Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '06

 
Kategori
Eğitim
 

Korkmamayı kim öğretecek?

Minik kalbi, bayram arefesi gece yatağına yatarken attığından daha hızlı atıyordu şimdi. Önlüğü güzel ütülenmiş, pantolonu askıda hazır öylecesine sabaha kavuşmayı bekliyordu. Heyecanı uyumasına engel oluyordu; yoksa biraz da korkuyormuydu ne? Ama artık "okullu" olacağı için bu korkusunu hep içinde bir yerlerde hapsetmesi gerektiğini biliyordu. Kalktı, ışığı yakmadan bir kez daha çantasını aldı eline. Ne kadar da güzeldi değil mi? Taşıyabileceğini bilse de içine kitaplarını ve defterlerini koyunca ne kadar ağır olabileceğini düşündü. Tekrar yatağına giderken eline aldığı Türkçe kitabını karıştırmaya başladı. Ulu önderin resmi gülümseyiverdi daha ilk sayfayı açtığında. Ablasının okul törenlerinde okuduğu Atatürk şiirlerini hatırladı ve büyük bir çoşku doldu içine.

Ertesi sabah daha güneşin ilk ışıkları odaya dolmadan çıkartacaktı annesini neredeyse evden. Bugün çok büyük bir gündü ve daha şimdiden hiç bitmesin istiyordu. Hayatındaki önemli dönüm noktalarından biri olacaktı bugün. Dışarıya çıkmadan bir kez daha aynanın karşısına geçerek asker duruşuyla selamladı aynadaki kendini.

Yolda yürürken dün akşamdan beri duyduğu heyecan sanki biraz korkuya dönüşmeye başlamıştı. Annesinin elini biraz daha sıkı kavradı farkında olmadan. Artık gün boyunca annesini göremeyeceği için üzüldü. Birden adımlarının annesinden geride kaldığını farketti; annesi onu çekiştirerek götürüyordu adeta.

... ... ...

Nasıl da geçmişti onca sene, çoşkulu akan nehir gibi. Daha dün gibi aklındaydı ilkokula başlarken duyduğu heyecanla karışık korku duygusu. İşte lise bile geride kalıyordu neredeyse. İki yıldır üniversite sınavlarına hazırlanmaktan zaman kavramını yakalayamaz olmuştu. Her zaman her gittiği yerde , evde , okulda , hep karşısına aynı soruyu çıkarttı herkes: "Ya kazanamazsam?" ne olacak acaba. Çok da önemli değildi aslında ona göre bir üniversite okumak. Fakat çok istediği halde ailesinin "topçuluk mu , o da meslek miymiş?" baskıları yüzünden gizli gizli oynadığı okul takımına bile erkenden veda etmek zorunda kalmıştı. Şimdi seneler önce okula başlarken duyduğu korku bugün başka bir okulu bitirirken tekrar canlanmıştı içinde.

İki senedir hep kazanmak için çalışmıştı. Okulu, gittiği dersane, akrabaları ve tabi en önemlisi ailesi hepsi kazanmasını bekliyorlardı. Şimdi üniversite sınavına gireceği okula doğru giderken ayakları geri geri gitmeye başlamıştı. Kaç yanlış bir doğruyu götürüyordu acaba? Kendine güvenmeliydi, son kez kalemlerini ve kimliklerini kontrol edip sınava gireceği salonun kapısına yöneldi , korkularını kaldırımda bıraktığını zannederek.

... ... ...

Elindeki diplomayı yıllardan beri sürdürdüğü mücadelenin sonucunda haklı bir gururla taşıyarak evinin yolunu tutmuştu okuldaki tören sonrasında. Kepleri fırlatmak çok güzel bir duyguydu; fakat çıkardığı mezuniyet kostümünün yerine çok daha ağır kostümler giyecekti bundan sonra. Bu ülke gelişme yolunda ilerleyen bir ülke olarak elbetteki her mühendisine kucak açmalıydı.

Kalbi korkuyla karışık heyecandan dolayı yerinden fırlayacaktı neredeyse. İlk iş başvurusunu yapmak üzere kabul edilmişti hocasının kendisini tavsiye ettiği şirket tarafından.

İş talep formunu doldururken kendisinden önce aynı pozisyona başvuran elli beş kişi daha olduğunu öğrendi kaşla göz arasında sekreterden. Referansı çok sağlam olsa da şansının ne kadar küçük olduğunu düşündü. Bu kez işsizlik korkusu doldu düşüncelerine. Sekreterin uzattığı formu aldı farkına bile varmadan. Form üzerindeki cevap kısmı boş bırakılan yerlere uygun cevaplar yazamadı hiç. Kağıdın arkasını çevirdi ve şunları karaladı belli belirsiz:

- Korkmamayı kim öğretecek bize , bu kadar çok korku yaşarken daha hayata atılmadan?

 
Toplam blog
: 15
: 2441
Kayıt tarihi
: 12.09.06
 
 

1968 doğumluyum. İTÜ'den Metalurji Müh. olarak mezun oldum. Yine aynı üniversitede yüksek lisans ..