalkacaksın. Yine düşüceksin. Umudun bitecek. Yumuşak düşen kar taneleri, zaman zaman dolu olacak,
kırıcak dökecek. Seni harabeye çevirecek. Gönül evin, artık bir saray değil. Hayat seni viraneye döndürdü. Kendİni  yıkık, dökük, mutsuz,
umutsuz, bütün yaprakları dökülmüş, kar altında kalmış kupkuru bir ağaca çevirdi. Isız, sesssiz tamamen içe dönmüş, kendini kendine hapsetmiş durumdasın.
Kışın toprak altında kalmış, gizlenmiş bir tohum gibisin. Yazın açmış çiçeklerin, kışın tohuma döndü. Sende ki o yüce yaratıcının gücü örtündün
Ama her tohum gibi uygun şartları bulduğunda kıpırdamaya başlayacak. Toprak üstünde baş verip görünmek isteyecektir. Yaratınıcının gücü de senden görünmek için,
seni rahat bırakmayacak. KORKMA! Bahar gelecek. Seni tohumdan fidana, fidandan ağaca taşıyacaktır. Bir gün öyle birşey olacak ki, o tohumu dürtecek. İşte kış şartları
(sıkıntılı, acılı anlar) seni uyandıracak. Tek mutluluğun; kalabalık zihinden kurtularak, ikilikten tekliğe yapılan yolculuğun sonunda, kendinden kendine varmak olduğunu anlayacaksın.
Hava ısınmaya başlayacak. Yaradılış amacını farketmeye başlayan gözden akan yaşlar, artık ilkbahar yağmurları gibi ruha can verecek.
O kupkuru ağaç, silkilenerek çicek açmaya başlayacak. Öyle açacak ki, çam ağacı gibi hangi mevsim gelirse gelsin hep yeşil kalacak, çiceğini hiç dökmeyecek.
O güzel YAZ MEVSİMİNE eren ruh artık hep orada kalacak. O ruhunda dört mevsimin devrini tamamladı. Varsın mevsimler gelsin, gitsin. Sonbahar, kış sana gelmez, yanından 
gelir geçer. Yaz mevsimi artık sende kalır, hiç bir yere gitmez. Virane gönlün saray, ismin 'YAZ' olur.
 
                                         
                                                                                       Sevgilerimle.
 
 
Toplam blog
: 57
: 4512
Kayıt tarihi
: 19.12.12
 
 

Kainatta nokta, nokta da kainat olan "İNSAN" İnsanı keşfetmek için cıkılan yolda bir yolcu sadece. ..